Micah Peters: “Sıkıcı” aradığım kelime mi? Pek emin değilim doğrusu. Durant’in Bağımsızlık Günü’nün optiklerini manevi üstünlük prizması boyunca daha da fazla kırıp, yansıtmak istemediğimden bunu, en basit ve bencil şekilde açıklayacağım: Warriors’ın içeride oynadığı bir maçı izlemek istiyorsam her defasında tam zamanında ekran başında olmalıyım ve bu tam bir saçmalık.
Ya eskiden mükemmel bir rekabet taşıyan Warriors – Clippers karşılaşmalarının en yenisini izlemek için bir arkadaşımın evine doğru giderken marketin birinde bira raflarının önünde hoppy mi yoksa light bira mı alacağıma karar vermeye çalışırken donup kalırsam? Maça için biraz gecikmiş olabilirim ve biliyorsunuz, böyle şeyler her zaman olur.
“Fakat Micah, daha izleyebileceğin birçok maç var.” diyebilirsiniz. Steph daha sonrada sıradan bir orta saha isabetini bulabilir ve güncel olarak Batı Konferansı’nın ilk dört sırasındaki takımlardan herhangi birine 21 sayı fark atarak soyunma odasına gidebilir. Bunu duymak istemiyorum.
Açılış Günü’nde Chris Ryan ile birlikte, Warriors – Rockets maçını incelerken (Houston, Warriors’ı deplasmanda yenmişti) göz temasını önleyecek kadar loş bir bar arayışındaydık. Fakat bu sefer; Warriors onları, son çare şut fakelerine ve üç sayı çizgisinin gerisinde anlaşılmaz, vahşi dualara zorlayarak üç sayılık atışlarda (7/35) isabet bulmalarına neden oldu. Houston, soyunma odasına giderken yalnızca beş sayı gerideydi ama fark, çok daha fazlaymış gibi hissettiriyordu. Bunun nedeni de büyük ihtimal mola zamanlarındaki reklamlar falan gösterilirken kafamda Jaws’ın müziğini çaldığım içindir.
Golden State Warriors, üçüncü çeyrekte 37 sayı bularak bu sezonun büyük bölümünde harika bir basketbol oynayan Batı’nın en iyi takımlarından birini 125-108 mağlup etti. Belki “kaçınılmaz” doğru kelimedir. 2017 model Warriors, 2016 Warriors’ının flat blacke* boyanmış, kendini iyileştirebilen bir zırha ve bir bomba atara sahip olan versiyonu.
*Flat black: Urban Dictionary