Bu hafta biraz geç olsa da, Geleceğin Yıldızları’nda konuğumuz Anadolu Efes’in 1997 doğumlu oyuncusu Furkan Korkmaz oldu.
Furkan saha içinde çok iyi anlaştığım aynı zamanda saha dışında da her şeyimi paylaşabildiğim bir dost hatta kardeşim diyebilirim. Saha dışında bu kadar iyi anlaşmamız saha içine de yansıyor. Gerçekten mükemmel bir karakter. En beğendiğim özelliği ise yaptığı smaç veya olumlu hareketleriyle takıma ritim kazandırmasıdır. (Ege Havsa – Anadolu Efes Yıldız Takım oyuncusu)
Furkan Korkmaz da Leyla Çalışkan’ın okulundan geçmiş bir oyuncu. Baskent 34 ile başlayan macerasına Furkan şu anda Anadolu Efes’te devam ediyor. Bu sezon Efes’in Yeşilyurt’tan transfer ettiği Furkan Korkmaz’ın artı ve eksilerine kısa kısa göz atalım…
Benim için her şeyden önce karakter gelir. Furkan hem saha içi, hem de saha dışında çok iyi bir karaktere sahip. Tabii bu karakterin yanına bir de yetenek eklenince, ortaya böyle bir oyuncu çıkıyor… 1.96 boyunda olan Furkan, özellikle de smaçlarıyla çoğu kişinin dikkatini çekiyor:
Furkan’ın atletikliği belki de en büyük silah olarak gözükse de, şutu da olan bir oyuncu. Tabii hem şutu olan, hem de atletik olan bir oyuncuyu durdurmak pek kolay iş değil. Yükseldiğinde mutlaka bir şekilde netice alıyor. Kimi zaman müthiş bir smaç oluyor, kimi zaman turnike atıyor, kimi zaman da faulü almayı başarıyor. Özellikle de takımda Ege Havsa ile çok iyi anlaştığı belli. Saha içinde bu ikilinin çok iyi anlaştığını çok kolay anlayabilirsiniz. Her hızlı hücumda Ege, Furkan’ı arıyor desek yanlış olmaz Röportajda, kendine örnek olarak Kevin Durant’i aldığını söyledi Furkan ve fiziksel olarak gerçekten bir benzerlik var.
Eksilerine gelecek olursak; her şeyden önce mutlaka güçlenmesi gerek. Daha güçlü bir Furkan’ın neler yapabileceğini aşağı-yukarı tahmin etmek mümkün. Ayrıca benim onda gördüğüm ve kendisinin de doğruladığı bir eksiği daha var: tedirginlik. Herhalde şutör oyuncuların çoğunda yaşanılan bir problem bu. Furkan’da da bu problem var, çok rahat atabileceği şutları bazen kullanmıyor. Şutları atarken biraz daha korkusuz olmalı ve tedirginliğe kapılmamalı. Defanstaki sürekliliğinde ve agresifliğinde biraz problem var. Uzun kollarını kullanarak çok rahat bir şekilde savunduğu oyuncuyu korkutuyor ancak bazen savunmada aksayabiliyor. Güçlenmesiyle birlikte defansta daha sert bir Furkan Korkmaz izleyeceğiz muhakkak. “Topun el yaktığı anlar” deriz ya hani, oraları biraz daha iyi oynamalı. Bu da zaten o anları oynadıkça ve yaşadıkça gelişecek bir şey.
Şimdi röportaja geçelim…
Her zamanki gibi biz klasik soruyla başlayalım… Basketbola nasıl başladın?
3. Sınıfta okulumuzda takımı kuruluyordu ve benim boyum diğer sınıf arkadaşlarıma göre uzundu. Görenler, tam bir basketbolcu fiziğine sahip olduğumu düşünüyorlardı. O yaşta okul takımında oynamaya başladım. Basketbola okul takımında adım attım ve daha sonra Leyla hocayla tanıştım. Baskent 34 ve Elit Gençler Koleji’nde antrenördü. Beni Baskent 34 ve Elit Gençler Koleji’ne almak istedi. Baskent 34′te bir yaş büyüklerimle Küçük Takım oynadım ve Leyla hoca sayesinde Basketbola tam anlamıyla adımımı attım diyebilirim.
Leyla hocadan devam edelim… Leyla Çalışkan’ın buraya gelmendeki yeri ne? Onun hakkında neler söyleyebilirsin?
Basketbola Leyla hocayla başlamam çok büyük avantaj oldu diyebilirim. Bu fundamentali ondan aldım ve beni Baskent 34′te bir yaş büyüklerimle oynattı. Orada hiç kendi yaşıtlarımla oynamadım ve bir yaş büyüklerimle oynamam, oyunumu geliştirdi diyebilirim. Leyla hoca çok iyi bir altyapı koçu. Şu anda da kendisiyle irtibattayım sayılır, pek görüşemesek de. Onun üzerimdeki katkılarını ve emeklerini unutmamam, bende büyük emeği var.
Anadolu Efes’e bu sezon transfer oldun. Efes’e alışmakta problem yaşadın mı? Neticede yeni takım, yeni koç, yeni sistem, yeni rol ve yeni takım arkadaşları…
Aslında hala alışmaya çalışıyorum. Her ne kadar takımı sahiplenmiş gibi görünsem de, hala alışma sürecindeyim biraz. Anadolu Efes’te oynamak büyük bir sorumluluk. Euroleague’de oynayan, Avrupa’nın en önemli takımlarından birisinde oynuyorsunuz. Takımın koçu Andaç ağabey ile de iyi anlaşıyoruz. Takım arkadaşlarımı uzun süredir tanıyorum, bazılarınla beraber oynamışlığım da var. Alışmaya çalışıyorum diyebilirim…
Peki Türkiye Şampiyonası hakkında ne düşünüyorsun?
Tabii kide şampiyon olmak istiyoruz ve çok çalışıyoruz. Düzenli bir program içinde antrenmanlarımız devam ediyor ve bu boş zamanımız olmuyor diyebilirim. Şampiyona’da her takım birbirini yenebilecek güçte. Kişisel olarak da, takımım şampiyon olduktan sonra MVP ödülünü isterim…
Seni izlediğimiz zaman, her şeyi yapabildiğini görüyoruz. Çoğu maçı da domine ediyorsun. Sence eksi ve artıların neler?
Şu anda benim en büyük eksiğim, fiziğimin zayıf olması. Evet, boyum normal şu anda ama yaşıtlarıma göre çok zayıfım. Bunu oyun zekamla kapatmaya çalışıyorum. Savunmada biraz daha agresif olmam gerekiyor diye düşünüyorum. Artılarım ise, Savunmayı iyi okuyorum ve arkadaşlarımı görerek oynuyorum. En büyük avantajım, pick&roll oyununu iyi oynuyorum diyebilirim. Atletik özelliğim belki 5′e 5 oyunda pek etkili olmuyor ama açık sahada durdurulması zor oluyor. Ege (Havsa) ile çok iyi anlaşıyoruz ve genelde hep aynı şeyleri düşünüyoruz diyebilirim. Ege de beni çok iyi tanıyor, ben de onu. Birbirimizin neyi iyi yaptığını biliyoruz.
Hedeflerin neler?
Her oyuncu gibi bende NBA’de oynamak isterim ama ilk hedefim seneye Pertevniyal A’da süre almak olacak. Ondan sonra Efes’te Euroleague oynamak. Efes gibi bir kulübün takımında oynamak çok önemli bir kilometre taşı. Bu seviye için eksiğim fiziksel dezavantajlarım diye düşünüyorum. Basketboldan çok fiziksel dezavantajlarımı geliştirmeye çalışıyorum diyebilirim. Beslenme programım var ve diğer arkadaşlara göre ben o programa daha çok dikkat etmeye çalışıyorum.
Biraz Milli Takım hakkında konuşalım. Sakarya’da pek iyi bir görüntü veremedik. Diğer takımlar tamamen oraya hazır gelmiş ve biz daha yeni takım olma aşamasındayız gibi…
Çok yeni bir takımız. Oyuncular birbirini tanıyor olabilir ama aynı takımda oynamak başka oluyor. Bu sene tabii ki elimizden geldiğince en iyi şekilde Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edeceğiz. Geçen sene Avrupa Şampiyonu olan bir takımdan bayrağı alıyoruz ve beklenti doğal olarak yüksek. Takım olma yolunda ilerliyoruz diyebiliriz. Herkes birbirine alışmaya çalışıyor ve her şeyden önemlisi herkes birbirine saygı duyuyor.
Kendine örnek aldığın, idol olarak belirlediğin oyuncular var mı?
Kevin Durant diyebilirim. Fizik yapısı benziyor ve Avrupa’dan da Bojan Bogdanovic’in oyun yapısını çok beğeniyorum. Durant gibi olmak isterim ve bunun içinde çalışıyorum…
Biraz okuldan bahsedelim. Evyap Koleji’ne gidiyorsun ve orada da Türkiye Şampiyonu oldunuz. Okul ve Basketbol bir arada yürüyor mu?
Bu sene hem kulüpte, hem de okul takımında ciddi hedefler olduğu için okulda biraz zorlanıyoruz. Okulda yürüyor gibi. Evyap’taki öğretmenler bize anlayış gösteriyorlar ve çok eksik kaldığımız için etütlerle bu eksikleri kapatmaya çalışıyoruz. Evyap’ta şampiyon olduk ve 28′inde Güney Kıbrıs’taki Dünya Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edeceğiz. İyi hazırlanıyoruz diyebilirim. Oraya şampiyon olmak için gideceğiz, çok iyi bir kadroyuz ve şampiyon olmamamız için bir neden yok. Takım olarak birbirimizle çok iyi anlaşıyoruz.
A Takım seviyesinde oynanan basketbolu takip ediyor musun?
Tabii kide. Beko Basketbol Ligi’ni takip ediyorum. TB2L maçları bana daha zevkli geliyor açıkçası, TB2L’deki maçları da izliyorum. Sonuçta 2 sene sonra bizde onlarla birlikte oynayacağız. Rakiplerimizi izleme şansı buluyoruz ve kendimizi geliştirmek için çok iyi bir fırsat oluyor maçları takip edip izlemek. Basketbolda Türkiye çok farklı bir yere gelmeye başladı. Gerek altyapıdan yetiştirdiği oyuncularla olsun, gerek yurt dışından gelen oyuncularla olsun şu anda Basketbol adına iyi bir yerdeyiz.
Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
Boş zamanlarım bile basketbolla geçiyor diyebilirim (gülüyor). Pes 2013 oynamayı seviyorum, diğer basketbolcular NBA 2K13 oynar ama ben Pes’i tercih ederim. 2K’da pek iddialı değilim ama PES’te iddialıyım diyebilirim. 2K’yı oynamak için oynuyorum, herhangi bir iddiam yok.
Jordan Brand kampına gittin. Oradaki hava nasıldı?
Jordan Brand kampına Avrupa’nın en iyi oyuncuları geliyor ve onlarla bir arada oynamak büyük bir tecrübe oldu. Döndükten sonra bana gerçekten büyük katkıları oldu. Gelir gelmez oyunum değişti desem yanlış olmaz. Tabii ki biraz hazırlıksız yakalandım. Dediğim gibi hala bazlı eksiklerim var ve bu eksikleri kapattığım zaman oraya gitmiş olsaydım, seçilirdim diye düşünüyorum.
Bize vakit ayırdığın için çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
Röportaj&Yazı: Can Pelister – twitter.com/canpelister