İkinci maçın senaryosu farklı, başrol oyuncusu ve finali aynıydı. İlk maçta iki ekip de karşılıklı büyük seriler yapmış, oyun üstünlüğü el değiştirmişti. İkinci maçta ise denge uzun süre bozulmadı. Hatta atılan her basketin önde olan takımı değiştirdiği dakikalar oldukça fazlaydı. Fenerbahçe’nin bu karşılaşmadaki savunma stratejisinde bir şey çok netti: Top Calathes’in elinden çıkmalı ve diğer kısalar karar verici olmalı. Çünkü bunu başarabildiğinizde Panathinaikos tamamen bireysel çözümlere kalıp, organizasyonu terk eden bir ekip. Bir yandan da Calathes’in dış atış zaafı olduğu için köşede ceza şutu beklerken onun savunmacısından boyalı alana yardım getirme şansına sahip olacaksınız.
Obradovic’in Calathes’i denklemin dışına itme planı işledi. PAO, Mike James’in “bireysel çabalarıyla” beraber maçın içinde kaldı. Ancak organizasyon ve aklı tamamen bir kenara bıraktığı için maçın karar anlarında öne çıkan yine Fenerbahçe oldu. İlk maçta başladığı “tarih yazıcılığına” ikinci karşılaşmada da devam eden Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh’un hem savunma hem hücumda ortaya koyduğu harika oyunla beraber temsilcimizi 80-75’lik galibiyete taşıdı. İlk maçın sonunda dengesini kaybeden PAO, o akşam dizlerinin üzerine çöktü.
Bogdanovic-Udoh ikilisi, bu mücadelede 21/29 isabetle 47 sayı, 17 ribaund, 7 asist üretti. Fenerbahçe, EuroLeague tarihinde playoffların ilk iki maçını kazanan ilk deplasman takımı oldu.