Bir basketbol koçunun devre arası konuşması:
“Ne yapıyorsunuz siz? Zayıf oynamayın! İ*ne gibi oynuyorsunuz! İkinci yarıda daha sert oynamak, onlara ne kadar sert ve kuvvetli olduğunuzu göstermek zorundasınız.”
O anda bir şeyler demeyi çok isterdim. Takımındaki eşcinsel oyuncunun şu ana dek iyi ve sert oynayan tek kişi olduğunu ona söylemeyi gerçekten çok isterdim. Ama yapamadım. En zor kısmı da bu konuşmadan sonra tüm takımın gerçekten gaza gelmiş olmasıydı. Cidden mi çocuklar ya? Neden eşcinsel olmak zayıflıkla eşdeğer sizin gözünüzde?
Bir deplasman maçından sonra otobüste geçen konuşma:
Nedense o an eşcinsel erkekler konuşuluyordu takımı otobüsümüzde (3×3 takımı değil). Neredeyse uyumak üzereydim, gözlerim kapalıydı ama konuşmayı dinliyordum:
“Bana göre homoseksüellik bir hastalık. Kendilerini öldürmeliler. Takımınızda böyle biriyle oynamak zorunda olduğunuzu düşünsenize?!”
Böyle bir durumda ne yapardınız? Adama seslenip onun gibi biriyle aynı takımda oynamanın nasıl bir şey olduğunu mu söylerdiniz? Şok olmuştum. Eve vardığımda tüm gece uyku tutmadı. Sabaha karşı dört gibi buna daha fazla tahammül edemeyeceğime karar verdim. Artık basketbol oynamayacaktım. Ama dünyanın en kısa süren emekliliği oldu. Çünkü bu sporu o kadar seviyordum ki gerçekte kim olduğumu, sadece bu sporun uğruna, saklamaktan çekinmiyordum. Peki, açıkça kendimi öldürmem gerektiğini düşünen bir adama pas verir miydim?
Sadece maçı kazanmak için son seçeneğim buysa.