Neyse, son bir şey daha var ama buraya eklemek için neredeyse çok saçma. Fakat aynı şekilde bence yine çok da önemli bir konu. Büyük resme baktığınızda son dönemlerde üzerinde çok fazla düşündüğüm bir şeyi ima etmeye çalışıyor ligle alakalı.
Fikir şu: Eğer takımın başantrenörü kadın olsaydı soyunma odasında, nasıl diyeyim, “tuhaf bir hava” olurdu.
Belki de bunu okurken kendi kendinize gülmüşsünüzdür ve sizi anlarım bu yüzden. Çok saçma ama yine de ciddiye alınması gereken bir konu çünkü insanlar gerçekten bizim ligimiz hakkında böyle bir şeyi düşünüyorlar ve bu utanç verici.
İlk olarak direkt bu fikrin kendisiyle alakalı konuşayım: Bu hayali bir durum. Biraz düşüneyim dedim ama gerçekten bu konu hakkında söylenecek pek de bir şey yok. Oyuncular belli bir yerde, koçlar belli bir yerde giyiniyorlar. Buraya kadar tamam mı? Ve koçların giyindiği bölgede Becky’nin kendine ait bir alanı olduğundan da eminim evet.
Ama benim anlatmaya çalıştığım şey oyuncular üstlerini değiştirirken koçların da o alanda olmadığı. Böyle bir durum yok. Bunca senelik tecrübemin de desteğiyle size bu konuyla alakalı rahatça söyleyebileceğim şey bu düşünce tarzının çok mantıksız olduğu. Perde arkasında veya soyunma odasında koçunuzun kadın ya da erkek olmasının hiçbir farkı yok.
Ama bir yandan da bu düşüncenin arka planının çok daha derinlere gittiğini düşünüyorum o yüzden insanlar böyle şeyler söylediğinde çok rahatsız oluyorum. Bizler sosyal farkındalığı arttırmamızı sağlayan muhteşem adımlar atarken ve kimseyi dışlamayan bir dünya yaratma amacıyla eşitliği ve çeşitliliği savunurken böyle düşünen insanlar sporun tüm bu sürecin dışında kalması gerektiğini destekliyormuş gibi geliyor bana. Bazı insanlar için bu düşüncenin arkasında aslında sporun tüm bunlardan kaçabilecekleri bir sığınak olarak kalması fikri yatıyor. Sporu insanların eski kafalı olabileceği, tüm bu cahilliklerine devam edebilecekleri bir ortam gibi görüyorlar. Ayrıca atletler eğer dünyadaki herhangi bir şeyle alakalı sorunları olduğunu dile getirirse de “sadece sporla ilgilenmeleri gerektiğini” söylüyorlar.
Bu yüzden ne zaman NBA’de kadın koç olmaması gerektiğiyle alakalı fikir beyan edenler ya da şaka yapanlar görsem aklıma, her ne kadar son dönemde NBA’de çok yol kat etmiş de olsak, daha yapacak çok işimiz olduğu geliyor. Tam burada dürüst olalım: Her sektörde artık cinsiyet eşitliğini desteklemek adına iki cinsiyetten de işçi çalıştırma zorunluluğu var. Beklentiler bu yönde. Daha da önemlisi zaten doğru olan da bu. Ve NBA buna dahil olmamalı çünkü bazı taraftarlar “NBA sadece bir spor ligi” diye düşünerek bizi küçümsüyorlar, öyle mi?
Umarım öyle değildir.
Umarım NBA hiçbir zaman “bir basketbol ligi” için fazla ileri görüşlü davranmaktan vazgeçmez. Mümkünse hep beraber her sektörü ileri görüşlü olmaya çağırıp, cesaretlendirelim.