Lig liderliği güzel, peki playoffun çetin suları? | #BSLPlayoff

Sezon başında kurduğu kadroyla hedefi Euroleague’de Final Four, Türkiye Kupası ve BSL’de de şampiyonluk olarak belirleyen Anadolu Efes’in sezonu hiç beklendiği gibi gitmedi. Dusan Ivkovic yönetiminde ne takım kimyasını ne de bir saha içi düzeni oturtmayı başaramayan lacivert beyazlılar, Türkiye Kupası’nda Pınar Karşıyaka’ya elendikten sonra Euroleague’de de Top 16 aşamasında saf dışı kaldı. Buna rağmen BSL’de normal sezonda lider giden Efes’te, Ülker Sports Arena’da Fenerbahçe’ye kaybedilen maçtan sonra Dusan Ivkovic’in görevine son verildi ve yerine yardımcılarından Ahmet Çakı getirildi. Efes’i değerlendirirken, Ivkovic dönemi ve Ahmet Çakı yönetimindeki üç maçta yapılan ayarlamalar şeklinde iki ayrı parçada bakılması gerekir diye düşünüyorum.

Anadolu Efes, sezon başından beri “koşamadığı” hiçbir maçı kazanamamakla dikkat çekti. Sahayı çok iyi koşan, atlet uzunlara sahip oldukları için açık alanda durdurulması çok çok zor bir takım Efes. Ancak işler yavaşlayıp set hücumuna kaldıklarında da bir o kadar düzenden ve akıcılıktan uzak bir görüntüye bürünüyorlar. Aslında ellerindeki kadro, çok iyi set hücumu oynayabilecek özellik ve yeteneklere sahip fakat bu konuda bir arpa boyu yol bile ilerleyemediler. Heurtel ya da Granger’ın tepeden oynadığı ikili oyun ve bire bir zorlama dışında set hücumunda yaptıkları fazla bir şey olduğunu göremedik. Çözemedikleri en büyük problem, “sadece bir yaratıcıya bağlı” oynamaktı sezonun ilk bölümünde. Ivkovic, Thomas Heurtel ve Jayson Granger dışında hiçbir oyuncusuna özgürlük tanımadığı, çok katı bir rol tanımı yaptığından, Cedi Osman, Dario Saric gibi hücuma boyut katabilecek oyuncular yıl boyu bir köşede üçlük bekleyerek sadece alan açtı. Zaman geçtikçe bu tıkanıklığı Heurtel ve Granger’ı yan yana oynatarak çözmeye çalışan Duda, bazı maçlarda bundan istediği verimi alsa da uzun vadede aynı problemi yaşamaya etti.

Oysa Dario Saric, tıpkı bir önceki sezon Euroleague MVP’si olan Nemanja Bjelica gibi, dört numaradan oyuna yön vererek, saha görüşü, top hakimiyeti ve pas yeteneği sayesinde Efes’e inanılmaz boyut katabilirdi. Ivkovic, ona bu fırsatı hiç vermedi. Yazın Avrupa Şampiyonası sırasında Ergin Ataman, Cedi Osman’a pick and roll yönlendirmesi için topu teslim etmiş, Cedi de bu işin altından kalkabileceğini göstermişti. Yazın Cedi’yi seyretmiş Anadolu Efes teknik heyetinin hem takımın başarısı hem de Cedi’nin kariyer gelişimi için oyun planında ona böyle bir rol verebileceğini düşünmüştüm. Ne yazık ki genç yıldız sezon boyunca sadece topsuz hareket etti ve köşede üçlük bekledi. Saric, Cedi, Furkan gibi genç oyuncular, iki yıldır oyunlarının üzerine fazla bir şey koyamadı. Koyduysa da biz sahada göremedik.

Karşıyaka geçen sene iki Euroleague takımını saf dışı bırakıp şampiyonluğa yürürken, en önemli oyuncularından biri Jon Diebler’dı. Zaten o kadrodaki ana parçalardan Bobby Dixon Fenerbahçe’ye, DJ Strawberry Olympiacos’a, Diebler da Efes’e transfer olmuştu. Hedefi Avrupa şampiyonluğu olan bu üç takım, üç Karşıyakalıya güvendi. Ancak içlerinde en çok zorlanan, hiç beklenmedik şekilde Diebler oldu. “Diebler bu seviyeyi kaldıramadı” gibi deli saçması şeyler söyleyenler oldu. Halbuki onun sorunu, Efes’in sistemsizliğiydi. Jon Diebler, perdelerden çıkarıldığı, kendisine pozisyon hazırlandığı zaman Avrupa’nın en değerli şutörlerinden bir tanesi. Anadolu Efes, sezon boyunca ona hazırlanmış bir set bile oynamadı. Tempolu set hücumu sonunda ekstra pasla da topla buluşturamadılar. Elinizde böyle bir şutör varsa ve siz ona sevdiği yerlerde sevdiği pozisyonları hazırlayamıyorsanız, bu o oyuncunun “seviyeyi kaldıramaması” değil, teknik ekibinizin çuvallamasıdır. “Yahu arkadaş, Euroleague’in en skorer üçüncü takımına kötü hücum ediyor diyorsun” diye içinden geçiren olduysa, yazının devamında cevabına ulaşabilir.

Basketbol Süper Ligi (@basketsuperligi)
Basketbol Süper Ligi (@basketsuperligi)

Savunma tarafına bakarsanız, Anadolu Efes’in “zaafiyet yaratır” diyebileceğiniz tek oyuncusu Heurtel. Onun da zaaflarını takım olarak saklayabilmek mümkündür. Geçen sene Andrew Goudelock örneğinde bunu görmüştük. Ancak Efes, bu konuda da ciddi sorunlar yaşadı. Savunma, efor ve iletişim (yardımlaşma) işidir. İyi bireysel savunmacılara sahip olsalar bile iyi bir takım savunması oturtamadılar. “Takım kimyası oluşturamamak” işte burada kendisini daha çok hissettiriyor. Çünkü Efes gibi koşmaya, açık alana ihtiyaç duyan bir takımın mutlaka hücumu savunmayla tetiklemesi gerekiyordu. Bunu başaramadılar, hep hücuma konsantre oldular.

Özellikle Euroleague macerasına odaklanırsak, Efes’in koç değişimi için geç kaldığı düşüncesine kapılabiliriz. Normal sezon grubunu ikinci sırada bitirmiş olsalar da son üç haftaya üç galibiyet dört mağlubiyet ile girmiş ve elenme tehlikesini hissetmişti Efes. Son üç maçta aldıkları Cedevita, Laboral ve Olympiacos galibiyetleriyle kendilerini Top 16’ya attılar ve ölüm grubundan da kaçarak, son yılların en tercih edilir Top 16 grubuna düştüler. Fenerbahçe ile liderlik mücadelesi yapacağı düşünülen Efes, o grupta Fenerbahçe ve Kuban’dan 4 maçta 4 mağlubiyet aldı, deplasmanda da Cedevita Zagreb, Kızılyıldız ve Panathinaikos’a kaybederek tam yedi mağlubiyetle Son 8 takımın dışında kaldı. Top 16’da oynadıkları son beş maçın dördünü kazanmalarına rağmen bu grupta ilk dörde girememek, Efes için kabul edilemez bir durumdu. BSL’de kadro kalitesi sayesinde maçları kazanmaya devam etseler de Euroleague’de işler başka. Efes’i iyi analiz eden rakipleri Kızılyıldız, Panathinaikos ve Cedevita Zagreb, onları “yarı sahada” yenmeyi başardı. Açık alan bulamadığında bir B planı koyamadılar masaya. İşte bu yüzden “hücumları problemli” demiştim.

Sorunlarla dolu Ivkovic dönemi, Basketbol Süper Ligi’nde normal sezonun bitimine üç hafta kala tamamlandı. Duda’nın yerine göreve gelen Ahmet Çakı, sezon başından beri takımın içinde olduğu ve oyuncuları çok iyi tanıdığı için avantajlıydı. Takımın artılarını da eksilerini de en yakından bilen kişilerden biri kendisi. Ancak köklü değişiklikler yapabilecek zamanı yok. Dolayısıyla küçük ayarlamalarla bir şeyleri değiştirmeyi hedefledi. Doğuş Balbay ve Birkan Batuk’un sürelerini arttırarak, savunmadaki sertliği ve özellikle topa baskıyı arttırdı Ahmet Çakı. Savunmanın hücumu tetiklemesi adına bu hamle akıllıca gözüküyor. Anadolu Efes, Koç Çakı yönetiminde üç maça çıktı, bu maçlarda sırasıyla Muratbey Uşak Sportif, Rönesans TED Kolej ve Darüşşafaka Doğuş’u 65, 66 ve 71 sayıda tutarak mağlup etti. Bu, Ahmet Çakı’nın Efes’in savunma potansiyelinin farkında olduğunu gösteriyor. Ancak bu üç maç, onlar için tam anlamıyla bir test değildi. Uşak ve TED Kolej ile aralarında çok büyük kalite farkı varken, Darüşşafaka da son maçta sıralaması değişmeyeceği için farklı bir rotasyon kullandı. Dolayısıyla Çakı’nın önümüzdeki yıl da bu görevde devam edebilmesi için, Efes’i şampiyonluğa taşıması gerekir gibi gözüküyor. Keza şimdiden Radonjic, Bartzokas, Trinchieri gibi koçların isimleri Efes’le anılmaya başladı.

Anadolu Efes, BSL’de normal sezonu 24 galibiyetle tamamlayarak, ikili averaj sayesinde, aynı sayıda galibiyetli Fenerbahçe’nin önünde zirvede bitirdi. Playoff ilk turunda rakipleri, İstanbul’da kendilerini mağlup etmeyi başaran Royal Halı Gaziantep olacak. Onları geçtikleri takdirde de Darüşşafaka Doğuş-Banvit eşleşmesinin galibiyle yarı finalde karşılaşacaklar. Final yolu için tercih edilir bir senaryo yakalamış durumdalar. Ellerinde kalan tek hedefe ulaşıp ulaşamayacaklarını ise takım olup olamayacakları belirleyecek. Bu oyuncu grubu, takım için mücadele eden tek bir vücut olabilirse, karşısına gelen her raikibi mağlup edebilecek kadar kaliteli. Ne var ki aylardır bu yönde bir reaksiyon göstermeyen oyuncuları bu mantaliteye getirmek de hiç kolay bir iş değil.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler