Anadolu Efes’in bu sezonki dönüm noktası kişiden kişiye değişir. Çünkü temsilcimiz, dönüm noktası denilebilecek birkaç yoldan geçti. Ancak bana göre en kritik nokta, CSKA Moscow karşısında 35 sayılık farkla alınan mağlubiyetti. Bu mağlubiyet Efes’in sakatlıklar, hastalıklar ve geçen sezon yarım kalan hikayenin travması nedeniyle unuttuğu benliğini hatırlama maçı olmuştu. Takımdaki birçok yıldız da bu maçı işaret ediyor ve alınan mağlubiyet sonrası yapılan takım toplantısı sayesinde işlerin biraz daha yoluna girdiğini söylüyordu.
Alınan bu kırıcı mağlubiyetten önce son saniyede Valencia Basket’e deplasmanda, sonrasında ise son dakikada Olimpia Milano’ya yenilen Efes, iyiden iyiye sezonun kalanı için bilenmeye ve ileri atılmak için fırsat kollamaya başlamıştı. Dört mağlubiyetlik sekansından sonra FC Barcelona’ya patlayan Efes, tam işler rayına giriyor derken ilk yarının son maçında Real Madrid’in geri dönüşüne engel olamayarak parkeden mağlup ayrılmış ve tatsız bir son yaşamıştı. Tüm bunlar, temsilcimizin birkaç adım daha gerilemesine sebep olsa da ileri daha güçlü atılmasının önün açmıştı ve ikinci yarıda ok yaydan çıkacaktı.
İkinci yarıda farklı bir Anadolu Efes
İkinci yarıda biri formalite maçında olmak üzere toplam üç mağlubiyet alan lacivert beyazlılar, kazandığı maçların neredeyse tamamında rakiplerini farka boğmuş ve intikamını da tek tek almıştı. Sezonun ilk yarısında son saniyelere kalan dokuz maçın beşi kaybedilmişti. İlk yarıda bu travmayı yaşayan Efes, ikinci yarıdaki maçlarında bu kez işini genelde ilk çeyrekten bitirmiş ve soru işaretlerinin hiçbirine mahal vermeden yoluna dolu dizgin devam etmişti. Kaybedilen Zenit St. Petersburg ve FC Bayern Munich maçları ise kıran kırana geçmiş, özellikle Zenit maçına yapılan olağanüstü kötü başlangıçtan sonra Efes, maça dahil olmayı başarmıştı. Özetle temsilcimiz sahaya artık karakter koyabiliyor, farkla geride olsa bile maçı bırakmıyor ve şampiyon takım hüviyetine bürünüyordu.
Bu süreçte Pleiss’ın sakatlığı sonrası şans bulan ve yakaladığı şansı çok iyi değerlendiren Sertaç Şanlı, maçlara direkt etki etmiş ve ortaya koyduğu performansla takdir toplamıştı. Özellikle takımın kısaları ile olan uyumu ve ikili oyun devrilmelerindeki gelişimi ile skor hacmini genişletmiş ve repertuvarında hâlihazırda bulunan şutunu da silah olarak kullanmayı başarmıştı. Efes’in bu sezon uzun transferi yapmamasının nedeni olan Sertaç, temsilcimizin ikinci yarıdaki çıkışının da en büyük pay sahiplerinden biriydi.
yaziyi cok begendim. gayet güzel olmus. 🙂