Röportaj: Donald McRae, The Guardian
Çeviri: Atakan Murzoğlu, TrendBasket
Boston Celtics’in yıldız oyuncusu Londra’da oynamaya hazırlanırken Donald McRae ile Amerika’daki ırkçılığı, NBA’i ve en yakın arkadaşının vefatını konuştu.
Jaylen Brown, son yıllarda gördüğüm en zeki ve en ilgi çekici genç atletlerden biri, buna kanıt olarak da konuşmamızın ortasında Marthin Luther King ve en iyi Amerikalı yazarlardan biri olan David Foster Wallace’dan alıntı yapmasını gösterebilirim.
‘’Şu an elimizde üç balık var. Bu balıklardan genç olan iki tanesi bir tarafa yüzüyor ve yaşlı olan diğer tarafa.” diyor 21 yaşındaki oyuncu Amerika’daki ırk tartışmalarından konu açıldığında.
Yolları kesiştiğinde yaşlı olan şöyle diyor: “Hey çocuklar, su nasıl?” İki genç balık kafalarını çevirip yaşlıya bakıyor ve soruyorlar: “Su ne?”
Daha önce içinde yaşamadıkları bir şeyi bilmiyorlar. O yüzden, neye gömülü olduğunu görmek için Martin Luther King gibi özel birinin çıkması gerekiyor.
Ölümünden üç yıl önce, Foster Wallace’ın da bir eserinde söylediği gibi.*
Yine de diğer meslektaşlarından ayrı bir yerde duran genç bir basketbolcu söylediğinde kulağa farklı bir tınıda geliyor. Ayrı yerde durma meselesini açmak gerekirse birçok makalede Brown’ın -NBA’e göre çok akıllı- olduğu ileri sürülüyor.**
Brown, NBA Draft 2016’nın üçüncü sıra seçimiydi. Daha ikinci yılında, Doğu Konferansı’nda zirveyi hedefleyen takımı Londra’yı ziyaret ederken sahadaki en önemli oyunculardan biri olmayı başardı. Brown ile halihazırda yeni bir dil öğrenme isteği, satranç ve kitaplara olan ilgisi, piyano çalmaya olan sevgisi ve favori Doğu Londralı şarkıcıları üzerine konuştuk. Hatta Kasım ayında kaybettiği en yakın arkadaşı Trevin Steede hakkında içini döktü. O acı kaybın ardından gelen iki maçta gösterdiği etkileyici performansı Steede’e adamıştı.