Danny Chau: Sezonun ilk yarısında, tasarlarken aynı zamanda katlanmak durumunda kaldığımız kaygılı trollemelere karşın Warriors, şu an tam tahmin ettiğimiz gibi, kendilerini NBA’in geri kalanından ayırdılar: Galibiyet mağlubiyet oranlarına baktığımızda en yakınlarındaki takımla aralarında dört maç olduğunu görüyoruz.
Yaşanan tüm taraftar dramı için söylüyorum; Warriors’ın, 2003-04 sezonu New Jersey Nets’inden sonraki en iyi asist yüzdesine (%71) sahip olarak sahadaki “ütopyası” için verdiği sözü genel olarak tuttuğunu söyleyebiliriz. Fakat mükemmeliyet bile tamamlayıcı bir sahne arkası olmadan kabak tadı verebilir. Bu sene; 24-0 yok, kendi evinde art arda alınan 45 galibiyet yok, 73-9’u devirebilmek için gerçekçi bir girişim de yok. Açılış gecesinde Spurs’e karşı kaybetmeleri Wariors’ın yenilmezlik havasını daha oluşmadam söndürdü. Noel zamanı Cavaliers’a karşı olan mağlubiyetleri; herkes yepyeni bir bölüm beklerken daha çok ”yeniden gösterim” niteliğindeydi. Grizzlies’e karşı uzatmada aldıkları mağlubiyeti ise ister bunaltıcı olarak ister tatmin edici olarak tanımlayın, sizin bakış açınıza kalmış. Fakat ironiktir ki bu mağlubiyetlerde takım, geçen senenin Warriors’ı gibi hissettirdi. Harika bir takımı düşündüğünüzde normal sezon maçı, Wariors’ın kendilerine empoze ettiği metagame* kadar önemli değil. Tarihi kovalamak bunun bir parçasıdır, tıpkı bir çöküşün ortasında takımının inancındaki bir çatlamayı izlemek gibi, Warriors Memphis karşısındayken yaşanan gibi.
Bu Warriors iterasyonu gerçekten izlediğim en iyi basketbol takımlarından biri fakat takım, geçen sene bir noktada kültürel bir duruş haline gelmişti. Böyle olunca da bu sene standardın altında kalmış oldular. Sezonun geri kalanında 32-1’lik bir performans gösterirlerse herkesin gözü yine onların üzerinde olur. Tabii beş maçlık bir kaybetme serisi de aynı şekilde sonuçlanır.
*Metagame: Herhangi karmaşık bir oyunda, rakibinizin ne düşündüğünüzü düşünmenizi de kapsayan yüksek seviyedeki strateji.