Sheed takıma katıldığında anında anlayacaksın. Bu adam hepinizi şampiyonluk için yarışan bir takımdan şampiyon olacak bir takım seviyesine çıkartabilir. Bunu anlamak için bir maça bile ihtiyacın olmayacak, bir iki idmandan sonra bunun farkına varacaksın.
Sheed sadece kapıdan içeri gelecek ve hepinizin aklını alacak.
Savunma hakkında konuşacak, konuşacak, konuşacak. Onlarca yıl oynamışçasına detaylar hakkında konuşacak. Oynanan setlere karar verecek. Perdelemenin nereden geldiği konusunda uyarılarda bulunacak. O kelimenin tam anlamıyla oyunun nereye gittiğini her zaman mükemmel bir şekilde tahmin edecek. Buraya git. Sana burada ihtiyacım var. Köşeye dikkat et, Ben. Topu takip et, Chaunce. Ve sıra hücuma gelince: her hücumda bencil olmayan bir şekilde oynayacak ve oyunun akışına mükemmel bir şekilde uyacak.
Sheed’le ilk idmanınızdan sonra dördünüz birden –sen, Rip, Ben ve Tay- sadece orada duracak, birbirinize bakacak ve ve büyük bir huşu içerisinde sırıtacaksınız. Gözleriniz parlıyor olacak. Ağzınız kulaklarınıza varacak. Kimse bu kelimeyi söylemeyecek fakat hepiniz düşünüyor olacaksınız.
Lanet olsun.
Bu adam bir defa.
Ve sonraki kelimeler Chaunce –bunları sesli söylemen gerekiyor.
Ligin geri kalanını büyük bir problemin içerisinde. Şu anda problemleri başlıyor.
Yani sakin kal genç adam.
En başta söylediğim gibi.. sadece sakin kal.
Hiçbir nedeni yokken bir anda Boston’dan takaslandığında. Toronto’da üzgün, hevesi kırılmış ve kafası karışık hissettiğinde. Denver’da Chauncey bir oyun kurucu değil fısıltılarını duyduğunda. Orlando’da sakatlık seni vurduğunda. Minnesota’da son şansın olan serüvene giriş yaptığında. Sakin kal.
Sakin kal, Chauncey.
Çünkü –bunun hepsi- bir serüven.
Ve bu serüvenin sorundaki durak Detroit.
Detroit’te senin gibi olmayan ama aslında tam da sen olan bir grup takım arkadaşına sahip olacaksın. Senin gibi diğer taraftan sıkıntılarla buralara gelmiş bir ailen kardeşlerin olacak. Ben’e, Tay’a, Rip’e ve Sheed’e sahip olacaksın. Ve sahaya onlarla birlikte adım attığında bunu hissedeceksin. Bileceksin ki Detroit basketbolunun mükemmellikle arasında sadece bir adım var. Bunu onlar da hissedecek.
Bu hepinizin olacak, hep beraber.
Ve farkı da bu yaratacak.
L.A’e geri dönmüyoruz.
L.A’e geri dönmüyoruz.
Biz. L.A’e. Geri. Dönmüyoruz.
Günlerden 8 Haziran 2014, Los Angeles’ta akşam on bir suları. Biraz önce 28 yıllık hayatının en önemli maçını kaybettin ve Detroit Pistons takım otobüsüne doğru yürümek üzeresin.
Staples Center’den o otobüsle ayrılacaksın ve sonrasında bir uçağa bineceksin. Sabahın erken saatlerinde –NBA Finallerin’de Lakers’la eşit olarak- eve varacaksın. Evet Shaq, Kobe, Payton ve Malone’un olduğu Lakers. The Zen Master. Hanedanlığını kurmuş ve üç defa herkesi yenerek şampiyon olmuş olan.
Ve takım otobüsüne yürürken ve otobüsün merdivenlerini çıkarken, ne kadar da uzun bir yoldan buralara geldiğin hakkında düşüneceksin.
Çok uzaklardan geldin Chauncey.
Ve bunun hakkında iyi hissetmelisin.
O otobüse yürürken sana söylüyorum: bir saniye durmalı ve sadece iyi hissetmelisin.
Buraya kadar gelmenin bile senin için ne anlama geldiğini anlamalısın. Benim yaşadığın ve savaşarak üstesinden geldiğin onca şeyden sonra seninle ne kadar fazla gurur duyduğumu da önceden bilmelisin.
Fakat aynı zamanda hala önünde çok uzun bir yol olduğunu da anlamanı istiyorum.
Kariyerinin sonlanmadan 1000 maçın üzerinde oynayacaksın -1000-. Fakat hiçbiri önündeki üç maç kadar önemli olmayacak.
Evde oynayacağın bu üç maç.
Bu üç maçı kazanmak için Chauncey, sahip olduğun her şeyi ortaya koymalısın.
Auburn Hills’de bütün Detroit taraftarlarına ihtiyacın olacak. Tanrı onu bütün çılgınlıkları ve dehasıyla kutsasın koç Brown’a ihtiyacın olacak. Bütün bench’e ihtiyacın olacak, adı anılmayan kahramanlara. Ve kardeşlerine …ailene.. hayatında eline sadece bir kez geçebilecek ilk beşine ihtiyacın olacak.
Fakat onların da sana ihtiyacı olacak, Chaunce.
Ve onların sana tam da şu anda ihtiyaçları var. Burada. Bu otobüste.
Onların oyun kurucularına ihtiyaçları var.
Sonraki adımını attığında Chaunce –onlara vereceğin şey bu olacak.
Ben’e, Rip’e, Tay’a, Sheed’e bakacaksın. Ve onlar seni onaylayacaklar. Söz vereceksiniz, biz üçüncü ve beşinci maç arasındaki bütün maçları kazanacağız. Ve kazanacaksınız. Onlara söyleyeceksin. Biz. L.A’e. Geri. Dönmüyoruz. Ve dönmeyeceksiniz de.
Detroit’in ait olduğunuz yer olduğunu düşüneceksin.
Ve öyle de.
Orijinal kaynak | Letter to My Younger Self – The Players’ Tribune
”Biz L.A’e geri dönmüyoruz”