16 Ocak 2007’de Pacers; Jackson, Al Harrington, Sarunas Jasikevicius ve Josh Powell’ı Troy Murphy ve Mike Dunleavy karşılığında Warriors’a postaladı. Harrington takasın mücevheriyken Jackson enteresan bir parçaydı.
Anlaşmadan 14 ay önce “Malice At The Palace”a dahil olmuştu ve kavgadaki rolü sebebiyle NBA’den 30 maç ceza almıştı. Jackson’ın karıştığı, Indiana’daki bir striptiz kulübünün dışında çıkan, oyuncunun dokuz milimetrelik tabancasını nefsi müdafaa olarak tarif ettiği bir şekilde havaya ateşlemesiyle sonuçlanan bir arbedeyi de içeren olaylar ise ortaya çıkmaya devam etti.
Nelson: “Jack’in başı Detroit’teki o kavgada derde girdiğinde Indiana onu alacak ve ellerinden kurtaracak birini arıyordu ve biz de bu riski almaya istekliydik. Harrington, Chris’in gerçekten istediği adamdı ve Harrington’ı elde etmek için Jack’i de almak zorundaydık ve Jack de benim gerçekten istediğim adamdı.”
Jackson Warriors’a San Antonio Spurs’le bir NBA şampiyonluğu kazanarak başarıya ulaşmış durumda gelmişti ama lige uzanan yolu kolay değildi. 16 yaşındayken üvey kardeşi Port Arthur, Texas’ta uğradığı saldırı sonucunda öldürülmüştü. Jackson 1996’da All-American lise karmasına seçilmiş olsa da Arizona Üniversitesi’nden aldığı bursu akademik açıdan uygun olmadığına hükmedilmesinin ardından geri çekilmişti. 1997’de Phoenix Suns tarafından kırk ikinci sıradan seçilmesinin ardından; Avustralya, Dominik Cumhuriyeti ve Venezuela’da oynadı. Nihayetinde 2001’de Nets ile anlaştı.
Nelson: “İki Jack var, anlıyor musunuz? Eğer onu beladan uzak, kafasını düzenli ve meşgul tutabilirseniz, takımınız için harika olabilir. O harika bir takım arkadaşı, gerçekten öyle. Bilirsiniz, sizin ya da takımdaki herhangi biri için her şeyi yapacaktır. O sadece… kırılgan; hepsi bu. Bunu bilmeniz gerek.”
Bu nedenle Nellie’nin bar daveti takasın kısa süre sonrasında geldi.
Nelson: “Çok eğlendik. Taraflarımızı seçerdik, birbirimizle parasına bahis oynardık ve sanırım her adamdan bir-iki yüz dolar kazandım. Daha sonra bardaki diğer insanlarla iddialaştık ve gerçekten iyi zaman geçirdik. Kusursuz bir geceydi. Birkaç günümüz boştu. Ne zaman olduğunu hatırlamıyorum ama herkes için iyi geçirilmiş bir geceydi.”
Jackson: “Onunla tanışır tanışmaz ona güvendim. Beni sahiplenmesi, bana sarılması, o havalı hali zorlama değildi. Doğaldı. Basitçe, gel basketbol oyna. Saha dışında ne yaptığın umurumda değil. Sadece basketbol oyna, anlıyor musun?”
Nelson: “Evlere dağılma zamanıydı fakat son biramızı içiyorken Baron kalktı ve Jack ile ben orada kaldık ve eğer ben kalmak isteseydim o da tüm gece kalırdı ama artık o kadar içmiyorum. … Birkaç bira benim için fazlaydı. Orada kalıp yaklaşık 30 dakika daha konuştuk ama eğer sadece bira içmek isteseydim gece ikiye kadar orada kalırdı. Jack böyleydi işte.”
Smitty’nin yerine yolculuklar Nelson’ın koçluk stilinin belli ki bir parçasıydı. Stephen Curry, pazar günü (7 Nisan) Nelson’ın Mart 2010’da koç NBA’in tüm zamanlarda en çok maç kazanan koçu olma rekoruna yaklaşırken onu ve takım arkadaşlarını bara götürdüğünü açıkladı.
“Yürüme temposunda, ufak bir antrenman yapmıştık ve Nelly, ‘Herkes bu yerde buluşsun’ dedi,” dedi o dönemde bir çaylak olan Curry. “Bira, shuffleboard, dart ve o tip şeyler vardı. …
“Bu, eğlenceli şeyler yapma bağlamında biraz normal bir koçla ilk deneyimimdi. O dönemde o rekoru onun için kovalıyorduk ve oyunculara özel, sert geçen birkaç toplantımız olmuştu fakat o bizim sezonun son dönemecinde iyi vakit geçirmemizi istiyordu.”
Jackson’ın Smitty’nin yerine üç yıl öncesindeki ziyareti Warriors’la yapacağı yeni başlangıcı işaret ediyordu.
Jackson: “Bence en büyük şey birbirimizle oynamaktan daha çok heyecan duyuyor olmamızdı. Bilirsiniz, ben ve Baron zaten kardeş gibiydik. Al ile zaten kardeş gibiydik, zaten iyi arkadaştık, böylece beraber oynama fırsatı bulduğumuzda… Monta bile. Monta’yı küçük kardeşimizmiş gibi bağrımıza basmıştık. Matt bir kardeşimizdi. J-Rich de. Hepimiz kardeş olmuştuk ve beraber oynama şansı bulduğumuz gerçeğinden dolayı özel bir şey yapmak istiyorduk.”