Benim yaşımdaki birçok Avrupalı basketbolcu gibi ben de NBA’de patlama yaşamadan önce, gençken onu izleme şansı elde edenlerdenim. Draft edildiği sene buradaki çoğu kişi için bir bilinmezdi ancak bizler onun kim olduğunu ve neler yapabileceğini biliyorduk.
Bu yüzden biri bana karşısında oynadığım en iyi beş Avrupalı oyuncuyu sorduğunda aklıma ilk gelen isim hep Dirk Nowitzki.
2005 veya 2006 yılıydı. İtalya Milli Takımı’nda ilk kez forma giyecektim ve maçımız Almanya ileydi. Herkes Dirk’ün şutu olduğunu biliyordu. Bu yüzden ne zaman karşı karşıya kalsak elimden geldiğince baskı yapıyordum ve şutunu engellemeye çalışıyordum. Dirk benden sadece birkaç yaş büyüktü. Onun seviyesine ve enerjisine ulaşabileceğimi düşünmüştüm.
Fakat bu imkansızdı.
Yanımdan bastı geçti. Bir oyun kurucu gibi hareket edebiliyordu. Boyu çok uzun olduğundan şutunu bloklama ihtimalim de yoktu. Sahada yaptıkları gerçek değilmiş gibi görünüyordu. Basketbolu çok farklı açılardan değiştirdi. Ben ve takım arkadaşlarım oyun tarzından, çok kolay bir şekilde sayı bulmasından tarif edilemeyecek şekilde etkilenmiştik. Onun NBA’e gittiğinde bir yıldız olacağını biz, NBA’dekilerden çok önce biliyorduk.
Dirk gelmiş geçmiş en iyi beş oyuncudan biri bana sorarsanız. Muhteşem biri.