Myles Turner’ın kaleminden kendi basketbol öyküsü: ”Kuralsızlık!” | #çeviri

Texas kolej tercih serüvenime geç katılmıştı fakat bana sürekli sevgi gösterdiler – her antrenmanımda beni izleyen birisi oluyordu. Hangi koleji seçtiğimi açıklayacağım gün, henüz nereye gideceğimi bilmiyordum. Cidden. O an, Kansas’ı seçeceğimi düşünüyordum, orası hakkında iyi hissediyordum. Ama sonra o gece bir rüya gördüm ve o gecenin sabahı uyandığımda, ”Texas’a gidiyorum.” diyordum. Hayatımdaki en tuhaf şeydi. Sabah uyanıp,, gözlerimi ovuşturduğumda, ilk gördüğüm şey kapıdan sarkan Texas flamasıydı. Bunu bir işaret olarak algıladım ve kalbimin sesini takip ettim.

Texas’taki kariyerim inişli çıkışlıydı fakat Austin şehrine aşık olmuştum. Akademik hayata önem veren ve zeki çocuklarla birlikte takılan biri olarak orayı harika bir kolej şehri olarak bulmuştum, atmosferi gerçekten sevmiştim. Hayatım boyunca yaşatacağım ilişkiler kurdum. Oradaki yılım beni NBA’e hazırladı, ve ben de bu sıçrayışı yapmaya hazırdım – kendim ve ailem için. Sezonun ardından AAU koçum Shawn Williams bana bir ultimatom verdi: ”Myles, ailen ciddi şekilde tehlikedeymişcesine çalışman lazım. Eğer sana ya lotaryadan gideceğini ya da aileni bir daha asla göremeyeceğini söyleseydim?”

Biliyorum, kulağa sevimsiz geliyor fakat bu düşünce hep aklımın bir köşesinde durdu.

Kolejden ayrıldığımda hep ilk beş sıradan seçileceğimi duyuyordum. Bu haberlerin bana gelmesine asla izin vermedim. Benim zihniyetim, ”Draft edilmemek üzereyim.” şeklindeydi. Eleştiriler bir anda baş verdi. Bir anda insanlar benim koşu stilim hakkımda endişelenmeye başlamıştı ve bazı scout eleştirileri çalışma etiğimi sorgulamıştı. Draftın gerçekleşeceği yaz, tüm sezon arasını Vegas’ta antrenörüm Joe Abunassar’la çalışarak geçirmiştim. Yemek yiyor ve basketbol soluyordum. Vegas’ta 18 yaşında biriydim. Yapacak başka bir şeyim yoktu.

Myles Turner
Photo Courtesy of Myles Turner

Otel’de Wi-Fi erişimim bile yoktu – odam yüksek bir kattaydı ve sunucular kalitesizdi – otelin çok pahalı olması da cabası. Bu yüzden tek yapabildiğim şey spor salonuna gitmekti ve inanılmazdı. Çok sıkılmıştım ama aynı zamanda çok gelişmiştim, çok daha iyiydim. Eğlenceli bir hikaye – aslında saç stilimi geliştirmeme yardımcı olan zamanlardı. Gerçekten o kadar sıkılmıştım ki yaz boyunca saçımın her bir tutamını değiştirdim. Babam da bütün yaz gelip, gitti. Antrenman aralarında bir şeyler yemeye gidiyorduk fakat partilere katılamıyor veya basketbol ve dinlenme dışında herhangi bir şeye dahil olamıyordum. Hikayem yeniden başlıyor gibiydi. Draft süreci benim direncimi kırmak içindi fakat ben buna izin vermedim. Mock Draftlere (Draft tahminleri) bakmayı sürdürdüm ve birkaç draft antrenmanından sonra oldukça kendime güvenir hale geldim. Draft günü, ikinci tura düşebileceğimi duydum. Başım dönüyordu, ”Ne yapacağım ben? D-League’e (NBA Gelişim Ligi) mi gideceğim?” diyordum. Yeşil odada ailem ve menajerimle oturuyor, birlikte oynayarak büyüdüğüm oyuncuların isimlerinin birer birer söylendiğini duyuyordum. Sonunda ismimin Indiana Pacers tarafından 11. sırada söylendiğini duydum, üzerimden büyük bir yük kalkmıştı.  Sürreal bir andı.

Şu an ikinci yılım ve kendime çok daha fazla güveniyorum. Geçen sene, her şeyi tahmin etmem gerekiyordu. ”Bunu doğru yapıyor muyum?” Şimdi ise biliyorum. Örnek olarak Tarik Black’e karşı şu hareketimi baz alın:

Black, zıpladı ve üzerimden smaç basmaya çalıştı ve ben ise yardım pozisyonundaydım, olmam gerekenden çok daha hızlıydım. Onu havadayken yakaladım. Atletik bir hareketti ama her şey o doğru noktada olmaktı.

Geçen sen bu zamanlar, her şey hakkında daha kötü hissediyordum. Her maçtan sonra iyi veya kötü oynamam fark etmeksizin, Instagram’a veya Twitter’a girer, ismimi aratır ve insanlar ne söylüyor diye bakardım. Bugün, yapılan yorumları önemsemiyorum fakat o zaman, insanların ne düşündüğünü öğrenmem gerekiyor gibi hissediyordum. İnsanların ne yazdığının beni etkilemesine izin vermemem gerektiğini biliyorum… Fakat geçen sezon etkilemesine izin verdim.

Bazen kendinizi durdurmak gerçekten zor oluyor, fakat zorundasınız – fanlarınız, sizi örnek alan çocuklar ve aileniz size bağlı. Biri ”Myles, iğrenç oynuyorsun!” şeklinde tweet attığı zaman reaksiyon vermek istiyorsunuz. İnsanlar saçınızla dalga geçiyor, normalde arkadaşlarınızla iken bu bir problem olmazken bu herhangi bir Twitter kullanıcısından geldiği zaman kendinizi zor tutuyorsunuz. Yazılanlara cevap verip, avantajlı çıkma ihtimaliniz yok. Sadece siteden çıkmalısınız.

(Fantezi spor oyunları durumu hakkında küçük bir not: Lige değer kattığını ve fanların lige basketbola bağlanmasını ve oyunun içinde hissetmesini sağladığını fark ettim. Fakat üçkağıtçılarla dolu. Her gün insanlar bana saldırıyor, ırkçı hakaretler yağdırıyor ve yaptığımız zorlu işlerin sonunda kazandığımız galibiyetten memnun olmuyor)

Bu sene, yeni bir koçumuz, yeni bir sistemimiz var. Takımdaki herkes birbirine alışmaya çalışıyor. Bu NBA’de şu ana kadar geçirdiğim kısa süre zarfında karşılaştığım en büyük zorluklardan biri. Büyük galibiyetlerimiz oldu, felaket mağlubiyetlerimiz de. Hala işleri rayına oturtmaya çalışıyoruz. Bazı dinamik oyuncularımız var.

Özellikle biri.

Paul George ile oynamaya bayılıyorum. Bana göre, o NBA’deki en iyi oyuncu. İnsanlar Westbrook, LeBron, Kevin Durant veya Harden olduğunu söylüyor fakat bana göre o NBA’in en iyisi. Her şeyi yapabiliyor.

Bu yıl oldukça geliştim fakat bu, kariyerimin en mutluluk verici kısmı değildi.

”Basketbol soluyordum”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler