-Öncelikle dünya kupasıyla başlayalım kaptan. Senden bireysel ve genel takım performansıyla alakalı bir değerlendirme alabilir miyim?
“Tabii ki takım olarak daha iyi yerde bitirebilirdik. Aslında turnuvaya giderken hedefimiz Japonya ve Çekya maçlarıydı. Amerika maçı hedeflerimizden biri değildi ama maçı o şekilde kaybetmek hepimizi çok üzdü. Sonuçta hem tarihe geçecektik hem de dünya kupasını çok daha farklı bir yerde bitirebilecektik. Bu ister istemez bizi, Çekya maçını etkiledi. Çekya maçında hem fiziksel hem de zihinsel olarak düşüş yaşamamıza neden oldu. Maalesef basketbolun içinde böyle şeyler var, bunlar bize tecrübe olacak.”
“Bu jenerasyonun çok daha iyi işler yapacağına inanıyorum. Gün geçtikçe zaman ilerledikçe daha da iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Hem alttan gelen oyuncular hem de buradaki oyuncular ciddi kulüplerde iyi süreler almaya da başladı. Bunun da faydasını görüyoruz. Tabii ki de kolay olmuyor oraya gidip bu tarz maçlar oynamak ama herkesle de kafa kafaya oynayabileceğimizi gösterdik. Bu da bizim için çok önemliydi. Tarihe de geçebilirdik ama sonuçta o gruptan çıkamadık. Sonraki iki maç da hedef maçımız haline geldi olimpiyat elemelerini oynayabilmek için bunu da başardık. Şimdi önümüzde olimpiyat hedefi var. Onun için hazırlanacağız.”
“Kendi performansıma gelirsek bence iyi geçti. Ben kendimi iyi hazırladım çünkü dünya kupası her zaman her oyuncu için çok önemlidir. Benim için iyi geçti ama tabii ki önemli olan takımın performansıydı.”
-Peki kendini hazırlarken Çin seni zorladı mı? Saat farkı vb. diğer faktörler…
“Yani belli oranda zorladı evet. Aslında erken gitmemiz işimize yaradı çünkü bir hafta, on gün kadar erken gittik. Neredeyse bir hafta sonra uyumaya başladım, saatlerimiz hep değişti. Bir hafta sonra ancak uyku düzenim oturdu. Zorladı tabii ki ama dediğim gibi ortam da iyiydi. Takımdaki arkadaşlık, kardeşlik… Her şey çok güzeldi. Keyif aldık, oynarken keyif aldık. Amerika’yı yenseydik çok daha iyi şeyler olacaktı ama dediğim gibi ben bu takımda olmaktan çok mutluyum. Çok gururluyum.”
-Senin de dediğin gibi istediğimiz bir sonuç alamadık ve zihinsel olarak kaldırması çok zor maçlar oynadık. Amerika maçı, aslında Çekya maçı. Bence 17-32 maçları da hiç kolay değildi. Yeni Zelanda, Karadağ… Karadağ maçı son dakikalarda kazanıldı mesela. Takımda aslında baktığın zaman EuroLeague ve üstü seviyelerde tecrübesi olan birçok oyuncu var. Rotasyonun ilk yedi oyuncusu aslında EuroLeague’de anlamlı seviyede süre alan oyuncular, Willbekin dahil. Bireysel olarak bu kadar önemli deneyimlere sahip olmanıza rağmen takım olarak böyle bir tecrübe yaşamak size neler kazandırdı?
“Bir kere biz oynarken keyif aldık. Sonuçta uzun kamp dönemi geçirdik. Hazırlık maçlarına gittik. Bunlar oyuncular için zorlayıcı dönemler çünkü uzun sezondan çıkıyorsunuz. Haziranın sonunda sezon bitiyor. Tatil fırsatınız olmadan tekrardan başka bir takıma başlıyorsunuz. Bunlar bir oyuncu için hiç kolay değil, hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok zorlayıcı şeyler. Ama oradaki teknik ekibin, federasyondaki yöneticilerin bize ilgisi ve ortamdaki sıcaklık bizi gerçekten güzel durumlara itti, bunları da maçta gördük. İşte Amerika maçı başka şekilde geçseydi çok farklı şeyler konuşacaktık.”