Myles Turner’ın kaleminden kendi basketbol öyküsü: ”Kuralsızlık!” | #çeviri

Bilinçaltımda, basketbol aklıma köklerini bırakmıştı.Her şey söylendi ve sekiz ay oynamamam kararı alındı. Oyunun benden bu kadar uzun süre mahrum bırakılması, onu ne kadar çok özlediğim gerçeğini fark etmeme neden olmuştu ve bu çok anlamlıydı. Rehabilitasyonum tamamlandıkça babam bana günlük vücut ve omuz egzersizlerinde yardımcı oldu. İyileşme sürecinde yaklaşık 18 kilo kas kazandım. Ameliyatımdan önce yaklaşık 84 kiloydum. İyileştikten sonra ise 98-100 arasındaydım. Babam ve antrenörüm, Ken Roberson, göğüs ve omuzlarımı geliştirmeme gerçekten çok yardımcı oldu. Bu dönemi dinlenmek için kullanabilirdim, ama babam benim bu durumu atlatmam için yardım etti – beni adeta iterek. Kanepede, birini 2K’da (NBA 2K, oyun) haklamanın tam ortasında olabilirdim ama koltuk değneğimi aldım ve dedim ki ”Daha iyi olma zamanı.”

Bütün her şeyi bir neden için yaptım. Sakatlanmadan önce sahada itiliyordum ve bundan yorulmaya başlamıştım. Zor bir dönemin ardından filizlenen sıska ve küçük bir çocuktum, ve kendimle ne yapmam gerektiğinin farkında değildim. Bütün bu kasları oluşturmadan önce ince ve teknik bir oyun geliştirdim çünkü boyalı alana girip, büyük adamlarla çarpışma konusunda isteksizdim. Büyük bir fiziksel varlık değildim, ve iyileşme sürecimde, bunu değiştirmek için çok çalışmam gerektiğini biliyordum. Potanın etrafında değişik bitirişlerde ustalaştım, her zaman iyi şut attım, ve fadeaway tipi bir oyunum vardı. Ve sonunda farkına vardım, dışarıda kalabilmek ve oyuna tutunabilmek için yeteneklerim arasında hem teknik hem de fiziksel özellikler barındırmalıydım.

Ve bu yeni kalıbım ve gücümle boyalı alan oyunumu geliştirmeye başladım.

Yine de hala öğrenmem gereken çok şey var.

Myles Turner
Photo Courtsey of Myles Turner

Geriye baktığımız zaman basketbol aşkımın içinde büyüdüm şakasını seviyorum. Lisenin ilk yılında 195 santimetreden 210’a uzadım. Ama o zamanlar bu işi ciddiye almıyordum. Uzadığımda, arkadaşlarım bana oynamam gerektiğini söyledi. Ve ben de öyle yaptım, keyif almasam bile. Okuldan sonra yaptığım herhangi bir şeydi, bütün kızların size bakması için yapabileceğiniz bir şey. Ama hiçbir şekilde birincil odağım değildi. Okulumla her zaman çok ilgiliydim, annemin bana kazandırdığı bir şey. O, çalışma konusunda oldukça sıkıydı. Eğer eve bir C getirdiysem, ev bana cehennem olacak demekti.

Bir keresinde cebir dersinden 79 aldım ve o beni, notumu B’ye çıkarıncaya dek, bütün AAU maçlarımda oynamamaya zorladı. Hafta içi asla televizyon izlememe izin verilmezdi. Okulda arkadaşlarım, ”Dünkü Family Guy’ın son bölümünü izledin mi?” diyordu ve ben her zaman üzgün bir şekilde ”Hayır” demek zorunda kalıyordum.

Yedinci sınıftan itibaren onur sınıflarına girdim, uzun bir süre için psikoloji okumak istedim. İnsanlara bir danışman olarak yardım etme fikri hoşuma gitmişti. Ailem her gece kitap okumamı sağladı. (Şu an hala tam bir okur değilim ama Ender’s Game adlı kitabı hatırlıyorum ve çok sevmiştim)

İnanın veya inanmayın, dünkü Amerikan futbolu maçından ziyade küresel ısınma hakkında konuşmayı daha çok seven bir tiptim, annesinin üzerine not yazdığı yemeği her gün okula götüren bir tip, rap yerine rock’n roll dinleyen bir tiptim. (Şu an her türü dinliyorum) Şov dünyasında kendine bir uğraş arayan uzun biriydim. Şu an NBA’de oynadığım için lise kampüsünün büyük adamı, alfa köpeği olduğumu düşünebilirsiniz. Ama o dönemlerdeki yaşıtlarıma sorabilirsiniz – yolumu bulmaya çalışan normal bir çocuktum, diğer herkes gibi. Hiçbir şekilde köşede yalnız başına oturan asosyal inek değildim ama aynı zamanda herkesle ilişkisi olan popüler çocuk da olmadım, sadece Myles’dım.

Benim hakkımda bu kadar yeter. Size biraz ebeveynlerimden bahsetmeliyim çünkü onların hikayesini anlatmadan kendiminkini de anlatamam.

Annem alabildiğine mücadeleci biri. Bir şeyi yapana kadar durmaz. Ailesinin on çocuğunun en küçüğü, çalışmaya 13 yaşında başladı. İlk işi Whataburger’daydı. Gençliğinden beri yalnız başınaydı. Babası bir kamyon şoförüydü ve annesi de çoğunlukla onunla seyahat ediyordu. Annem Fort Wayne’den Texas’a taşındı ve her şey için çalıştı. Otelcilik işine girmişti ve oda servisindeki bir çalışandan, Irving, Texas’taki Sheraton Oteli’nin housekeeping müdürlüğü pozisyonuna kadar tırmandı. Onun ve personeli, o bölgede en yüksek denetleme oranına sahip oldukları için, Fort Wayne’deki Sheraton’a terfi aldı ve yerel servis (otelcilik) endüstrisindeki en başarılı çalışanlardan biri durumuna geldi. O kadar iyi bir pozisyona geldi ki ulusal bir ilgi kazandı ve Sheraton’dan birçok ödül aldı.

Büyüme sürecimde, annemin sahip olduğu her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak kazandığını gördüm. Erkeklerin kral sayıldığı yerde, Afro-Amerikan bir kadındı. Fakat hiçbir şey onu durduramadı. Ekstra mesaiye kaldı, işe üç saat erken gitti ve bir denetim puanı kazanmak için onlarca gece uykusuz gecelere dayandı. Oyun ve hayat için olan bütün tutkumu, ateşimi ve ruhumu ondan aldım.

Babam geceleri çalıştı. DFW Havalimanı’nda otobüs şoförü olarak başladı ve 40 yıl aynı işi yaptı. Segwayler etrafında araba süren ve yolcuları uçağa bırakan kişiydi. Gündüz uyurdu. Onu görmek istediğim kadar göremedim ama hiçbir lise maçımı kaçırmadı – her zaman bir şekilde sıvışmanın bir yolunu buldu ve gelip beni destekledi.

”Daha iyi olma zamanı”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler