CSKA Moskova’dan ayrılarak NBA’e giden Ettore Messina Italyan Walla gazetesinden Ohad Greenwald’a roportaj verdi.
Cevirisini yayınlıyoruz:
– Insanlar CSKA soyunma odasında son dönemde kontrolü kaybettiğinizden bahsediyor. Soyunma odasında işler çığrından çıktı diyorlar.
“İnsanlar böyle mi diyor? Hangi insanlar? Takım halinde, sert ve birliktelik içerisinde olmasaydık Maccabi mağlubiyeti gibi CSKA kariyerimin en sinir bozucu kaybından sonra altısı deplasmanda olmak üzere 9 maç kazanarak VTB ve Rusya Ligi’ni kazanabilir miydik? Yani s.ktir et insanları ve söylediklerini. Eğer insanlardan kastın o bildiğimiz CSKA yöneticisi ise kendimi asla onun seviyesine düşürmem. Subat ayında CSKA’daki kontratımdan çıktım. O andan sonra söylenen ve yapılan her şey ayrılma kararımı etkiledi. Kimse kocası tarafından terk edilmek istemez, herkes kocasını terk etmiş olmak ister. “
– Sizin hakkınızda yazılanlar sebebiyle hakarete uğradığınızı hissettiğiniz oldu mu?
“Italya’da bir söz vardır. Ne kadar bulanırsan, o kadar kokarsın. Burada boktan bahsediliyor. Bu sebeple geçmişte olanı gerimizde bırakalım. Superbowl maçını seyrettin mi? Seahawks çok iyi oynamadı mı? Sadece bir pozisyonda batırdılar ve bu onlara maça mal oldu. Final Four’da bizim başımıza gelen de buydu.”
Euroleague’in finansal durumunu da değinen Messina şunları söyledi:
“Şu anda Euroleauge’deki finansal durum sadece sağlıksız değil, aynı zamanda tehlikeli de. Ligdeki ekonomik büyüme Euroleague’in kurulduğu 2001 yılındaki beklentilerin çok altında kaldı. Belki sebebi ekonomik krizdir belki de televizyon yayınlarının büyük paralara satılamamasıdır. NBA’e baktığımızda televizyon gelirlerin her şeyin başını oluşturuyor; ama Euroleague’de önemli bir etken dahi değiller. Bu çok üzücü çünkü Euroleague NBA Play-offlarından sonra dünyadaki en güzel ikinci basketbol organizasyonu. Umarım lig ekonomik anlamda büyümek için bir yol bulur.”
Final Four sisteminin adaletsizliğine de değinen Italyan koç “Final Four’a karşıyım ve bunu senelerdir söylüyorum. 2001’de Virtus ve Tau arasında oynanan muhteşem beş maçlık serinin bir parçası olma şansını yakalayacak kadar şanslıydım. Salonlar tıklım tıklım doluydu ve televizyon karşısında herkes bu maçları seyrediyordu. Aynı yaz bir koç kampı için Arjantin’deydik, oradakiler bana Scola ve Ginobili’den bahsediyorlardı. Onlar da bu final serisini izlemişlerdi, çok etkilenmiştim. Bazı Final Fourları kazandım bazılarını kaybettim; ama bu sistemin her zaman adaletsiz olduğunu söyledim. Finale giden yol çok çetin: 10 tane normal sezon maçı, ondan daha da zorlu 14 Top16 maçı ve 5 maçlık çeyrek final serileri. Bunların üzerine neden yarı final ve finalde kazananlar birer maç ile belirlensin? Yarı final ve finalleri 5 maçlık seriler haline getirirsek ilgi anlamında bir şeyler kaybedeceğimizi hiç düşünmüyorum. CSKA – Maccabi veya Real Madrid – Maccabi arasında oynanacak 5 maçlık bir final serisi hayal edin. Bu maçlar her yerde seyredilir. Basketbolseverlere bu şansı vermeliyiz, bir oyuncu sakatlığı veya kötü bir günün şampiyonluğu kaybetmeye neden olmamalı. Sonuç olarak Final Four ile kupayı bir takım vermek adil değil ve mantıksız. Birçok koç da benim gibi düşünüyor.”
euroleague yönetimi süprize açık bir durum olsun istiyorlar yoksa cska kaybettiği final four’ların hiçbirini kolay kolay kaybetmez olympiakos ve geçen sene macabinin yaptığı süprizler asla yaşanmazdı.
ama bende katılıyorum tüm sezonu tek bir 40 dk bağlamak belki maç içindeki sadece kötü oynana bir süre sonunda kaybetmek hiç adil değil