Her Sene Aynı Soru: NBA’dekiler Geliyor mu?

parker

Fransa Litvanya’yı mağlup edip tarihinin ilk Avrupa şampiyonluğunu kazanırken, Tony Parker milli takımlar kariyerini altın madalya ile tartışılmaz bir noktaya getirirken, kısacası tarih yazılırken medyada konuşulan başka bir şey daha vardı. Parker seneye İspanya’da düzenlenecek Dünya Kupası’na gelecek mi, gelmeyecek mi? Tarih yazılıyordu ve insanlar hâlâ o tarih yazanın bir sene sonraki turnuvadan affını isteyip istemeyeceğini konuşuyordu. Yanlış anlaşılmasın eleştirmiyorum, haklı olarak konuşuyordu insanlar zira turnuvalara gelen NBA yıldızlarının durumu neredeyse turnuvanın kendisi kadar önemli (Belki de bunu en iyi biz biliyoruz).

Avrupalı basketbolcuların 90’lı yıllardan başlayarak NBA’de gün geçtikçe kendilerini daha da kabul ettirmesi Eurobasket ve Dünya Şampiyonası (yeni adıyla Dünya Kupası) gibi FIBA organizasyonlarını da etkiledi. Dünya ile birlikte basketbol da globalleşti, FIBA neredeyse her sene yeni kural değişiklikleri yapıyor ve Avrupa basketbolu her geçen gün NBA’e daha çok yaklaşıyor. Eskiden tek elin parmaklarının saymaya yettiği Avrupalı oyuncular şimdi NBA Finalleri’nin MVP’si oluyor, Draft’ta 1. sıradan seçiliyorlar. Dolayısıyla artık FIBA’nın büyük turnuvalarının yıldızlarının çok büyük bir kısmı NBA’de oynuyor. Turnuva öncesi herkesin dilindeki tek şey ise acaba bu oyuncuların milli takımlarına katılıp katılmayacağı oluyor haliyle. Ancak bu tartışmalar artık turnuvanın da önüne geçiyor ve ardı ardına affını isteyen oyuncuların tartışması bile turnuvaların değerini düşürüyor. Öyle ki şampiyon olan 2013 Fransa’sını ve Parker’ı değil, 2014’teki Fransa’ya katılıp katılmayacak olan Parker’ı daha fazla konuşuyoruz.

Bu değer kaybında Eurobasket’in iki senede bir yapılmasının büyük payı var. NBA’de oynayan bir Avrupalı yıldızı düşünün: Hazırlık dönemi + 82 maç + play-off + milli takım kampı + hazırlık maçları + FIBA turnuvası veya Olimpiyat. Tatil yapmaya neredeyse vakit yok ve bu oyuncunun sakatlanmazsa çıkacağı maç sayısı 150 civarında. Ve daha kötüsü, bu fedakârlık bir kereye mahsus değil, çünkü Eurobasket + Dünya Şamp. + Eurobasket + Olimpiyatlar + Eurobasket şeklinde giden ve hiç bitmeyecek bir döngü var. Bu açıdan bakınca milli takımdan affını isteyen oyunculara hak vermemek mümkün mü?

Bu takvimi en çok dolduran ve gittikçe değeri düşen bir turnuva olarak ise Eurobasket göze çarpıyor. Turnuvanın iki senede bir olması oyuncular açısından bir-iki seferlik pas geçmeyi daha rahat alınabilir bir karar kılıyor ve hem organizasyonun hem de ekran başındaki bizlerin tadı kaçıyor. Oysa bu turnuva iki değil de dört senede bir olsa müzesine kupa götürmek isteyen ülkelerin ve CV’sine madalyalar eklemek isteyen yıldızların iştahını açacak zira artık kariyerleri boyunca bu kupayı kazanmayı 7-8 kere değil sadece 3-4 defa deneyebilecekler.

Neyse ki FIBA’da da böyle düşünenler var ve turnuva programı değişiyor. Öncelikle Dünya Şampiyonası’nın adı Dünya Kupası olarak değiştirildi ve 2018’de yapılmayıp 2019’a kaydırılacak. Futbol turnuvasıyla rekabet etmenin imkânsızlığının sonunda farkına varan FIBA böylece bu turnuvasız seneyi reklam, tanıtım ve organizasyon adına daha iyi değerlendirebilir. Eurobasket ise 2017’den sonra 2019’da yapılmayacak ve dört senede bir düzenlenen bir şampiyona haline gelecek. Böylece Olimpiyat, Dünya Kupası ve Eurobasket döngüsünün içinde bir boş yıl oluşacak.
Bu gelişmelerin içinde tek kötü yan ise Dünya Kupası’nda halihazırda 24 olan takım sayısının 32’ye çıkarılacak olması. Benim görüşüm hem Eurobasket için 24’ün, hem de Dünya Kupası için 32’nin çok fazla olduğu ve bunun turnuvadaki genel kaliteyi düşürdüğü yönünde. Finansal açıdan tabi ki FIBA için daha iyi olabilir ama fazla takım turnuvaların gazını kesinlikle kaçırıyor. Bir de wildcard’lar var artık iyice açık arttırma haline gelen ki apayrı bir yazının konusu olmayı hakediyor.

Özet geçeyim, FIBA kanımca Eurobasket’i dört yılda bir düzenleyerek iyi bir karar aldı (her ne kadar başlangıcı biraz geç olsa da) ve bu kararın turnuvanın değerini arttıracağına, en azından düşmesini engelleyeceğine inanıyorum. Ama bu tabi ki “Abi NBA’dekiler geliyor mu?” sorusunu sormamızı engellemeyecek. Bu konu hakkındaki (Türkiye özelinde) tek temennim ise kişisel karara saygı çerçevesinde bir diyalog ortamı ve buna binaen milli görevli, vatan hainli, ahahaha twitli tartışmaların azalarak bitmesi.

Okan Yılmaz
https://twitter.com/afkaramazov

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler