Ne oldu?

Avrupa’da, çok değil, yaklaşık 1 sene önce Metecan Birsen ’95 jenerasyonun Hezonja ile birlikte en iyisiydi. Ne oldu da şu anda mesela Eurohopes’un ’95 listesinde ilk 5’te bile adı yok, Avrupa’da herkes bu çocuğu eleştiriyor veya hiç konuşmuyor? Türkiye’de ağzı olan konuşur. Buradaki eleştirileri katmıyorum bile… Hemen gelin bir Metecan’ın *NIJT MVP’si olduktan sonraki dönemine benim gözümden bakalım…

MVP olmak, hele ki Uluslararası bir organizasyonda önemli ve güzel bir şeydir. Ancak aynı zamanda beklentiyi, yoksa baskı yaratır veya varsa baskıyı maksimum seviyeye çeker. İşler iyi giderken herkes sizi över. Çevrenizdeki insanlar başta olmak üzere, herkes sizi sürekli över ve kendi kafalarında bir yerlere koyar. Ancak durum birazcık kötüye dönünce herkes sizi eleştirmeye başlar ve öğütler verilmeye başlar…

Metecan sene başında İBB’ye kiraya verildi. Plan ilk başta güzeldi; tecrübe-sertlik kazansın. Düşünce çok güzel. Fakat bir yerde sanki bir yanlışlık vardı. Metecan, İBB’nin yanı sıra Fenerbahçe Ülker A ve Genç takımlarında da oynayacaktı. Sanki değil, kesin bir yanlışlık vardı. 18 yaşındaki bir oyuncunun 3 farklı takımda antrenmana-maça çıkması,deplasmanlara gitmesi facia bir karardı. Bu, yetenekli ve potansiyelli bir oyuncunun başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi olabilir. 3 farklı takım, 3 farklı koç, 3 farklı sistem, 3 farklı oyuncular, 3 farklı salon. Genç takımda İstanbul’da pek ihtiyaç olmadı Metecan’a, zaten pek de fazla oynamadı Metecan. Ancak bütün Fenerbahçe Ülker yetkilileri bu kararları alırken bir şeyi daha unuttu: Metecan daha A Takım oyuncusu değildi, 1 sene daha altyapı senesi vardı. Metecan’ı İBB’ye vermek, Fenerbahçe Ülker A Takımı’na almak elbette güzel şeyler. Ancak altyapıdan, genç takımdan her şeyden önce ‘yarım yamalak’ koparıp, “sadece şampiyona, İstanbul’da birkaç maç ve NIJT oynasın”politikası hele daha da faciaydı.

NIJT tüm turnuva MVP’si olmuş bir oyuncuya elbette scoutlar ve otoriteler bir sene daha,“nesini geliştirmiş, ne durumda” diye bakacaktı. Yani bir turnuvadaki performansla kimse NBA olmuyor veya iyi yerlere gelmiyor. Neticede Metecan da bu kadar kötü tercihlerin üstesinden gelemedi ve Roma’daki performansıyla scoutlar ve otoriteleri hayal kırıklığına uğrattı. İBB’de kimi maçlarda koç süre dahi vermedi, burayı es geçmeyelim. Burası Türkiye, genç oyuncuya süre verecek yürek olan koç sayısı az (verenlerin de geleceği gerçi çok olmuyor). İBB kümede kalma peşindeyken, kimse “Metecan neden oynamadı” diye soramaz. Soran adama derler ki, “İBB senin pilot takımın mı kardeşim?”.

 

Mesela bir diğer örneğimize gelelim… Cedi Osman. Anadolu Efes yetkilileri sene başında dedi ki, “Cedi Osman’ın altyapıda işi bitmiştir, genç takımda ne maça, ne de antrenmana çıkacak. Sadece Anadolu Efes A ve Pertevniyal A Takımlarıyla idmana-maça çıkacak”. Eğer altyapıdan birisi koparılacaksa, böyle koparılmalıdır. Tamamen, yarım yamalak değil. Neticede ne mi oldu, Pertevniyal her ne kadar küme düşse de Cedi Osman çok önemli sertlikve tecrübe kazandı. Bence gayet de faydalı bir sezon geçirdi. Şu anda Oktay Mahmuti, önümüzdeki sezon için Cedi’yi 12 kişilik kadroya almak için bazı yerli oyuncuları gözünden çıkardı. Büyük ihtimalle önümüzdeki sezon Oktay hoca tıpkı Göksenin’e Galatasaray’dayaptığı gibi Cedi’ye de önemli şanslar tanıyacaktır. Beklenti şu anda bu.

Fenerbahçe Ülker şu anda ne yapıyor? Metecan ve Berk’in üzerine Kenan Sipahi’yi getirmeye çalışıyor, ki geldi bile. Kenan çok iyi karakterli, çok yetenekli bir oyuncudur. Galatasaray alsa anlarım. Altyapıdan, şu genç takımdan Galatasaray A Takımı’nda oynayacak oyuncu yok. Ama Fenerbahçe Ülker gibi 2 tane genç takımdan A Takım seviyesine gelebilecek oyuncunun olduğu takım Kenan’ı alıyorsa, burada yine hata vardır. Sen daha kendi elindeki genç oyuncunun değerini bilmeyip, bir yerlere getiremezken; Tofaş’tan Kenan Sipahi’yi alıp, yıldız mı yapacaksın? Diyelim ki yaptın. Yapsan bile 2 tane çok yetenekli oyuncuyu kaybediyorsun.

Anadolu Efes’in yaptığı birçok yanlış var elbette. Verdiğim örnek tamamen Efes’i övüp, Fenerbahçe’yi kötülediğim anlamına gelmez ama Cedi konusunda sonuna kadar verdikleri karar doğru ve övülecek biçimdeydi, Fenerbahçe Ülker’in Metecan hakkında verdiği karar ile kıyaslandığı vakit…

Metecan’ın Türkiye Şampiyonası’nda ne oynadığı inanın Avrupa’da kimsenin hiç umrumda değil. Keza aynı şekilde diğer bütün oyuncuların; Okben’in de, Emircan’ın da, Berk’in de… İyi-kötü oynamış, sadece domestik olarak sizin pazarınızı arttırır veya düşürür. Önemli olan, Uluslararası organizasyonlarda ne yapacağınızdır. Takımınız NIJT oynuyorsa şanslısınızdır. Çünkü bütün NBA ve Avrupa’daki büyük takımların scoutları bu turnuvaları takip ediyor, izliyor. Eğer takımınız NIJT oynamıyorsa, kendinizi göstermeniz için tek şans Avrupa Şampiyonası’dır.

Metecan’ın önünde elbette daha çok şans var, sonuçta 18 yaşında. “Son şansı” demek çok saçma olacaktır. Ancak Ağustos ayına kadar işleri tamamen eskiye, hatta belkide daha iyiye döndürmek için bir şansı daha var: U18 Avrupa Şampiyonası, Letonya. 

Scoutlar ve otoriteler yine orada olacak ve Türkiye kadrosuna baktığı zaman birçok önemli ismin (Kenan Sipahi, Egemen Güven, Cedi Osman vs.) yanında yine Metecan’ın ismini görecek. Önümüzdeki sezon Metecan ve diğer ’95 doğumlular NBA Draftı’na girebiliyor. Yani bu turnuvanın öneminin özellikle de ’95 doğumlu oyuncular için ne kadar olduğu bundan çok kolay anlaşılabilir. Geçen sene ’94 jenerasyonundan Dario Sariç hem NIJT, hem de Avrupa Şampiyonası’nı çok iyi geçirmişti. Şu anda konuşulanlar ve geldiği nokta ortada. Metecan her röportajda, “İlk hedefim Fenerbahçe ama en büyük hedefim NBA’de oynamak” tarzında demeç veriyor.

Metecan, aynı Metecan: her şeyden önce çok iyi karakterli, basketbolu çok iyi bilen, sahayı iyi gören ve oyunu iyi okuyan bir oyuncu… Yeteneğinden hiçbir şey kaybetmedi. Bu sezon belki çok kötü geçirdi ama eklediği önemli de bir şey oldu: güçlendi, size’ını geliştirdi.

Kısacası Metecan’ın önünde çok büyük bir şans daha var. Her şeyi iyiye çevirmek, kendini yeniden göstermek ve herkese yeniden “Avrupa’da 95 jenerasyonun en iyilerinden biri benim” demek için. Bunu yapabilecek mi, göreceğiz. Bana, “yapar mı” diye soracak olursanız, “yapamaması için hiçbir neden yok” derim.

Yazıyı efsane koç John Wooden’ın çok güzel bir sözüyle bitirelim…

Genç adamların eleştiriye değil, doğru modellere ihtiyacı var.

Halil Can Pelister – [email protected] – twitter.com/canpelister

———————————————————————————————————————–

*NIJT: Nike International Junior Tournament. Euroleague’in her yıl düzenlediği ve Avrupa’dan hemen hemen her büyük takımın katıldığı bir turnuva.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler