DAVID J. PHILLIP/Associated Press
“İşte o zaman bir miktar gerginleşmeye başladık.” diyor hala o serbest atışı düşününce kafasını sallayan Nowitzki. “Dördüncü maçta tamamen dağıldık.”
Bunlar kariyerleri tanımlayan anlardır. Wade 24 yaşında bir şampiyon ve finallerin en değerli oyuncusu olarak ödüllendirildi, yere göğe sığdırılamayan 2003 sınıfının bu zirvelere ulaşan ilk üyesi oldu.
“Dirk tam da büyük şeyi kazanmak üzereydi.” diyor Riley, sağ eliyle jestler yaparak ve 2006 şampiyonluk yüzüğü ofis ışıklarının altında parıldarken. “Derken Dwyane bunu ondan çalıverdi.”
“İnanılmaz.” diyor Nowitzki. “Savunulamaz.”
Yaklaşık üç yıllık bir aralıkta Wade Riley’nin görüşüne göre, “Dünyanın en iyi oyuncusuydu.”
“Dwyane o dönemde Kobe’den daha iyiydi.” diyor Riley. “Kazanmaya etki ederek – finallerde, en büyük anlarda, en büyük sahnede – daha iyi bir yıl geçirmişti. Ve böyle de o titri alırsın.”
Wade için o an kariyer tanımlayıcıydı, o kariyer sadece üç yıllık olsa bile.
“İlk şampiyonluğumu ona karşı almam öyle bir şeydi ki eğer Büyük Üçlü dönemini yaşamamış olsam hayatımın sonuna kadar bununla anılırdım.” diyor Wade.
Kaybetmenin sonuçları da bir o kadar ekstremdi. Nowitzki yumuşak olarak damgalanmıştı. Bu o zaman neredeyse tüm Avrupalı uzunlar için sık görülen ve kolay yapılan bir eleştiriydi. Bir ESPN.com köşe yazarı Nowitzki’yi kariyeri düşüşe geçen oyuncular listesine koymuştu ve Nowitzki’nin San Antonio ve Steve Nash’li Suns gibi güçlü takımlara karşı daha yeni dominant performanslar göstererek finallere ulaşmış olmasını hiç umursamamıştı.
“Kendi kendime, ‘Uğruna çalıştığın her şey heba oldu.’ dediğimi hatırlıyorum.” diyor Nowitzki. “İnanılmaz bir sezon, inanılmaz bir playoff geçirdim ve tüm bunlar boşaymış.”
“Bu,” diye ekliyor, “Muhtemelen
kariyerimde hüsrana en çok uğradığım zamandı. Neredeyse bir boşluk
hissiydi. Sabah kalkmak istemiyorsunuz, geleceğinizde ne var
bilmiyorsunuz.”
Hüsran. Boşluk. Ve hoşnutsuzluk.