-Geçtiğimiz hafta ilk EuroLeague galibiyetini çok heyecanlı bir maçın ardından elde ettin. Nasıl hissettin?
“Kendi taraftarımızın önünde oynamak harika bir tecrübeydi. Onların karşısına çıkmak için sabırsızlanıyordum. Tabii ki bize inanılmaz enerji verdiler. Darüşşafaka belki ligde son sırada olabilir ama harika oyuncuları var ve öyle bir atmosferin içinde oynamak benim için muhteşemdi. Öz güvenimiz için çok önemli olan bu maçı kazanmış olmamız da çok çılgıncaydı.”
-19 yaşındaki bir çaylak olarak EuroLeague’den beklentilerin nelerdi ve EuroLeague ile alakalı ilk izlenimlerin neler?
“Çok zor bir lig olduğunu biliyordum çünkü çocukluğumdan beri sürekli izliyorum. Fakat şu an böyle oyunculara karşı oynarken fark ediyorum ki çok atletikler ve oyun Adriyatik Ligi’nde olduğundan daha fiziksel. Daha çok temas var ki ben bunu seviyorum çünkü daha rahat ve daha hızlı oynayabiliyorsunuz. İzlenimlerim böyle. Ayrıca son iki Final Four’u da yerinde izleme fırsatım olmuştu. Final Four inanılmaz bir etkinlik. Gördüğüm en çılgınca atmosfer oradaydı. Bir kere bile olsa Final Four’da oynamak isterim. Hayallerimden biri bu.”
-EuroLeague kariyerine oldukça özel bir başlangıç yapmış durumdasın. Bazı taraftarlar şaşkınlık içinde bazılarının da senden beklediği tam olarak bu. Bu kadar çabuk ayak uydurmuş olmak hakkında nasıl hissediyorsun?
“Birilerinin benden beklentisi var mıydı bilmiyorum ama üzerimde çok fazla baskı yoktu. Bu yüzden her maçta olduğu gibi kendi oyunumu oynamaya, yüzde yüzümü vermeye ve maç beni nereye götürüyorsa oraya gitmeye çalışıyordum. Maçtan sonra aynaya baktığımda ‘Yapabileceğim her şeyi yaptım.’ diyebilmek istiyorum. Fakat dürüst olmak gerekirse böyle bir başlangıç yapmayı beklemiyordum. Muhteşem oynadım demek istemiyorum ama bu kadar iyi oynayacağımı düşünmüyordum. Bu beni mutlu ediyor tabii ki.”
-Münih’te ilk maçına çıktığında oyuna girdikten 18 saniye sonra skor ürettin ve maçı 17 sayı, 7 ribaund ve 4 blokla bitirdin. Böyle bir performans sergileyebilmiş olmanın temel sebebi neydi?
“Bence oyunu okuyabilmek ve benim için en önemlisi de sürekli motive olmam ve parkede yüzde yüzümü vermem. Bence çok çalışıyor olmamın karşılığını alıyorum. Önceki kulübüm Mega Bemax’le gerçekten çok çalıştım. Yaz boyunca kas yaptım ve çabukluk kazandım. Aynı zamanda takım arkadaşlarımın sayesinde de oldu. Onlar olmadan yapamazdım.”
-Sezon ortasında takım değiştirmek genç oyuncular bir yana, tecrübeli isimler için bile hiçbir zaman kolay değildir. Bu kadar rahat bir geçiş yaşamanda sana neler yardımcı oldu?
“Bence bunun en önemli sebebi takım arkadaşlarım. Buducnost iyi bir takım, Adriyatik Ligi’nin son şampiyonu. Fakat özellikle ilk günler hiç kolay değildi. Yani bir şeylere alışmak hala zor ancak koçlarım ve takım arkadaşlarım çok yardımcı oldu. Benim aklımda sadece işimi yapmak, basketbol oynamak var. Takım değiştirmek kolay değil evet ama günün sonunda bizim işimiz bu, ben de sadece basketbol oynamaya çalışıyorum.”
-Geçtiğimiz hafta maç kazandıran şutu atan Norris Cole ile aynı zamanda takıma katıldınız. Onun tecrübeleri siz ve takım için ne kadar önemli?
“Norris iki NBA şampiyonluğu kazanmış bir oyuncu, sanırım bunu söylemem yeterlidir. Çok tecrübeli bir isim, harika bir insan ve harika bir takım arkadaşı. Bireysel olarak benim için bu kadar tecrübe sahibi bir insanla oynamak çok güzel. Daha şimdiden bana birçok şey öğretti, ben de ondan çok fazla şey öğrendim. Muhteşem bir oyun kurucu ve takım için de çok önemli bir isim. Takımla sürekli konuşur, sesini yükseltir ve herkesin işini yapmasını sağlar. Herkese yardımcı olmaya çalışır. Neler yapabileceğini bize bu kısa zamanda gösterdi zaten ama ben daha da fazlasını yapabileceğine inanıyorum. Norris tam bir profesyonel ve dediğim gibi harika bir basketbolcu. “