“Hayatım boyunca o anı hiç unutmayacağım”
Buss 18 ayını başkasının bakış açısını anlayıp, sahiplenmeye çalışmak yerine Lakers’ı kendi vizyonuyla yeniden şekillendirmeye çalışarak geçirdi. Eğer işe yaramasaydı bile bununla başa çıkabilirdi.
Tabii ki hiçbir şey, James’in vereceği kararla ya yeni çizdikleri yolun kesinleşeceği ya da yeniden beyaz tahtanın önüne dönecekleri 1 Temmuz gecesi rahatça uyumasını sağlayamazdı.
“Şehirdeki birkaç arkadaşımla takılıyordum.” dedi Buss. “Ama sanırım bütün o süre boyunca sadece telefonuma baktım.”
Saat akşam beş gibi nihayet Paul’den tek kelimelik bir mesaj geldi: “Tebrikler.”
“Hayatım boyunca o anı hiç unutmayacağım.” diyor. “Bu gerçekten babamı çok mutlu ederdi. Tam da onun başarmak isteyeceği türden bir şey.”
Lakers koçu Luke Walton, LeBron James’e koçluk yapmanın nasıl bir duygu olacağını düşünmeye birkaç hafta önceden başladı. James’le ayarlanabilecek bir toplantı öncesi kendini o toplantıdaki rolüne hazırlıyordu bir yandan.
Geçtiğimiz iki sene boyunca şu ankinden tamamıyla farklı bir ruh halindeydi. Lakers’ın genç oyuncularını yetiştirmeye ve onlara bir kazanma kültürü, kazanma alışkanlığı aşılamaya çalışıyordu. Zaman zaman bu durum çok zorlu ve çok alelade oluyordu. Ancak geçen sene boyunca Walton artık yavaş yavaş takımın atılım gösterdiği anlardan keyif almaya başlamıştı. Çünkü planladığı şeyler artık sadece teori değildi, uygulamaya da yansıyordu.
Eğer James ile görüşebilirse ona, bir koç olarak inandığı şeyleri anlatacaktı ve James’in bunlardan memnuniyet duymasını umuyordu. Oynatmayı düşündüğü setlerden bir dosya hazırlamıştı, LeBron bu denli detay bilmek isterse hazırlıklı olacaktı. Fakat bu dosyayı ona vermek gibi bir beklentisi de yoktu.
“LeBron burada oturup, benim ona ‘İşte yapabileceğimiz şeyler bunlar’ deyip, dosyayı vermemi beklemeyecekti ya.” diyor Walton.
Hayır bu tamamen onun kendine olan özgüveniyle alakalıydı, X veya O işaretleriyle değil. Walton, James’in almak üzere olduğu kararı anlayabiliyordu. İki sene önce Golden State’in hanedanlara yaraşır serisinin ortasında bir asistan koç olarak oradan ayrılıp, Lakers’ı yeniden inşa etmek için takımın başına geçmişti. Gözlerini dört açmıştı. Sınırlı bir yetenek havuzu ve sıkıntılı bir yönetime rağmen beklentilerin çok yüksek olduğunu biliyordu.
Yine de bir sebepten dolayı işlerin bir gün tersine döneceğine inanıyor, en azından buna yardımcı olabileceğini düşünüyordu.
“Spordaki aile ortamını liseden, koleje kadar ve Los Angeles’ta sekiz sene oynamış bir oyuncu olarak hep sevdim.” diyor. “Birlikte şampiyonluklar kazandık ve bu benim basketbol aklımı şekillendiren inanılmaz bir tecrübeydi.”
“Lakers’ın ne kadar zorlandığını gördüğümde, Golden State’te koçluk yapıyor olmama ve kaybettiklerini görebiliyor olmama rağmen kazanmalarını istiyordum. Onları, neredeyse beni NBA’de yetiştirmiş olan takımı, geri döndürmeye yardımcı olabilme şansına sahip olmak sevmeniz ve sahiplenmeniz gereken bir mücadele.”