Bobby Dixon vs Sergio Llull
Kostas Sloukas Sergio Rodriguez
Geçtiğimiz sezon hücumlarını daha çok forvetlerden geliştiren ve guardlarını hücumda daha çok tempoyu ayarlamak için kullanan temsilcimiz, Bjelica’nın ayrılışı sonrası doğan yaratıcı oyuncu eksikliği sonrası guard pozisyonunda önemli değişikliklere gitti. Karşıyaka’da inanılmaz bir sezon geçiren Bobby Dixon’ı devşirme olarak kadrosuna katan Fenerbahçe, Olympiakos’ta yıllarca Spanoulis’in arkasında önemli işlere imza atan Kostas Sloukas’ı ise bir proje transferi olarak kadrosuna kattı. Sezon öncesi kadro kurulurken genel kanı Sloukas’ın takımın organizatörlüğüne soyunacağı, Dixon’ın ise hem Sloukas’ı yedekleyip, hemde bire bir skorda takıma skor katkısında bulunması yönünde olsa da Sloukas’ın beklenen katkıyı verememesi, Dixon’ın ise özellikle işin savunma kısmında beklentilerin üstüne çıkması bu iki oyuncunun takımdaki rollerinde değişikliğe sebep oldu.
Süresi 35 dakika civarıyken bütün takım onun üzerine kurulmuşken Karşıyaka’da çok başarılı olan Dixon’ın sezon öncesi, dakikaları düştüğünde ve hücumda ana belirleyici olmadığı zaman neler yapabileceği çok tartışılırken Amerikalı guard bu tartışmalara yüreği ile cevap verdi. Dixon, sezon boyunca kötü giden birkaç maç dışında gerektiğinden fazla sorumluluk almazken takımdaki rolü ne ise onu yerine getirdi. Sloukas’ın sakatlığı yüzünden Bobby, sezon içerisinde zaman zaman düşüşe geçse de takımın kazanma alışkanlığının ve hırsının oluşmasında büyük bir rol oynadı. Dixon, ne kadar beklentilerin üstüne çıktıysa Sloukas ise o kadar beklentilerin altında kaldı. Bir proje transferi olan ve Olympiakos’ta edindiği tecrübeyle Fenerbahçe’de Obradovic’in yönetiminde bir üst seviyeye çıkması beklenen Sloukas, bir üst seviyeye çıkmaya bırak, daha bir alt seviyeye indi. Fenerbahçe’nin hücumda ana planın ikili oyundan çok, uzunlardan dönen topun hızlı bir şekilde döndürülmesi olduğu için Sloukas biraz sistem dışı kalsa da özellikle savunmada gösterdiği performans ve kendine bir türlü yer bulamaması onun hanesine büyük bir eksi olarak yazıldı.
Real Madrid’de 2010’dan beri beraber oynayan Sergio Llull ve Sergio Rodriguez ikilisi ise tempolu ve yaratıcı oyunun bir numaralı liderleri konumunda yer alıyor. Özellikle Rudy’nin yokluğunda daha da iyi bu liderliğe soyunan ikili, bu sezon Euroleague’de maç başına toplam on bir asistle oynuyor ki Avrupa’nın en iyi guard ikilisi olarak yarıştıkları Nando De Colo ve Milos Teodosic’in de bu konu da üstünde yer alıyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda kadro içerisinde anlamsız bir şekilde Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez ikilisinin arkasında kalan Sergio Llull, hak ettiği değeri bu sezon daha fazla alıyor. Houston Rockets’ı reddederek Madrid’de kalmayı tercih eden Llull, hücumda daha fazla sorumluluk alırken kariyerinin en yüksek sayı ortalamasıyla mücadele ediyor. Madalyonun diğer tarafı Sergio Rodriguez ise bu sezon ilginçtir bireysel hücumundan daha çok yaratmayı tercih ediyor. Hem Llull hem de Rudy’nin sakat olduğu maçlar dışında bireysel hücumunu pek fazla zorlamayan Rodriguez, geçtiğimiz sezona göre atışlarında yüzdesi artsa da maç başına daha az sayı üretip, daha fazla asist yapıyor.
Seriye gelirsek Fenerbahçe, Avrupa’nın en iyi guard ikilisinden birisine karşı oldukça zorlu bir mücadele verecek. Hem Rodriguez hem de Llull durdurulması oldukça zor oyuncular. Vesely’nin yokluğunda Fenerbahçe guardları dışarıda daha baskılı savunma yapmak zorunda. Bu konuda Obradovic, kısıtlı dakikalarda da olsa genç guard Berk’e süre verebilir. Seride Fenerbahçe guardlarının ana görevi sayı atmaktan daha çok oyunun temposunu belirlemek. Sezonun ilk maçında Fenerbahçe, Madrid’i evinde mağlup ettiği maçta Bobby ve Sloukas, ikilisi toplamda on iki sayıda kalsa da dört top çalmayla maçı bitirmişlerdi. Daha da önemlisi tempoyu Llull ve Rodriguez ikilisinin belirlemesine izin vermeyerek tempoyu kendileri belirlemişti. Kaybedilen maçta ise Bobby Dixon tek başına on beş sayı atsa da bu sefer Llull’un maçı domine etmesine engel olamamıştı. Bu yüzden Fenerbahçe guardlarının Sergio Llull ve Sergio Rodriguez ile yarışmaktan çok, tempoyu ayarlama konusunda rakiplerine karşın baskın olması gerekiyor. Özellikle son maçlarda toparlanma ışığı veren Sloukas’ın burada göstereceği performans Fenerbahçe için serinin kilit noktalarından biri olacak. Diğer noktada karşılık verilmesi gerekiyorsa Bobby her türlü yüreğiyle karşılık verecektir.
Kazanan: Real Madrid
Çok güzel bi yazı olmuş elinize sağlık umarım dediğiniz gibi basketbol tanrıları seriyi Fenerbahçe ye yakın görüyordur
İkinci maç ntv spordan da yayınlanacakmış