İlk tura göre daha dolu geçen ikinci tur heyecanlı maçlara sahne oldu. Özellikle Hawks-Wizards eşleşmesi epey çekişmeliydi. Rockets-Clippers serisi 7. maça gitti ama sürekli bir tarafın bariz üstünlüğü vardı sahada. Warriors’ı Grizzlies salladıysa da düşüremedi. Cavs-Bulls ise beklediğim kadar ortada geçmedi çünkü Lebron James seriye ısındıktan sonra cevap verilemeyecek güç oldu ve seriyi söküp aldı. Grizzlies ve Bulls daha sağlıklı gelip seneye yine zorlayacaktır ama Clippers için bu sene ortam çok müsaitti ve onlar yine insanlara acaba dedirtip ortadan kaybolmayı seçtiler.
Maçlar hakkında kısaca notlarım:
GSW-MEM: Çoğunlukla Warriors kontrolünde geçeceğini sandığım bu eşleşmede Grizzlies, Warriors gibi kendi stilinden daha fazla sonuç ve başarı odaklı bir takıma karşı bile kendi oyununu dikte ederek neden basketbolseverler tarafından bu kadar saygı duyulan bir takım olduğunu gösterdi. Özellikle ilk 3 maç Warriors’ı destekleyenler açısından kabus dolu maçlardı, perdelemeler ve pas alış verişleri diğer takımlara etkili olduğu kadar Grizzlies üzerinde etkili olmadı ve kafalarda acaba sorusu oluştu. Bunun üzerine bir de Stephen Curry’de MVP baskısı ve yorgunluk düşüşleri olunca havasını bulmak için zorlama şutlar kullandı. Fiziksel olarak kendine daha rahat yer açabilecek Klay Thompson’a pas vermesi Curry’nin üzerindeki baskıyı da azaltabilirdi ki bence Warriors’ın normal sezondan playoff atmosferine geçerken ayarlaması gereken bir özellik de bu.
Bir diğer nokta ise Grizzlies uzunlarının boyalı alanı fazla kurcalamamasıydı. Randolph zaten potadan uzak top almayı seven bir uzun ama bu seride onun bile high-post yerine mid-post’tan top alması lazımdı. Perdeleme yapmak uğruna pozisyonlarını kaybetmeleri seriyi daha fazla zorlayamamalarına neden oldu. Kendi sistemlerinin altın çağında, sezonun en formda takımıyla eşleşmek bu turda gelmese bile bir sonraki turda, bir yerde, bir şekilde gelecekti zaten. Problem sistemlerinin işlememesi değil oynadıkları basketbolun -en azından hücum kısmında- şampiyon olmaya uygun olmaması.
Hawks-Wizards: Clippers-Spurs eşleşmesinden sonra playoff’un en güzel serisi oldu. Pierce’ı sevenler de onun ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu belki son kez arkadaşlarına gösterme, ‘bakın işte abi’ deme fırsatı buldular.
Bana göre ikisi de doğu finali oynamayı hak eden takımlar ve Hawks bunu fazla hak etmiş olan takım. Wizards’ta Wall’ın fedakarlığı, Pierce’ın clutch şutları, Beal ve Porter’ın inanılmaz oyunlarına karşılık Hawks, yine bildiği, tüm sezon yaptığı işi yaparak tüm dünyaya örnek olacak bir yardımlaşmayla mevzuyu çözdü. Serinin kilit noktaları Wall’ın sakatlığı ve Horford’ın maçın son dakikalarındaki hücum ribaundlarında Nene’yi ve bazen de Gortat’ı perişan etmesiydi.
Clippers-Rockets: Paul’un Spurs serisinde sakatlanması Clippers’ın tüm planlarını altüst etti. Austin Rivers sezonda yarattığı hayal kırıklığını bir nebze telafi etse de Paul döndükten sonra Clippers hücumdaki çoğu şeyle zincirleme bağlantısı olan ‘Paul tehtidi’ ni yitirdi bu da serinin Rockets lehine dönmesindeki en kritik nokta oldu.
Clippers’ın kazancı artık kendi göbek bağını kesmeyi öğrenmiş ve bunu playoff ortamına yansıtabilen Blake Griffin oldu. Saha içindeki kararsızlığından, şut seçimlerinden rahatsız olduğum Griffin bu sene belki ilk kez tam olarak yapması gerekeni yaptı. Önümüzdeki 5 yıl takımda kalacağını düşünerek, mental olarak olgunlaşmış bir Griffin önemli bir süperstar demek. Yine de bunun bile bu oluşumun 4. kez patlamasını önleyemememesi onun taşıyıcı değil takımın 2. süperstar’ı olması gerektiğini gösteriyor.
Takımın birinci süperstartına gelince Clippers geleceğinde bana göre Jordan ve Griffin’den vazgeçilmeyeceğine göre Paul ile yollar ayrılıp daha dinamik bir sisteme geçilebilir. Tabii ki Chris Paul’den daha iyi değil ama Jeff Teague,Ty Lawson gibi oyunu hızlı ve doğru oynayabilen oyuncular Clippers uzunlarıyla uyumlu olabilir. Ayrıca iki numaraya da en kötü ihtimal Jr Smith, Eric Gordon ayarında, Crawford gibi kendi şutunu yaratabilen aynı zamanda da takımdan kopuk olmayan bir oyuncu lazım.
Rockets tarafından bakacak olursak özgüven arttırmak her zaman iyidir. Hele ki Warriors gibi özgüven ile kendini tanımlayan bir takım varsa Spurs’ü elemiş takımı elemek nefistir.
Chi-Cle: Lebron yumruğunu masaya vurana kadar herşey ortada gidiyordu. Daha sonra işler değişti.
Bulls’ta Tibeadou dönemi kapandı ve yeni bir dönem başlıyor. Noah ve Gasol bu seneye daha iyi olacaktır ancak Derrick Rose’un seneye bu takımın ana parçası olup olmayacağı henüz netlik kazanmış değil. Ne olursa olsun Bulls seneye yine doğuyu zorlayan takım olmaya devam edecek.
Cleveland’da durdurulamayan, atan ve attıran bir Lebron James gerçeği var bunun üstüne Irving’i durdurmakta mevzu bahis değil. Asıl soru bu iki patern dışındaki üçüncü küme olan Smith ve Shumpert’ın bütüne ne derece katkı verebilecekleri… Bu onların gideceği yolu belirleyecek…