Tarihte bütün branşlara bakıldığında hepsinde bir şampiyon olma, en büyük olma gayesinin bulunduğu görülüyor. Görülmesi de normal zaten. En büyük olmayacaksan neden uğraşasın ki? Diğer takımlara ezilerek onların egosunu tatmin etmek için mi? Hiç sanmıyorum.
Eğer rakiplerinizin egosunu tatmin etmek gibi garip bir amacınız yoksa kazanmak için çalışmalı ve çalışırken de dış etmenlerden etkinlenmememiz gerekir. Kendi hedefini ortaya koyup görev tanımını ve her alanda kimin neyi neden istediğini bildiğiniz sürece en büyük olma hedefine daha da yaklaşmış olursunuz.
LeBron kariyeri boyunca hep özel biri oldu ve bundan sonra da olmaya devam edecek. Doğanın kanunları gereği veya başka bir deyiş ile medyacılığın gerektiğini bir takım işler gereği LeBron’un yaptığı her hareketin haber yapılması ve bir sürü yere servis edilmesi gerekiyor. Çünkü o özel bir oyuncu ve özel oyuncular ilgi çeker. Haberciliğinde kuralı budur zaten; İlgi çekmek.
Ne yaparsan yap ama alışkanlıklarından vazgeçme.
İnsanın kendini rahat hissettiği her ne kadar zararlı olduğunu bilip bunu yaptığında başının ağrıyacağını bilsen de yaptığın alışkanlıklar seni ayakta tutar. Çünkü bu alışkanlıklar adı üstünde alışılmış davranışlardır ve sana artık o kadar zarar vermez; aksine mutluluk verir. Bunları yapmayı bırakırsan asıl o zaman kendine zarar vermiş olursun. Asıl o zaman kaybetmiş olursun. LeBron’da geçtiğimiz günlerde o alışkanlıklarından birini yaptı. Playoff dönemini yaklaşırken her zaman yaptığı gibi içerisinde basketbol içeriği bulunan Cavs hesabı dahil birçok twitter hesabını takipten çıkardı. Bu bir batıl inanç mı yoksa bir kafa dağıtma hamlesi mi? onu sormak lazım ama bunun bir alışkanlık olduğu kesin. Ancak üstte dedim ya basının işi ilgi çekmek. Bu da yeterince ilgi çekici bir haber olduğundan basın bunu da ballandıra ballandıra anlattı; ancak son derece haksız bir şekilde. Bunun bir alışkanlık olduğunu söylemeden veya tek Cavs hesabını takipten bırakmış gibi ‘’LeBron zaten sık sık Miami’ye gidiyor şimdi de oynadığı takımın twitter hesabını takip etmeyi bıraktı artık gider’’ yorumları herkesin ilgisini çekti. Yarın öbür gün LeBron bir takım arkadaşına bağırır. Gitti mi gidiyor mu lafları tekrar başlar.
Bu yıllar boyu böyle gitti ve böyle gidecek. Ancak geçtiğimiz sezon yaşanan LeBron’un 35.8 sayı, 13.3 ribaund, 8.8 asistlik o inanılmaz final serisi istatistiklerine rağmen şampiyonluk kaybetmenin ve şampiyonluğu kaybettiği takımın bu sezonda fırtınalar yaratmasının stresinden de olabilir sonrasında bu süper yıldız bu düzenin böyle işlediğinden haberi yokmuş ve sanki basını eleştirdiğinde basının ‘’Ya biz hata yaptık LeBron senin haberlerini yapmamalıydık’’ demesini bekler bir şekilde haberlere karşı bir video çekip ‘’Neden muz yiyorsun? Yoksa bu takımdan ayrılacağının bir göstergesi mi?’’ sözleri ile biraz mizahi bir dilde cevap vermeyi seçti. Bu cevap verme kimin işine geldi? Tabii ki medyanın. Çünkü bu yeterince ilgi çeken bir videoydu ve LeBron eleştirilere cevap verdiğini sanırken okları iyice kendi üzerine çekmeyi başardı. Belki de bunu Play-off dönemi yaklaşırken kendi istedi. Ama bu yöntemde başarılı olmayacağını kesin. Bu konuyu burada çözüme bağlayalım. LeBron ne yaparsa yapsın; kazanan basın olacak.
Son söz: LeBron bunu öğrenebildi mi? Hayır. LeBron bunu öğrenmemesine rağmen ona biraz da olsa haksızlık yapıyor mu? Evet. Bu haksızlık mübah mı? Evet. LeBron’un artık bunu öğrenmesi gerekiyor mu? Kesinlikle Evet.