Galatasaray altyapısının son meyvelerinden biri İrem Naz Topuz. Henüz 14 yaşındayken Urla’da devam eden yaşantısını İstanbul’a taşıyarak Galatasaray altyapısına adımını atan 1997 doğumlu oyuncu, altyapılar ve milli takımlarda kazandığı birçok başarı sonrasında 2014-2015 sezonunda, daha 17 yaşındayken A Takım’a yükseldi. Şu an formasını giymeyi sürdürüyor. TrendBasket olarak kendisiyle yapma fırsatı bulduğumuz bu özel röportajı sizlere sunuyoruz.
Basketbola başlama hikayeni dinleyebilir miyiz?
Benim annem basketbolcuydu, 25 yıl boyunca Urla’da, Urla Gençlik’te basketbol oynamış. Ben de o zamanlar inanılmaz zayıf bir çocuktum. Ailem hep voleybolcu olmamı istemiş çünkü basketbol temas gerektiren bir spor olduğu için yapamayacağımı düşünmüşler. Fakat ben çocukluğumdan beri annemle deplasmanlara gide gele ki o zamanlar Urla birinci ligde, ben illa basketbolcu olacağım demişim. Annem de diretmemiş, benim isteklerim doğrultusunda hareket etmiş. O şekilde başladım.
Yaklaşık bir beş sene kadar Urla’da oynadım. Ben Türkiye Şampiyonası’nda oynarken Bahar Abla (Bahar Çağlar) Urla’ya bizi izlemeye geldi ve bir antremanda bana aynen şunu dediğini hatırlıyorum. “İnanamıyorum, benim fiziğim de aynı senin gibiydi, şuna bakar mısınız aynı küçüklükteki ben.” Hatta sonra gelip, benim fotoğraflarımı çekti, yanılmıyorsam 2010. Benim kollarım ince ve uzundu, benden bahsetmiş Halil Ağabey’ (Halil Demirbilek), o sene Halil Ağabey Galatasaray’la anlaştı. O sene Türkiye Şampiyonası’nda çok iyi oynadım ve Galatasaray beni transfer etti.
Galatasaray altyapısıyla ilk tanışmanı hatırlıyor musun, orada nasıl bir dünya var bize anlatabilir misin?
Hem de çok iyi hatırlıyorum. Galatasaray bence herkesin rüyası, yani benim için de kesinlikle öyleydi. Urla’dan kalkıp, böyle bir kulübe gitmek çok gurur verici bir şey ki bu yaşanana kadar düşünmesi bile mutluluk vericiydi.
Galatasaray’ın beni çağırdığını duyar duymaz ailece çok heyecanlandık. Dediğim gibi o zamanlar çok zayıf ve çelimsizdim. Bizi İstanbul’a çağırdılar, orada altyapı ekibiyle beraber bir maç yaptık, bu arada ben ilk olarak hemen takıma dahil olmaya değil de üç dört günlük deneme antrenmanlarına katıldım. O dönemde Ceyhun Yıldızoğlu antrenördü. Deneme süresi bittikten sonra beni takıma istediklerini belirttiler. Biz de kabul ettik ve İstanbul’a geldik.
Ben anneme çok düşkün bir insan olduğum için en başta ayrılmak çok zor geldi ama söz konusu Galatasaray olunca bunun üstesinden gelmem gerektiğini düşündüm. Galatasaray’ın altyapısından yetişmek ise gerçekten çok özel bir duygu. Buraya geldiğim ilk günden itibaren yattığım yatağın çarşafından, su içtiğim bardağa kadar her şeyim Galatasaraylıydı. Oradaki kültür tamamen içinize işliyor.
Ben İzmir’den ayrılırken inanın annemden ayrı uyuyamayan biriydim, biraz korkarak gittiğimi de çekinmeden söyleyebilirim. Acaba yapabilir miyim diye çok düşündüm ama annem bu konuda da her zaman olduğu gibi en büyük destekçim oldu. 14 yaşında tek başınıza böyle bir yola baş koymak tahmin edersiniz ki pek kolay olmuyor.
I