İster inanın ister inanmayın Petrovic’in NBA’deki hali aslında oldukça durulmuş haliydi. Avrupa’dayken karşısına çıkan herkese horozlanır, bir kabadayı gibi kibirli ve sürekli böbürlenerek dolaşırdı etrafta.
Kendilerini Sibenik, Petrovic’le kupalar kazanmaya başlayana dek onlardan üstün olarak gören Zadar şehrinde büyümüş olan Kovacic şöyle anlatıyor:
“Çocukken Petrovic’in bu cesaretinden nefret ederdim. Tuhaf surat ifadeleri, o bilindik sevinçlerini yapardı. Bizim için oldukça can sıkıcıydı çünkü bizim şehrimize gelip, hepimizi kendimizden utandırırdı.”
Petrovic’in menajeri Warren LeGarie, NBA’de bu şovlarını biraz hafifletmesini istemiş ondan:
“Zaten sırtında bir hedef tahtası varmış gibi dolaşacaksın, durumu daha da çok zorlaştırma” dedim ona. Avrupa’da gerçekten sınırları zorluyordu, çıldırmıştı.”
Ancak muhtemelen Petrovic’in bu uyarılara ihtiyacı yoktu. NBA’e çok saygı duyuyordu ve orada iyi bir oyuncu olmanın ne kadar zor olduğunun farkındaydı. Carlisle, Boston’da Larry Bird ile birlikte oynamıştı ve birkaç kez Petrovic ile Bird’ü tanıştırmak istedi:
“Bird’e karşı inanılmaz bir hürmet duyuyordu ama onunla tanışabilecek cesareti asla kendinde bulamadı.”
Ama daha “güvenli” gördüğü hedeflere karşı şov yapmaktan hiç kaçınmadı. İkinci sezonunda Boston’daki bir maçtan önce, Hırvatlığa dair ufak tefek bir şeyler kapmış olan Carlisle’ı, Vrankovich’in yanına bir mesajla birlikte gönderdi.
Carlisle, Vrankovich’in yüzüne bakıp, ona bir küfür etti. Vrankovich Carlisle’a ters bir akış attıktan sonra yoluna devam etti. Carlisle, Petrovic’e döndüğünde onu neredeyse gülmekten yerlere yatmış bir şekilde buldu. Petrovic’in Yugoslavya Milli Takımı’nda yaptığı şakaların efsanevi olduğu herkes tarafından bilinen bir şeydir. Hatta en iyilerinin –yangın alarmlarını çalıştırmak ve birbirlerinin üstünden soğuk su dökmek gibilerin dışında- insan içinde anlatılamayacak şeyler olduğunu söylüyor Kukoc gülerek.