Madrid’de bir garip eşitsizlik sistemi

Koçlar ve teknik heyetler bazında nasıl Fenerbahçe Ülker’in sahip olduğu kenar yönetiminin Madrid’e bir beden büyük geleceğini düşünüyorsam kadro kaliteleri ve çeşitlilikleri bazında da Laso’nun öğrencilerinin bir gömlek hatta iki gömlek yukarıda olduğunu ifade etmem mümkün. Elbette bu bir devlet sırrı değil ve iki takımın kadro listelerine bakan herkes bunu dile getirebilir ancak benim esas meramım, bireysel değil toplam kalite arasındaki fark hususunda. Açalım efendim…

Günlük performansların kazananı belirlemede normal payının yüzde olarak üstüne çıkması muhtemel Final Four organizasyonunda ‘Potansiyel X Faktör’ sayınız ne kadar fazla ise coaching faktörünün etkisini o derecede aza indirgeyebiliyorsunuz. Fenerbahçe Ülker; Sergio olsun, Llull olsun, Rudy olsun hepsinin göstermesi muhtemel efora ve karaktere parke üzerinde yanıt vermeyi başaracaktır ancak özellikle artan tempoda savunma karakteri, hücum iştahına göre fazlasıyla geride olan Madrid’in ekstra bench katkısıyla yakalayacağı anlık hücumsal ivmelenmeleri kontrol altında tutabilmesi çok zor sarı lacivertlilerin, bu satırlarda bu durum için ‘kontrol edilemez’ ifadesini kullanmıyorsam en büyük nedeni, Zelimir Obradovic’in her zaman bir beşinci bilinmeyeninin olacağını düşündüğüm içindir. 

Maç içerisinde Fenerbahçe Ülker’in en fazla zorlanacağını düşündüğüm noktalardan biri ise Real Madrid’in zaman zaman uygulamaktan çekinmeyeceği rakip yarı alana 1-2-1 yerleşimli ön alan baskısı olacaktır. Topu ilk alan sarı lacivertli oyuncu -Kenan veya Zisis- ana planda iki beyazlı oyuncu ile karşılaşacaklardır, pasla geçilmesi muhtemel bu bölümden sonra yerleşimde pasın gittiği uzun oyuncu çok önemli zira baskıdan çıkıştaki bölümde merkeze aktarılacak pasın zamanlaması, hücumun doğal akışını da doğrudan etkileyecektir. Pablo Laso’nun yerleşimde takımı biraz öne itip Fenerbahçe Ülker yarı sahasının ilk bölümlerine de bir kısa yerleştireceğini farz edersek merkezde ikinci pası alacak uzun olarak Jan Vesely’i konumlandırmamızın en sağlıklı olacağı kanaatinde olduğumu belirtmeliyim.

Karşılaşmanın özelindeki bazı minik detaylardan bahsettim, genel olarak ifade ettiklerimi daha yüzeysel bir perspektifle toparlayacak olursak ilk sormamız gereken soru; koç faktörünün ve oyuncuların koçun sistemine adanmışlığının büyük oranda işlenmemiş kaliteyi yenip yenemeyeceği olmalıdır. Real Madrid kısalarının girdiği ribaund aksiyonlarını kontrol altın alıp, her zamanki gibi hücum ribaundu tehdidi yaratabilirse Fenerbahçe Ülker; genel görünümün o yalın maskesinde bir adım öne geçmiş olacaktır. Geriye kalan her şey, Avrupa’da basketbol kavramının en büyük yaşayan efsanesini Zelimir Obradovic’in şapkasının altında gizli kalmak suretiyle 15 Mayıs Cuma akşamı parkeye, o büyülü sahneye bizzat kendisi tarafından sürülecektir.

* Televizyonlarınızın başında karşılaşmayı büyük bir heyecanla takip ederken daha fazla dikkat kesilmenizi rica edeceğim üç başlık olacak. Bu başlıkların özellikle altını çiziyorum, tamamının içeriğinde Fenerbahçe Ülker rakibine karşı pozitif bir ivme yakalamayı başarırsa mücadele de büyük oranda dengeye gelecektir.

1. Jan Vesely – Faul Problemi 

2. Bogdan Bogdanovic – Yay İçi Atış Yüzdesi ve Sol El Üzeri Penetre Denemeleri

3. Andrew Goudelock – İlk Çeyrek Performansı 


Bugün gelmiş olduğumuz noktada basketbola gerçekten gönül veren insanların mutluluklarında büyük pay sahibi olan bu sporcuların Madrid’de de gerekeni yapıp sonuna kadar mücadele edeceğinden şahsi olarak herhangi bir şüphe duymuyorum. Mayıs ayının neredeyse sonunda THY Euroleague’de parkeye çıkacak bir takıma ve o takımı oluşturan üst düzey karakterli spor insanlarına sahip olduğumuz için çok şanslıyız; güle güle gidin, efsane olun gelin!

3 of 3İleri

Takım Kaliteleri

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler