Şu andaki yetenekli oyuncular, meşhur Michael Jordan dönemindekilerden çok daha iyi oyuncular. Sadece daha iyi oyuncular değiller aynı zamanda daha iyi atletler de. Bu durumun birçok sebebi var. Bazılarından bahsedeceğim ama en önemli olanını söyleyeyim: nüfus artışı.
Sayıları tam olarak anlamanız için biraz basitleştirmeye çalışacağım, hiç şüpheniz olmasın anlayacaksınız. Dünyada şu anda 7 milyardan fazla insan yaşıyor. 1995 yılında bu rakam 5,5 Milyar civarıydı. 1995 senesiyle günümüz arasındaki süreçte nüfus %24.8 oranında artış gösterdi. Şimdi eğer bu rakamları daha da gözle görülebilir bir senaryonun içinde basitleştirebilirsem, umarım ki tam olarak açıklayabileceğim bunu.
Şöyle anlatayım: 1995’te şehrinizde yaşayan 100 kişi vardı ve bu 100 kişiden sadece 10’u sizi şehirlerarası basketbol turnuvalarında temsil ediyordu. (Biliyorum biraz zorlama ama lütfen böyle düşünmeye çalışın.) Ancak 2013’te şehrinizdeki kişi sayısı 125’e yükseldi ve buna rağmen sizi temsil eden kişi sayısı hala 10. Matematiksel olarak 125 kişi arasından seçilmiş 10 kişi, 100 kişi arasından seçilmiş 10 kişiden her zaman daha iyidir. Tüm oyuncular arasından seçilmiş %8’lik en iyiler dilimi, %10’luk en iyiler dilimine üstündür.
Burada örnek olarak verdiğimiz hayali şehir aslında son 20 yıllık NBA’in küçük bir temsili. Evet, zaman geçtikçe NBA’deki oyuncu sayısı da arttı bu yüzden şehir teoremimiz çok da işe yarar görünmeyebilir ama matematiksel olarak izlediğimiz mantık hala doğru. Bu durumun etkisini gözlemlemenin veya idrak etmenin zor olduğunu biliyorum ancak basketbolcular arasından seçilmiş en iyi %0,0000037’lik kısım (2013), %0,000004’lik (1995) kısımdan her daim daha iyidir.
Anlayışlı okuyucularımızın gayet rahat kavrayabileceğini düşündüğüm bir benzetme daha var: arz ve talep. Ligdeki çok geniş yıldız oyuncu havuzu ve ligin heyecanlı geçmesi, Michael Jordan’ın ünüyle de birleşince NBA muhteşem derecede popülerleşti. 2008 yılından itibaren bakıldığında NBA’deki oyuncuların ortalama yaşı yirmi yedi. NBA finallerinin reytinglerine bakıldığında ise görülüyor ki NBA’in popülerliğinin zirve yaptığı dönem doksanlı yılların sonu( 1997 ve 1998 sezonları özellikle). Yani şu anda ligde olan bir oyuncu o dönemler ortalama 12-13 yaşlarındaydı ve ligin en popüler olduğu dönemi izleyerek büyüdüler.
Mantıken bu da birçok genci “Jordan gibi olma” hayali ve felsefesiyle profesyonel bir basketbolcu olmaya itti. Aslına bakarsanız muhtemelen bu neslin oyuncuları, NBA’de oynamayı başarabilmek için kendilerine en büyük hedefleri koyan ve en çok hayali olan oyuncular. Belki de bu durum onların yetenekli oyuncu kavramının doruk noktasını oluşturmalarını sağlıyor.
Arz-talep benzetmemdeki arz kısmı NBA’in sunabileceği iş olanaklarını temsil ediyor. Buraya kadarki kısımdan da anlayabileceğiniz üzere bu rakam genellikle sabit duruyor. Talep lige gelmeye çalışan oyuncuların sayısı, bedel de yetenek seviyesi. NBA’in artan popülerliği nedeniyle talep neredeyse arşa ulaştı fakat buna rağmen arz hala aynı. Hal böyle olunca bedel, yani yeteneğin seviyesi de orantılı olarak arttı. Daha fazla insan NBA’de oynamak için çaba gösteriyor doğal olarak da ligin en iyileri 20 sene öncesinden daha iyi hale geldi.
Son olarak bahsedeceğim bir dogma, reddedilemez bir gerçeklik daha var: Uluslar arası yeteneklerin artan göç miktarı. Jordan, NBA’e uluslar arası oyuncu ithalatının ilk aşamalarında oynamış olmanın tadını çıkarmış ve hatta bir dönemler ligdeki en iyi Avrupalılardan biri olan Toni Kukoc’la takım arkadaşlığı yapmıştı. Hakeem Olajuwon gibi birkaç tane çok iyi yabancı oyuncu vardı ama günün sonunda sadece birkaç kişilerdi, belki daha da az.
Ancak bugün yetenekli yabancı oyuncu sayısı neredeyse on katına ulaştı. Ligde şu anda her zamankinden daha fazla ülke dışından oyuncu mevcut: Nowitzki, Gasol kardeşler, Parker, Ginobili, Yao, Nash, Deng, Duncan, Ibaka, Noah, Irving ve daha niceleri. Bu kendi hataları değil ama doksanların oyuncuları bu denli yüksek seviyeli yabancı oyunculara karşı oynamamışlardı. İşleri günümüz Amerikalı oyuncularına göre çok daha kolaydı.
NBA’in bundan en büyük kazancı ise atletizm oldu. Eğer daha önce bu tarz dönem tartışmalarının içinde bulunmuşsanız bu söyleyeceğim size biraz aynı şeyi tekrarlıyormuşum gibi gelebilir ama bugünün atletleri, Jordan dönemindekilere oranla çok daha hızlı, çabuk, güçlü ve kalıplı. Jordan’ı Joe Dumars ve John Starks gibi iyi oyuncular savunuyordu ancak LeBron, D-Rose, Westbrook, Iguodala, Bledsoe, J-Smoove ve hatta Gerald Wallace gibi isimlerin yarısı kadar bile atletik veya fiziksel olarak etkileyici değillerdi.
Önceden bir oyuncunun serbest atış çizgisinden yükselip smaç basması bir mucize olarak görülüyordu. Bugün öyle mi? Artık gayet sıradan bir hareket. Bunun sebebi biraz MJ’den beri bu smacın çok kez tekrarlanmış olması ama genel olarak asıl nedeni günümüz oyuncularının çoğunun bunu yapabilecek kadar atletik olması.
Ve hayır saçmalamıyorum da. Tüm istatistiklerden tutun da göz muayenesine kadar her şey söylediklerimin doğruluğunu kanıtlıyor: Bugünün basketbolcuları, 1990’lı yılların oyuncularından hem daha yetenekli hem daha atletik. Muhtemelen doksanların genel olarak abartılmasından ötürü bu söylediklerimi destekleyecek çok fazla veriyle karşılaşmamışsınızdır ama merak etmeyin; burada sadece doğruları okuyacaksınız.