Kırılganlık ve Takım Kimyası

NBA playoffları doğu konferansı yarı final serileri içinde verdiği keyif bir yana eşlemeleri ve rekabetiyle en çok izlenene seri Cavs-Bulls desek yalan olmaz. Hemen hemen her NBA otoritesi doğudan finallere bu seriden bir üst tura çıkacak takımın adını yazdıracağını öngörüyor. Aslına bakarsanız en azından bu bahiste haklı olduklarını düşünüyorum. Çünkü Cavs ve Bulls güçsüz doğunun en azından kadro olarak kalburüstü 3-5 takımından biriler. Özellikle doğu konferansının 90’lı yıllardan bu yana süregelen savunma ağırlıklı basketbol mantalitesini bir yana koyarsak kadrolarında bulundurdukları LeBron ve Rose gibi süper yıldızlarla konferansın diğer takımlarından hücum özellikleriyle ayrışıyorlar. Pacers belki geçtiğimiz seneki performansıyla bu kategoriye girebilirdi fakat George’un yaşadığı sakatlık takımın kalibresini düşürdü.

Cavs ve Bulls rekabetinde geride kalan üç maçta süper yıldızların performansı mercek altına alırsak
LeBron özellikle ilk maçta skor anlamında tutuktu. Bunda Cavaliers’ın sorunlu kimyasının rolü de yok değil. Henüz lige gerçek birer yıldız olduklarını en azından benim gözümde ispatlayamamış Kyrie İrwing ve Kevin Love ikilisinin yanına LeBron James’in de eklenmesiyle bir big three olduklarını düşünmek bence ligin diğer takımlarına haksızlık etmek oluyor. Özellikle Kyrie ve James saha içinde birbirleriyle oldukça az iletişim kuruyor. Genelde topu elinde isteyen Kyrie sezon içinde arada muhteşem performanslar gösterdiği maçları bir kenara koyarsak LeBron’ın sabrını fazlasıyla zorladı. Kariyeri boyunca, Heat de dâhil olmak üzere, genelde bir numara pozisyonunda görev adamlarıyla oynama alışkanlığı edinmiş James topu istediği gibi kullanma lüksüne sahipti. Fakat işler Clevland’da biraz daha farklı yürüyor. İki oyuncunun da maç içinde benzer alışkanlıklara sahip olmaları takım kimyasına zarar verirken rol oyuncularının verimliliğini de azaltıyor. Kevin Love için sezon içinde hücumdaki rolünü benimseyemediğinden dolayı önümüzdeki yıl takım değiştirebileceği yönünde haberler çıkması boşuna değildi. Zaten sorunlu olan takım kimyasına sezon içinde Iman Shumpert, JR Smith, Mozgov ve Perkins takaslarıyla yama yapmaya çalıştılar. En azından bu işte başarılı olduklarını belirtmek yerinde olur çünkü Ocak ayının ortasından sonra takım ligin elit ekipleriyle başa baş mücadele eder konuma yükseldi ve bu dönemde Warriors’tan sonra en yüksek galibiyet yüzdesine ulaşan takım oldu.

Fakat işler Bulls karşısında pek de istedikleri gibi gitmiyor. Özellikle evlerinde oynadıkları ilk maçta rakiplerine direnç gösteremediler. Kaldı ki Bulls bu yıl Rose’un bol tantanalı ve sezon içinde yaşadığı iniş çıkışlar düşünüldüğünde bir o kadar dramatik dönüşünde beklenen patlamayı yapamaması yüzünden geçtiğimiz yıllara nazaran daha kırılgan bir takım görüntüsünde. Özellikle boyalı alanda belki de ligin en derin rotasyonuna sahip olmaları, Cavs’ın bu bölgede Love’ın sakatlığından sonra çektiği sıkıntı düşünüldüğünde, Bulls’un en büyük avantajı olarak göze çarpıyor. Ama bu sezon bir türlü istenilen performansı gösteremeyen Noah ve savunma performansıyla bence takımın direncini düşüren Pau Gasol ikilisinin defoları playofflarda iyice su yüzüne çıkıyor. Şayet Cavs bu bölgede Mozgov dışında ritim yakalaması muhtemel ama seri genelindeki performansıyla hayal kırıklığı yaratan Tristan Thompson’dan biraz verim alabilse işler onlar adına daha kolay olacak.

Süper yıldız dedik Rose’dan bahsetmedik ayıp oldu. Sakatlığının fiziksel olarak onu kısıtladığı ortadayken psikolojik yönden güçlü oluşu ve %100 konsantrasyonuyla seri genelinde eski günlerine benzer bir performans sergilediğini söylemek yanlış olmaz. Yalnız ondan MVP olduğu 2010 senesindekine benzer bir performans beklemek hata olur. Kariyerinin tekrardan o seviyeye gelmesine dizleri izin vermez. Nitekim burada bu yıl en çok gelişme kaydeden Butler devreye giriyor ve kimi zaman Rose’un rolünden çalarak takıma yardımcı oluyor. Ama Bulls seriyi kazanmak için mutlaka Noah’dan daha fazla katkı almalı ve boyalı alanda Cavs’a üstünlük kurmalı.

Bu yıl maç içinde çok gel git yaşayan Bulls’ta bir parantez açıp Taj Gibson’dan bahsetmemek olmaz. Sahada olması bile takımın konsantrasyonunu bir seviye yukarı çıkarıyor. Hem savunma hem de hücumda maça etkisi muazzam. Bence ligin en iyi 2-3 altıncı adamından biri ve değeri yadsınamaz.

Seri için bir tahminde bulunmak gerekirse, şayet konsantraysonunu maç içinde kaybetmez de rakibin boyalı alanda Mozgov dışında herhangi tehdidinin olmadığı bilerek oynarsa Bulls’un 6 veya 7 maçta kazanacağını düşünüyorum. Ama hala gezegenin en komple basketbolcusu LeBron James’in Cavs da oynadığı da yadsınmamalı. Takımda görev adamları biraz daha oyunun içine girebilirse serini tadından yenmeyecek bir yedinci maçla sonlanması çok olası.

Dağhan Duru

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler