
Daha önce de söylediğim gibi ben hep şut atabiliyordum.
Ama Peja ile kıyaslandığımda ben en fazla çırak sayılabilirdim.
Peja, Avrupa’da izlediğim bir diğer basketbolcuydu ancak ikimizin de New Orleans’ta oynadığı döneme kadar hiç tanışmamıştık. O dönemin başlarında yapılan bir antrenmandan sonra Peja beni bir üçlük yarışması yapmaya davet etti. Sadece ikimiz ve eğlencesine.
Beni adeta yerle bir etti.
Kelimeler kifayetsizdi. Tabii ki daha önce üçlük yarışmaları kaybettiğim oldu ama ben böyle bir mağlubiyet hiç yaşamadım. Şöyle söyleyeyim, arka arkaya 40 şut soktu. MUH-TE-ŞEM-Dİ. Bence birlikte oynadığım en iyi şutör o, belki de NBA’in en iyisi. Ayrıca çok da profesyoneldi. Beni sürekli daha iyi, daha hazır olmam için zorlardı. Buna gerçekten ihtiyacım vardı.
Seneler sonra Sacramento’da onunla yeniden çalışma şansı buldum ancak bu sefer takım arkadaşım değildi, bu sefer bir yöneticiydi. Çok iyi bir karakteri var. Nasıl bir profesyonel olacağımla ve NBA’de nasıl daha iyi bir kariyer inşa edebileceğimle alakalı bana birçok şey öğretti. Eğer o olmasaydı hala NBA’de olur muydum inanın bilmiyorum.