Köşe yazısı | Bu maçı Heurtel anlatır

Önce Pınar Karşıyaka. 2014 yazında Esteban Batista’yı Panathinaikos’a, bir yıl sonra da Diebler, Dixon, Barış ve Strawberry’i Euroleague düzeyine gönderdi Pınar Karşıyaka. Bunun devamı da gelecek gibi görünüyor. Gidişat; iyi bir sistem takımından marka haline dönüşümü simgeliyor. Bu marka da her yaz Euroleague’e oyuncu ihraç eden bir takımı temsil ediyor. Ulaşılabilecek en son nokta ise koçların sistemi oluşturan değil sistemin içerisindeki parça haline gelmesi ve oyuncu ihracatının sürekliliğinde koç değişikliklerinin keskin bir öneme sahip olmaması. Zira Ufuk Sarıca için çok daha gösterişli bir gelecek yavaş yavaş kaçınılmaz bir hal almaktadır. Pınar Karşıyaka ise son noktaya ulaşabilme yolunda Ufuk Sarıca önderliğinde sağlam adımlarla ilerlemekte.

2014 Haziran’ında 16 sayı farktan gelip Anadolu Efes’i uzatma sonucunda 91-88 mağlup etmişti Pınar Karşıyaka. Hem de bu farka üçüncü periyotta ulaşılmıştı. Çarşamba akşamı da 15-0 başlayan, ilk periyodun sonunda 26-12’lik farkın ortaya çıktığı bir maçtan kopmamayı başardılar. Farkın ilk çeyrekte açılmış olması Pınar Karşıyaka’nın geri dönüşünün değerini azaltmaz. Zira böylesine durumlarda hemen havlu atan takımlar izlemeye çok alıştık bu ülkede. Hem kulüp hem de milli takım bazında. Ayrıca sistemin işlemesi açısından temel bir parçadan faydalanılamıyorken skorun 26-12’den bile daha ağır hale gelmesi şaşılacak bir sonuç olmayacaktı.

2014-15 sezonunun sonunda zirveye ulaşan oyunu tam olarak oynamadı Pınar Karşıyaka çarşamba akşamı. Ragland’ın yokluğunda bu gayet de normaldir. Ancak işin hücum kısmı bu olmakla birlikte hücuma rehberlik eden savunmada direnç merkezi oluşturabildi Pınar Karşıyaka. Maça uygun, maça özel, temel düzenden kimi zaman farklılaşan bir plan vardı. Kısa rotasyonu da farklı profillere sahipti. Ama Ufuk Sarıca her zaman olduğu gibi oyuncularını plana ikna etmeyi başarmıştı.

Tabi böyle durumda şartların olgunlaşması ve bu olgunlaşan şartlardan istifade etmek gerekir. Bu anlamda maç içinde iki kritik değişiklikten bahsederiz. İlki Bryant Dunston karşısında perişan olan Juan Palacios’un yerine Colton Iverson’ın oyuna girmesiydi. İkincisi ise Anadolu Efes adına maç başındaki bütün olumlu görüntüyü silip süpüren Thomas Heurtel’in oyuna dahil olması. Mevzuyu açmak gerekir.

Cedi Osman sakat ve Jon Diebler, Birkan Batuk 2-3 rotasyonunu oluşturdu. Diebler da Birkan da topsuz hareketlenmeleri doğru yapabilen oyuncular. Jayson Granger da Bryant Dunston’ı çok iyi besledi ve buna karşılık Palacios’tan beklenilen dirençle karşılaşılmadı. Gerek ribaundlarda, gerek potaya devrilmelerinde hep sonuç aldı Dunston. Bunun üzerine Pınar Karşıyaka zorunlu olarak bu bağlantıyı koparma arayışlarına girdi. Savunma ağırlığını alçak post eksenine çekmeye başladı. Tam bu noktada Jon Diebler ve Birkan Batuk ortaya çıkan boşluklardan istifade ederek dengesi bozulmuş Pınar Karşıyaka savunmasını faydalı ve sonuca ulaşan, daha önemlisi beslenen topsuz koşularla cezalandırdılar. Derrick Williams’ın maçın içine hiç giremeyen Kenny Gabriel ile eşleşmenin faydalarını kullanma gayretlerini de atlamayalım.

granger-dunston-brown

Jayson Granger sahanın tamamına hakimdi. Bryant Dunston odaklı Pınar Karşıyaka savunmasını servisleriyle cezalandırdığı gibi pozisyonun gerektirdiği zamanlarda penetre yapmaktan da geri durmadı. Zaten Anadolu Efes’in kağıt üzerindeki tek delicisiydi. Tüm bu uygun şartlara Anadolu Efes ilk beşinin adam değişmeli savunmaya uygun yapısı da eklenince her yönden güllük gülistanlık gitti ilk periyot.

Ama Pınar Karşıyaka, Heurtel’in oyuna girmesini sabırsızlıkla bekliyormuş. Bunu gördük maçın ilerleyen bölümlerinde. Ufuk Sarıca, Heurtel’in sahada olduğu herhangi bir Anadolu Efes beşine öyle iyi hazırlamış ki takımı, Heurtel sahaya girdiği andan itibaren Anadolu Efes hakimiyeti kaybetti, Pınar Karşıyaka ise oyuna hükmetmeye başladı. 2015 TBL finalinin her maçında olduğu gibi Pınar Karşıyaka ne istiyorsa o oynanmaya başladı sahada.

Herhangi bir karşılaşmada bu tarz iniş çıkışları tek bir oyuncu üzerinden açıklamak çoğu zaman doğru olmaz. Ancak çarşamba akşamı karşımıza çıkan görüntüyü ve maç içi değişkenleri Thomas Heurtel ile doğrudan ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır.

Heurtel üst düzey bir pas yeteneğine sahip, resital sunabiliyor kimi zaman. Ancak çok yüksek bir saha görüşü olduğunu söyleyemeyiz. Oyunu tek bağlantıyla oynuyor. Anadolu Efes’in en büyük sorunlarından birinin bu sorunun üstesinden gelinip gelinemeyeceği olduğunu defalarca yazdım. Çarşamba akşamı da bu anlamda hiçbir olumlu işaret yoktu. Hemen her pozisyonda topu haddinden fazla elinde tutup devamında pick&roll oynamak üzere uzunu perdeye çağırdı. Ancak topu uzuna ulaştıramaması durumunda ikinci planı sadece şut atmak, çoğu zaman zorlamak. Bundan önce de böyleydi, şu anda da böyle. Ufuk Sarıca Heurtel ile uzun arasındaki bağlantıyı kopardı ve her defasında doğaçlama oyuna yönlendirdi Anadolu Efes’i. Bu da Pınar Karşıyaka’nın hücumda istediği ortamın oluşması için en önemli adım zaten: Hatalarla dolu rakip hücumları.

Heurtel’in sahada olduğu bölümde yaşanan sıkıntı yalnızca bu da değil. İkinci bir sorun Heurtel’in topsuz oyunla ilgili hiçbir fikrinin ve bilgisinin olmaması, fikir edinebilmek adına da hiç çabalamaması. Ivkovic, Heurtel ile Granger’ı aynı anda sahada tutmak istiyor belli ki. Ancak bu ikiliyi aynı anda sahada tutmayı avantaja çevirebilmek için topsuz hareketlenmeleri oturtmak da şart. Sahadaki görüntüde ise buna dair emare yok. Heurtel ya topu eline alıp bildiğini yaptı ya da Granger oyunu yönlendirirken Heurtel olduğu yerde olup biteni izledi. Heurtel’e dair bu sıkıntılar önceden de bilinen ve halledilmesi gereken sorunlardı. 2015-16 sezonunun ilk resmi maçı itibariyle de olumlu bir gelişme yok. Ancak şöyle de bir gerçek var ki topsuz oyundan böylesine habersiz bir oyun kurucunun final four hedefine sahip bir takımda uzun yıllar oynaması kolay değil. Heurtel’in sahip olduğu yeteneklere karşın Laboral Kutxa’dan Real Madrid veya Barcelona düzeyine çıkamaması bu sebeptendi. Şu an karşılaşılan durum Anadolu Efes seviyesine ait olup olmadığını tartışmalı hale getirebilir. Daha fazla sorumluluk isteyecek bir Cedi Osman’ın henüz denkleme dahil olmadığını da unutmamak gerek. Öte yandan Heurtel sahadayken Diebler, Birkan gibi bağlasan yerlerinde sabit durmayacak oyuncular bile beslenemeyeceklerine kanaat getirmeleri nedeniyle stabil hale gelirken hücuma yeni opsiyonları, sağlam bir şekilde dahil etmek kolay olmaz.

thomas-heurtel
​İşin bir boyutu da savunma elbette. Daha önce de ifade ettiğim gibi tembel bir savunmacı Heurtel. Savunmanın bir parçası olmaya sıcak bakmadığı kesin. Sürekli kaçıyor sorumluluktan zaten. Her an bir başkasını gönderiyor zorlu eşleşmelere. Heurtel adına en olumlu anların yaşandığı hızlı hücum fırsatlarının oluşabilmesi noktasında hiçbir çaba göstermemesi ve sürekli başkalarını ateşe atıyor olması büyük bir dert.

Fransız oyun kurucunun 2015 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda Fransa kadrosuna alınmadığını da bu bağlamda açıklayacak olursak önünde çok çetin bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Belki de TED Ankara Kolejliler maçıyla birlikte çok önemli yollar kat etmeye başlayacak ancak şu anki durum olumlu görünmüyor. Eminim ki Ivkovic’in kafasını da karıştırıyordur.

Pınar Karşıya gibi bir takıma karşı oynarken böyle açıklar asla cezasız kalmıyor. Heurtel’in açıklarının savunma düzenini bozduğu bölümlerde Justin Carter sürekli zorladı potayı. Zira Dunston gibi bir savunmacı bile oluşan açığı kapatabilmek adına çok defa pozisyonundan feragat etmeye başlamıştı. Ahmet Düverioğlu’nun sahada olduğu bölümlerde Anadolu Efes kısmen caydırıcı olmaya devam etse de Ivkovic’in pivotsuz rotasyonu da yeni ufuklar açtı Pınar Karşıka’ya.

Yazının başına geri dönelim ve Pınar Karşıyaka ile ilgili bir iki noktaya daha değinelim. Sürdürülebilir bir oyun planına sahipler. Sahadaki oyuncuların sistemi tanımlamadığı, aksine sistem içinde eridiği ve sistemle yükseldikleri bir oyun. Bu nedenle her sezon aynı basketbol anlayışıyla devam edebilme lüksüne sahip Pınar Karşıyaka. Ayrıca oyunu çeşitlendirebilme adına Kenan, Can veya Iverson gibi parçaların da monte edildiği planlı bir kadro yapısı var. Öte yandan kendi basketbol tarzını oynamaktan yana -Ragland’ın da dönüşüyle birlikte- bir sorun çıkmayacağı gibi rakibe özel maç planlamalarını da daha sık görebileceğiz belli ki. Pınar Karşıyaka’nın bireylerden çok sistem üzerinden tanımlanması büyük bir avantaj. Ancak temel parçalarda değişikliklerle başlananan sezonu bırakılan yerden açmak elbette kolay olmayacaktır.


  • İçerikte kullanılan görseller Anadolu Efes Spor Kulübü’nun resmi web adresi üzerinden temin edilmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler