Zeljko Obradovic’in Jan Vesely ve Ekpe Udoh’u aynı anda sahada tuttuğu rotasyon Fenerbahçe’yi rakiplerinden daha iyi bir takım haline getirmiyor sadece. Çok daha farklı ve önlem alınamaz kılıyor. Bu iki oyuncu rotasyona tabi tutularak değil birlikte oynadıkları zaman daha verimli oldu sezon boyunca. Hala da öyle. Dolayısıyla Fenerbahçe’yi rakiplerinden çok daha farklı kılan, halihazırda Euroleague şampiyonluğunun en önemli adayı yapan bu birlikteliği bozmanın bir anlamı yok. Kızılyıldız maçının ilk beşi bu anlamda sıkıntılı. Vesely ve Udoh aynı anda başlamıyor çünkü. Bu da kısaların oyun konforunu -gerek hücum gerek savunmada- ellerinden almak anlamına geliyor. Buna hiç gerek yok bu saatten sonra.
Vesely-Udoh ikilisini bütün maç yan yana oynatmak mümkün değil elbette. Ancak maça bu ikiliyle başlamak rakiplerin maç planlarını bozmak, taşları yerinden oynatmak ve onları oyunun kalanı için kırılgan hale getirmek adına işlevsel. Devre başlarında bu ikiliyi yan yana mümkün olan en uzun sürede beraber tutmanın önemi budur. Devamında savunma ve hücum kurgusu paramparça olmuş bir takım kalıyor çünkü Fenerbahçe’nin karşısında.
Kızılyıldız, maçın başında yakaladığı ivmeyi, Simonovic önderliğinde bulduğu uygun skor fırsatlarını yüksek oranda bu ikilinin yan yana başlamamış olmasına borçlu. Maç başında hücum verimliliği son derece yüksekti Kızılyıldız’ın. Bunun temelinde yatan şudur: Kızılyıldız’ın hücum aksiyonlarında yerleşim ağırlığını arttırdığı bölgeyi sıkıştırmak için kör noktada geniş bir hareket alanı bıraktı Fenerbahçe savunması. Zira o bölgeden yapılacak toplu potaya gidişler, Kızılyıldız kısalarının bu anlamda tehditkar davranmaları ağırlığı dış bölgeye vermek için elverişsiz bir ortam oluşturuyor. Ancak top dolaşımı bu gibi durumlarda sonuca yönelik bir hal alıyor Kızılyıldız hücumlarda. Amaç, bitirme amacından uzak penetreler neticesinde oluşan kör noktaları beslemek zaten.
Tek uzun etrafında şekillenen bir savunmayla bu stratejiye çare bulmak gayet mümkündür. Ancak her ne şartta olursa olsun alışkanlıklardan sıyrılabilmek kolay değil. Mevzu bahis takım Fenerbahçe ise hiç de gerekli değil ayrıca. Zira Fenerbahçe’nin oyun planının değişkenleri olan Vesely ve Udoh haricindeki oyuncuları belirli bir konfora alıştırıp bundan vazgeçmelerini talep etmek çok anlamsız.
Real Madrid karşısında yaşanan sıkıntılar da bu konforun kısalar tarafından bulunamamasıyla ilgiliydi, Kızılyıldız maçının ilk çeyreğinde yaşanan sorunlar da.
Savunmada alçak ve yüksek post arasındaki hareketlenmeleri iyi yapan, hayli geniş bir saha hacmini hakimiyeti altına alabilen iki uzunla oynamaya böylesine alışmış bir takım için şaşırtıcı bir durum da değildir bu. Alışılagelmiş maç akışında uzun tarafından gözetim altında tutulan bölgeyi kontrol altına almak için fazladan çaba lakin önlemi basit olmasına karşın bu denli kritik bir savunma planı çaba üzerinden uygulamaya konulamaz. Alışkanlıklar üzerinden çözülebilir.
Obradovic’in Kızılyıldız maçında tercih ettiğin beşin olumsuz etkileri ilk yarı boyunca devam etti. Hücumu da problemli kıldı aslında. Bunda temel sebep ise savunmadan hücuma geçiş arasındaki sürenin artıyor olmasıydı. Yani sezon planını önlemez kılan esas faktörlerin birinden uzaklaşmak.
Hal bu olunca Kızılyıldız savunması için temel savunma prensiplerinin doğrularını uygulayarak Fenerbahçe hücumunu etkisiz hale getirebilmek mümkün oldu. Zira oyun Anadolu Efes hücumlarını andıran bir şekilde Kostas Sloukas-X bağlantısı üzerinden kurgulanmaya başladı. Bu tarz bir strateji Kızılyıldız karşısında etkili olabilirdi belki. Zaten fark hiçbir zaman dramatik rakamlara da çıkmadı fark ancak Fenerbahçe’yi, kendisini farklı kılan oyun düzeninden uzaklaştırdı. Sezonun şu bölümüne kadar fark yaratmayı başaran Luigi Datome ve Bobby Dixon da ilk yarı boyunca oyunun dışında kaldı bu sebeple.
İkinci yarıdaki yıkıcı başlangıç ve devamında Kızılyıldız’ın oyuna ortak olmak için adım bile atamamış olmasının sebebini de bu doğrultuda değerlendirmek gerek. Jan Vesely ve Ekpe Udoh’u aynı anda sahaya sürdü Obradovic ve ikinci yarıdaki farkı da bu karar getirdi. Zira her zaman olduğu gibi bu ikili, savunmada geniş alanı hakimiyeti altına almayı başarırken hücuma geçişleri de daha rahat ve seri hale getirdi. Kızılyıldız, aslında çok da boyutlu olmayan, dolayısıyla önlem alınması imkansız olmayan kör nokta besleme stratejisinden hiç verim alamadı böylelikle. Dolayısıyla zorlama şutlar, maç stratejisinden kopmanın neticesinde fazlalaştı. Doğaldır, topun potaya gidiş açısında rakip savunmayı karşılayan oyuncu Vesely veya Udoh’tan biri iken arka tarafta Kızılyıldız oyuncularının pas açılarını hakimiyeti altına alan bir hareketli uzun daha var ve bu hayli can sıkıcı.
Bu şartlar altında Fenerbahçe hücumunda önemli alt başlıklardan biri olan patlayıcılık da gözle görülür bir hal aldı. Zira Kızılyıldız hücumunun Udoh-Vesely merkezli savunma düzenine alacağı bir çözüm yok, ayrıca hücumda bu kadar yıpranırken ve her defasında çözüm bulunamazken savunmaya geçişi yapmak da mümkün değil. En azından yüksek konsantrasyonla. Bu gibi ortamlarda devreye girmesini beklemek gereken iki önemli patlayıcı var Fenerbahçe’de: Datome ve Dixon.
Dixon, dün akşam bunu başaramadı ancak Datome istediği ortamı bulduğu anda art arda isabetler bulmaya başladı. Vesely-Udoh ikilisi kadar Datome ve Dixon da Fenerbahçe oyununun verimli olup olmadığı noktasında kıymetli bir gösterici. Zira bu plan kısalar için anlık boşluklar oluşturuyor. Datome ve Dixon da bu anlardan beslenebilen oyuncular. Sezon boyunca fark yaratmış olmaları da bu yüzden. Bogdan Bogdanovic’in bu anları değerlendirme noktasında sezon başlarında iyi giden ibresini son haftalarda aşağıya çekmesi ise hayli şaşırtıcı. Şurası kesin ki Zeljko Obradovic, bir başantrenörün yapması gereken en önemli işi yapıyor ve iki değişmez uzun etrafında kurduğu planla Fenerbahçe oyuncularına yüksek bir oyun konforu oluşturuyor. Bu konforlu ortamı iyi değerlendiremeyen oyuncunun hiçbir mazereti olmayacak ve üstü çizilecektir. Ricky Hickman’ın da dönüş yaptığı şu zamanlarda Bogdanovic’in süreleri önemli bir tehdit altındadır. Yine bununla ilgili olarak Melih Mahmutoğlu’nun da bu konforlu ortamdan faydalanmamış olması kariyerinin devamı için hayli olumsuz sinyaller vermektedir.
İkinci yarıyla birlikte oluşan bu olumlu tabloyu bir kenara bırakarak olası bir tehlikenin altını çizmek gerekir. Bu tehlike Kostas Sloukos merkezli şekilleniyor. Fenerbahçe’nin oynayacağı her maçta Vesely ve Udoh’un kahraman olması mümkün ve de gereklidir. Ancak onların merkezinde oynanan bu oyun çeşitli kahramanlar çıkarabilmek için kurgulanan bir plan. Tabir-i caizse herkese ekmek var bu stratejide. Dolayısıyla hücumu tek oyuncu hükümranlığına bırakmak yapılacak en büyük hata olur.
Kızılyıldız maçının ikinci yarısında dahi Sloukas’ın kolay sayı fırsatlarını elinin tersiyle itip hücumu sete çevirdiğini, bazı bölümlerde topu her an elinde istediğini gördük. Bu olumlu değildir. Altını bir kez daha çizmek de fayda var ki Fenerbahçe hücumunda patlayıcılık önemli bir silahtır. Patlayıcılığa giden yol da kesin oynamaktan geçiyor. Bu noktada Bobby Dixon, önemini her hafta arttırmıştır. Zira savunma hücum geçişlerinde aldığı kararları çabuk ve kesin uyguluyor. Bu; rakip takımların, savunmada düşünme fırsatı bulamamalarını da beraberinde getiriyor. Udoh ve Vesely ikili oyun oynayabilmek için iştah açıcı partnerlerdir ancak rakiplerin savunmada yerleşmelerine izin vermek Fenerbahçe hücumlarının patlayıcılık süreçlerinde yapmaması gereken bir hatadır. Sloukas’ın bundan uzak durması gerekir.
Şüphe yok ki bütün maçı hızlı hücumlarla oynamak, Vesely-Udoh’u her dakika yan yana oynatmak gibi imkansızdır. Zaten savunmanın düşünmesine izin vermemenin tek yolu bu hızlı hücumlar veya Dixon’un erken şutları değil. Yakalanılan ters eşleşmeleri en süratli şekilde kullanmak da etkin bir çözüm. Fenerbahçe, Sloukas’ın olmadığı dönemde Datome temelinde sıkça uyguladı bunu. Veya ikili oyunları beklenmedik kişiler (özellikle Datome) ve alanlarda oynadı. Kızılyıldız karşısında da bu şekilde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte fark yarattı Datome. İlk yarıdaki durgunluğu, bahsettiğim üzere Sloukas-X bağlantısı üzerinden oynanan tek boyutlu oyundu. Anadolu Efes’in koca bir sezonunu -yüksek ihtimalle- çöpe atacak olan temelde bu hatadır. Fenerbahçe’nin bu hataya düşmeyeceği muhtemel olsa da altını çizmek ve en ufak bir meyle karşı tepki vermek gerekir. Böyle bir hatayı yapmak için hiçbir neden yok.
Görsel kaynaklar |
*Fenerbahçe Spor Kulübü / Resmi yayım organı