Evet biliyorum, John bir çok insanın, şu aralar MVP için konuştuğu az sayıda isimden biri değil. Çok sayıda, harika sezon geçiren isim mevcut, bunun farkındayım. Bu isimlere oldukça saygı duyuyorum. Fakat Güneş Gözlüklü John’un bu sene- lider olarak kazanan biri olarak skorer olarak defansif olarak ve PG (oyun kurucu) olarak yaptıklarıyla- biraz daha saygı hak ettiğine inanıyorum. Hepimizden birazcık daha saygı.
Çünkü gerçekten de, şu bir gerçek: MVP’ye aday gösterilen oyuncuların tümünün takımları bu sene playoffa kalıyor. Bu bir sürpriz değil. Bu hep böyleydi ve hep böyle olmalı. (Kazanmıyorsan ne kadar değerlisin ki?) Ancak şu da var ki: Tüm bu takımların zaten kazanacağı biliniyordu. Hepsinin playoffa kalacağı tahmin ediliyordu. Wizards için durum bu şekilde değildi. Geçen yıldan sonra, herkes Wizards’ı tamamen silmeye hazır gibiydi. Kimse sezon öncesinde Wizards’ı konuşmuyordu. Hiç kimse… (Eğer siz konuştuysanız Twitter’dan bana yazın)
Ancak John Wall önderliğinde Wizards, kendi grubunda şampiyon oldu, Doğu Konferansı’nda üst sıralardan playoffa girdi ve ilk turda ev sahibi avantajına sahip. Beni yanlış anlamayın, bu, takımın kollektif eforu sayesinde gerçekleşti. Bradley aklını yitirmişçesine çılgınca ve etkili oynadı, Otto Porter ve Kelly Oubre oldukça verimliydi ve Bogie (Bogdanovic) kritik şutlar soktu, Marcin Gortat, Markieef Morris’in de çorbada tuzu vardı…. Kısaca herkesin bu başarılı sezonda payı vardı. Koç Brooks’tan başlayarak bençin sonuna kadar herkesin.
Ancak her şey John Wall ile başladı.
İstatistikleri ortada zaten: maç başına 23 sayı, 11 asist, 4 ribaund. Top çalma kategorisinde lig liderliği. Kariyerinin en iyi şut yüzdesi. Her zamankinden daha fazla serbest atış çizgisine gelmek. Süper bir biçimde verimli oynamak.
En iyi bireysel performans gösterdiği maçları da unutmamalı: Portland karşısında 39 sayı, 9 asistlik şovu. Clippers maçında 41 sayı, 8 asistlik dev performansı. 37 sayı, 11 asistlik deplasmanda Cavs’e kazanılan önemli galibiyetteki katkısı. Grup liderliği için kazanmamız gereken maçta attığı 34 sayı ve yaptığı 14 asist. Sayılara baktığımızda bu, şüphesiz John Wall’un geçirdiği en iyi sezondu.
Bilhassa, benim için en çok ön plana çıkan John’ın ortaya koyduğu sayılar değildi. O, harika bir takım oyuncusu ve şu ana kadar aynı takımda oynadığım en iyi liderlerden biri. Birçokları onun bu özelliğini bilmiyor, bence onlar onun vahşice oynamasından bunu düşünmüyordur. Ancak bu, gerçeklikten uzak olamaz.
Mesela John takım buluşmalarını organize eden kişidir, takımı yemeğe çıkarır, takımı kulübe davet eder-bilirsiniz, takım arkadaşlarını dahil etmek için olağan düzeninden biraz sapar. Bu tarz sosyal etkinlikler, sezon içerisinde takım kimyasının oluşmasında önemli rol oynar. Bunların ligde standart olarak olduğunu düşünüyorsanız aklınızı kaybetmiş olmalısınız. Ligde, en iyi oyuncusunun hem de en takımın en cool oyuncularından birisi olduğu takım sayısı pek de çok değildir. Ancak, Washington’da John ile bu durum söz konusu.
Bana soracak olursanız da: En iyi takım uyumu bizde mevcut.
Pekala, kelamımı ettim. Sebeplerimi sıraladım.
Güneş Gözlüklü John benim MVP adayım.
Kanımca, onun özgeçmişine bakmak yeterli bunun için: ölümcül bir skorer, aynı zamanda savunmacı. Bu sezon kendisinden beklenen performansı aşmış bir takımın lideri. Herhangi bir akşamda dünyanın en iyi oyun kurucusu.
Oylayacak kişiler… Yine de istediğinize oy verin. Mükemmeliyeti kabul edin veya görmezden gelin. Benim adamımı seçin veya seçmeyin. Ancak size oldukça değerli bir tavsiye ile veda edeceğim-ki bunu neredeyse on senelik bir tecrübe ile öğrenmiş oldum:
Raleighli çocuğu hor görmek? Bu kötü bir fikir.
Çok sayıda insan bu sene playofflarda John Wall ismini “öğrenecek.” Herhangi birinin bu ismi unutacağından şüpheliyim.
