NBC Sports ekibinden Joe Posnanski’nin Gregg Popovich hakkında yazdığı bu yazının çevirisini üç bölüm halinde yayınlıyoruz. İşte birinci bölüm:
***
Gregg Popovich’e soru sorma kuralları madde 1: Ona mutlu olup olmadığını sormayın. O mutsuzdur. Bunun bir istisnası olamaz. Nadiren, arkadaşları ve ailesiyle herhangi bir şehrin herhangi bir (her zaman en iyisi) restoranında, doğru şarabı içip dünyadan konuşurken mutlu olduğu söylenebilir. Ama asla sizinle bunun hakkında konuşmaz. Bir basketbol koçu olarak kesinlikle mutlu değildir. Asla.
Örnek 1 (David Aldrigde soruyor): “Mutlu olduğunuz…”
Pop: Mutlu mu? Mutlu mu? ‘Mutlu’ maç içerisinde düşündüğümüz kelimelerden biri değil.”
Örnek 2 (Los Angeles maçından önce muhabir) “Playoff’lar başlayacağı için mutlu musunuz?”
Pop: “Mutluluk koçların rahatlıkla dile getirdikleri bir şey değildir.”
***
Gregg Popovich’in bir soruyu sormanıza izin vermesini bekleyebilirsiniz. Ama bu uzun bir bekleyiş olacak. Uzun, çok uzun yollardan, iyi bir galibiyetten, lezzetli bir yemekten ve eski bir arkadaşı gördükten sonra Pop’ın rahatlamış olmasını ve böyle aptal, cevabı belli ve boş sorulara cevap vermesini bekleyebilirsiniz. Çünkü Pop, bu soruların “Tim Duncan 22 sayı attı, 12 ribaund aldı ve Spurs kazandı” cümlesinin sonuna eklenecek gereksiz, küçük cümleler için sorulduğunu bilir.
Ancak Pop merhamet etmez. Bu sorulara izin vermek onun yapısında yok. Gregg Popovich — Şarap uzmanı, insan sarrafı, hava kuvvetlerinden emekli yüzbaşı, eski Divison III (NCAA bölümlerinden biri) koçu, Larry Brown ve Dean Smith’in öğrencisi, Spurs ile 905 maçın galibi ve 4 şampiyonluk sahibi—aptallığa karşı derin ve merhametsiz bir hassasiyete sahip. Bu hassasiyeti de engelleyemez. Bu hassasiyeti şimdi de gelecek hafta da Portland veya Utah’ta da engelleyemez. Kötü soru eşittir kötü cevap. Her zaman.
TNT’den Craig Sager – saçma sapan takım elbiseler giyen adam – gibi muhabirler çeyrek aralarında Pop’ın peşinde dolaşıp Tim Duncan’ı oyundan alma konusunda ne kadar kararsız olduğunu sorduğunda Pop’ın yapacak bir şeyi kalmıyor. Pop belki de şunu söyleyebilirdi; “Timmy’nin ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu biliyoruz, ancak onun da dinlenmesi gerekiyor, hiçbirimiz eskisi gibi genç değiliz Craig!” Sager’ın istediği sadece buydu. Saha kenarında röportaj yapan herkesin istediği buydu. Ama lanet olsun ki bu soru adeta Pop’ın bağırsaklarını kemirdi.
“Onu 48 dakika oynatamam!” diye haykırdı ve soğuk sessizliğini kullandı, çünkü bu onun beyinsizliğe karşı kullandığı en etkili silahıydı. Sessizlik. Televizyon sessizlikle baş edemez. Muhabirler sessizlik karşısında hiçbir şey yapamazlar. Pop bir anlamda bu sessizlikle büyüdü. Bir zamanlar, henüz gençken, Moskova’da gizli istihbaratlar için çalışmanın özlemini duyuyordu. Yaradılışı böyleydi ancak bunun yerine basketbol koçu oldu.
Gregg Popovich’e soru sorma kuralları madde 2: Besbelli ortada olan bir şeyi sorma. Bundan nefret eder.
Örnek (Golden State maçından önce): Pop takımının ne kadar kötü oynadığından bahsediyor – ona göre bu Spurs’ün playoff tarihi boyunca oynadığı en kötü basketbol – Muhabir soruyor: “ Bu konu hakkında endişeli misiniz?”
Pop(Dik dik bakarak): “Hayır! Daha iyi oldu(!)… Hadi be!
***
Aslında Popovich 80’lerde Divison III’de Pomona-Pitzer’de koçluk yaparken daha memnun gözüküyordu. Evet, bazen insanlar böyle nostaljik şeyler söylerler – “İlk işime başladığım zaman son derece kaygısızdım, kiramı bile zar zor ödüyordum.” Ancak Popovich’in durumunda herkes bu memnuniyeti hissediyordu. Popovich’in çok eski arkadaşı ve Spurs genel menajeri R.C. Bufford o dönem için “Olabileceği kadar mutluydu” diyor.
Pop bu dönemde ufak bir bölmede çalışıyordu. Hayır küçük bir ofis değil. Sahanın kenarında ufak bir bölmede. Hatta ailesi ile bir süre yurtta bile yaşadı. Önerebileceği bir bursu, takımı kuvvetlendirmek için bütçesi ve kayda değer bir maaşı yoktu. Sadece basketbol öğretebileceği birkaç zeki çocuğa sahipti ve kafasında pek çok yapboz dönüyordu. Yaşamak için çok eğlenceli bir yoldu.
Popovich Hava Kuvvetlerinde Bob Spear adında değerli bir koçun yönetiminde basketbol oynamıştı. Spear Hava Kuvvetlerinde basketbol programını başlatan kişiydi. Spear’ın ilk asistanı Dean Smith’ti –daha sonra birlikte bir kitap yazdılar-. Halen Hava Kuvvetlerini sportif, akademik ve askeri alanda en iyi temsil eden öğrenciye Bob Spear ödülü verilmekte. – Bir Hava Kuvvetleri öğrencisinin alabileceği en büyük ödül budur. –
Bob Spear harekete inanıyordu, sürekli hareket, durmadan hareket etmek. Spear’ın inandığı hareket(cut etmek, kaymalar, perdelemeler ve içeri devrilmeler, dip koşuları) basketboldaki en kritik noktaydı. Bu hareket fikrine “The Spear Shuffle” diyorlardı. Spear’a göre hareket eden bir takım sahada her şeyi yapabilirdi.
Popovich bu fikri öğrenerek gelişti. Pomona-Pitzer’daki çocukları iflahları kesilene kadar koşturuyordu. Çocukların yeteneklerinden bir karışım elde etti ve çok özel bir adam adama savunma dizayn etti ve çocukları bu sayede kazanabileceklerine inandırdı, buna rağmen okul ilk yılında HİÇ kazanamadı. Devam eden sezonlarda takımını tarihinde ilk defa Divison III turnuvasına taşıdı. Bu sayede ona çok iyi davrandılar. Maaşına zam yapıp işine son verdiler. Pop çok heyecanlıydı. Okula geri dönmek istemiyordu – zaten master yapmıştı- o da basketbol öğrenmeyi tercih etti. Chapel Hill’e gitti ve orada koçu Dean Smith’i izleme şansı buldu. Smith oyuncularını hareket ettirmede bir uzmandı ve Pop Smith’ten çok şey öğreniyordu. Bir gün Smith’in eski öğrencilerinden biri Popovich’i kenarda not alırken gördü.
“Hey!” dedi Larry Brown. “Burada yapacak bir işin yok. Benimle Kansas’a gel. Sana verebileceğim birkaç iş var.”
Brown ve Popovich eskiden az da olsa tanışıyorlardı. Birkaç kez birbirlerine rastlamışlardı. Popovich 1972’de olimpik takım için denemelere katıldığı sırada yolları kesişmişti. Brown o dönem koç Henry Iba’nın yardımcılığını yapıyordu. Aslında 1976’la Larry Brown’ın ABA’de çalıştırdığı Denver Nuggets Popovich’i denemeye almıştı. Hatta Popovich’in o denemeden kalıcı bir hatırası vardı. Antrenmanda David Thompson’ı savunuyordu (Pop kendini iyi bir savunmacı olarak tanımlıyordu) ve savunma için uygun bir pozisyon aldığını düşünüyordu. Ancak Thompson onu adeta ezdi. Popovich de takıma giremedi.
Larry Brown “O iyi bir oyuncuydu” diyor. “Beni etkilemişti, gerçekten. Zekiydi. Nerede durması gerektiğini biliyordu. Hoşuma gitmişti. Onu Koç Smith’in antrenmanında dolanırken gördüğümde ‘hayır, senin bir şeyler yapıyor olman gerekiyor’ diye düşündüm.”
Bunun üzerine Popovich Kansas’a gitti. Onunla beraber gidenlere bir göz atmak gerekiyor: RC Buford( Spurs GM), Bill Self (Kansas Koçu), John Calipari (Kentucky Koçu), Mark Turgeon( Maryland Koçu), Danny Manning(Tulsa Koçu), Kevin Pritchard(Pacers GM), Bill Bayno(Minnesota’da asistan), Alvin Gentry(Eski Suns Koçu) ve Josh Robic( Kentucky’de asistan).
Hepsi de Larry Brown’ın Kansas’ta koçluk yaptığı 5 yıllık dönemde koçluk yaptı yada oynadı. Peki bu nasıl gerçekleşti? İşin aslı şu ki bunun nedeni Larry Brown’ın basketbol bilgisi, açlığı, ve oyuna olan aşkı. Bu aşk bazen kendisine ve etrafındakilere zarar verse bile. Brown diyor ki; “Bu benim hikayem değil ama eğer benimle birlikte antrenörlük yaparsanız kesinlikle baş antrenör olursunuz. Önünde sonunda.”
RC Buford (Pop geldiğinde Kansas’ta asistandı): “Larry’nin bana ve Gregg’e dünyaya bakmak için yeni bir yol gösterdiğine şüphe yok. İkimiz de NBA’de olacağımızı düşünmüyorduk. Zihnimizdeki en uzak düşünceydi NBA. Larry bize bu olanağı açtı.
Larry Brown gerçekten de bir basketbol bilgini, bilgin kelimesinin tüm etmenlerini de karşılıyor. İşte onu tanımlayan bir öykü: Çok eski değil yakın zamanda tribünde torununun basketbol maçını izliyordu. Maç bittiğinde torununun ve arkadaşının gevezelik yaptığını gördü. Brown torununun arkadaşının şutunda garip bir aksaklık fark etti. Hemen sahaya indi ve çocuğa 15 dakikalık bir şut dersi verdi. Kendini tutamıyordu. Buford diyor ki; “Sokağın köşesinde duran bir ayyaş ona basketbol hakkında bir şeyler önerirse, Larry onu bile dinler.”
İşte Gregg Popovich’in Kansas’ta dahil olduğu atmosfer böyleydi. Birdenbire sürekli basketbol hakkında fikirlerin uçuştuğu bir ortama girdi. Bu Popovich için Paris’i görmek gibiydi.
Lawrance Journal-World’de yayınlanan bir yazıya göre, Pomona-Pitzer’deki birkaç oyuncusu onu televizyonda görüp geri dönmeyeceği için endişelenmişler. Popovich onlara geri geleceğinin garantisini verdi ve bunu yaptı da. Sadece bir sene için. Ardından Larry Brown’ın asistanı olmak için Spurs’ün yolunu tuttu. 8 yıl sonra da bu kez kendisi koç olarak Spurs’ün başına geçti.
Yazan: Joe Posnanski
Çeviren: Alper Tortop
Hocam böyle çeviriler çok değerli oluyor, emeğinize sağlık. bu işlerin ne kadar zaman aldığını biliyorum ama umarım en kısa zamanda kalan çevirileri de yaparsınız. şimdiden teşekkürler 🙂
[…] Miraç Saral on Gregg Popovich: Kabadayı, Dost Ve Kazanan #1 […]
[…] hala okumadıysanız… 1. Bölüm için sizleri şöyle, 2. Bölüm için ise şöyle […]