Kısaca toparlarsak Fenerbahçe’nin bu seride Panathinaikos’a her alanda üstün geldiğini söyleyebiliriz. Teknik detaylar bir tarafa, en büyük üstünlüğü “zihinsel güç” departmanında kurduğumuzun altını çizmek gerekir. Fenerbahçe, rakibinin sınıfta kaldığı zihinsel testleri geçmişte tecrübe etmiş ve altından kalkmayı başarmış bir ekip. Bu sayede ilk maçta 16 sayı geri düşmesine rağmen panik olmadı, geri dönüp, kazanmasını bildi. Bu sayede tamamı kafa kafaya giden ikinci maçın karar anlarında doğruları yaparak galip geldi. Bu sayede Bogdanovic’in zorlandığı üçüncü maçta alternatif çözümler üretmeyi başarıp, rakibini süpürdü. Türk spor medyasında “buralar farklıdır” tabirine hepimiz aşinayızdır. Sadece yetenekli oyunculara ya da iyi bir basketbol felsefesine sahip olmak “buralarda” kazanmak için yetmez. Büyük takım zihniyetine, büyük takım öz güvenine ihtiyaç duyarsınız. Geçmişte bunların eksikliğini takımlarımız fazlasıyla yaşadı. Ancak Obradovic’in gelişinden sonra bir takımımız o lanet eşiği atlamayı başardı. Sürdürülebilir başarıyla beraber bu playoff serisi de gösterdi ki Fenerbahçe artık “buraların takımı.”
Panathinaikos, geçmişi EuroLeague şampiyonluklarıyla Final Four’larla dolu bir kulüp olmasına rağmen Obradovic -ve Diamantidis- sonrası dönemde geçişi bir türlü sağlayamadı. Organizasyon tecrübesi, kültür, gelenek… Bunlar elbette önemli şeyler. Ancak başarıyı sürekli kılamadığınızda, yukarıda bahsettiğim “büyük takım özellikleri” siz farkına bile varamadan kaybolmaya başlıyor ve statünüz bir anda şampiyon takımdan “eski şampiyon”a dönüşüyor. Obradovic, sürekli başarıyı getirip, Fenerbahçe’ye belli alışkanlıkları ve Avrupa basketbolunun saygısını kazandırarak elit takımlar, büyük takımlar arasına soktu. Statü merdiveninde bir üst basamak “şampiyon takım.” Belki de 21 Mayıs akşamı, “buraların takımı Fenerbahçe” o basamağa da tırmanmış olacak. Haydi, iki galibiyet daha!
Bir basamak kaldı