Geleceğin Yıldızları #2: Berk İbrahim Uğurlu

Geleceğin Yıldızları’nda bu haftaki konuğumuz, Fenerbahçe Ülker’in 1996 doğumlu oyun kurucusu Berk İbrahim Uğurlu. 4,5 yaşından beri Sarı-Lacivertli formayı terleten Berk, bu sezon Fenerbahçe Ülker A Takımı’nda da şans bulmaya başladı.

Berk; kendisine örnek aldığını bildiğim Doğuş Balbay’dan sonra kendi jenerasyonunun Avrupa’daki en iyi toplu oyuncu savunmacılarından bir tanesidir. Kazanma arzusu ile aşırı hırsın arasındaki farkı daha iyi anladıkça, ayak çabukluğu ve özgüveniyle fark yaratarak, Türk Basketbolunun önemli oyun kurucularından birisi olacağını düşünüyorum. – Ömer Uğurata (Türkiye U16 Milli Takım Koçu)

Ayak çabukluğu ve hızıyla ön plana çıkan Berk, tempoyu gerektiği zaman düşürmeyi, gerektiği zamanda arttırmayı çok iyi biliyor. Bu yeteneklerin yanı sıra, koç Ömer Uğurata’nın da söylediği gibi, Berk, Avrupa’daki ’96 jenerasyonunun en iyi toplu oyuncu savunmacılarından bir tanesi.

Saha içinde bütün arkadaşlarına yardım eden, aynı zamanda çok da çalışkan bir oyuncu. Saha dışında ise çok iyi ve dürüsttür, onunla sohbet etmek her zaman size keyif verir. – Tolga Geçim (Bandırma Kırmızı oyuncusu)

Eğer şutunu biraz daha geliştirirse, daha komple bir oyuncu olacağı kanaatindeyim. Kendisi de zaten bunun farkında ve çalışma konusunda hiçbir sıkıntı olacağını sanmıyorum. Geçtiğimiz sene Gençler Türkiye Şampiyonası’nda da oynayan Berk’in istatistikleri şu şekilde: 12.6 sayı-3.3 ribaund-6.2 asist.

Çok iyi bir karakter. Basketbolunun dışında iyi bir aile terbiyesi almış ve iyi yetiştirilmiş birisi. Basketbol olarak da iyi yerlere gelip, Engin-Barış-Ender ağabeylerinden koltuğu devralacağını düşünüyorum. Daha çok genç ama gelecekte A Milli takım guardı olmak için en büyük aday. – Fikret Doğan (Fenerbahçe Ülker Genç Erkek Takımı koçu) 

Jordan Brand Classic gibi bir organizasyonda da forma giyme şansı bulan Berk, şimdiden çoğu NBA Scoutlarının takibinde. Çoğu kişi Berk’i, Minnesota Timberwolves’un İspanyol oyun kurucusu Ricky Rubio’ya benzetiyor. Karakteri de, oyunculuğu kadar iyi olan Berk İbrahim Uğurlu’ya bir kez daha buradan teşekkürler. Ayrıca yine röportaja katkıda bulunan Ömer Uğurata, Tolga Geçim ve Fikret Doğan’a da teşekkürler. Sizleri röportajla baş başa bırakalım…

Berk kardeşimle Minik Takımdan beri beraberiz, yani uzun yıllardır hep beraber olduk. Dolayısıyla da birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve bu tabii saha içine de yansıyor. Basketbolun yanı sıra çok iyi bir insandır. Hem Basketbolu, hem okulu aynı anda götürebildiği için de onu takdir ediyorum. – Metecan Birsen (Fenerbahçe Ülker A ve Genç Takım oyuncusu)

Klasik soruyla başlayalım… Basketbola nasıl başladın?

Basketbola babam sayesinde başladım. 4,5 yaşındayken annemle birlikte beni Fenerbahçe’ye götürmüşlerdi. Eve bir basketbol potası almışlardı ve babam el hareketlerimden dolayı, ‘bu çocuk Basketbola yatkın’ diye düşündü. İlk başta Fenerbahçe Spor okuluna gittim. Yaklaşık 4,5-5 yaşındaydım, ilk başta çok küçük olduğumu ve beni almayacaklarını söylediler. Annem, sadece bir denenmemi istedi. Denedikten sonra gayet memnun kaldılar ve 5 yaşımdan beri Fenerbahçe formasını giyiyorum.

Uzun zamandır Fenerbahçe forması giyiyorsun. Ayrıca bildiğim kadarıyla Fenerbahçelisin, Fenerbahçe’de oynamak nasıl bir duygu? Artık belli bir seviyeye geldin, A Takım’la da antrenmanlara, maçlara çıkıyorsun…

Çok büyük bir camia olduğu kesin. Bundan dolayı zaten ilk A Takım maçına çıktığım zaman taraftarlar bize çok destek verdi. Hem Metecan, hem de bana çok sahip çıktılar. O yüzden çok mutlu ve gururlu oldum. Bundan sonrada bizi destekleyeceklerini düşünüyorum. Fenerbahçe Ülker formasıyla ilk maçımda taraftarlar beni alkışlamaya başladı, ilk başta çok heyecanlandım. Sonrasında bu heyecanı atlatmayı başardım. 

Jenerasyonunun Avrupa’da ve Türkiye’de en iyi oyun kurucularından bir tanesisin. Artık çoğu basketbol takipçisinin gözü altyapıda. A Milli takımda da yavaş yavaş bir kabuk değişimi olacak. Sen kendini A Milli takım seviyesi için nasıl görüyorsun? 95-96 jenerasyonun da uzundan kısaya çok iyi oyuncular var.

Açıkçası dediğiniz gibi 95-96 jenerasyonu çok iyi oyun kuruculara sahip. Kenan Sipahi olsun, Kartal Özmızrak olsun, bende A Takım seviyesinde oynamaya başladık. Bunu ilerletmeyi düşünüyoruz. Aynı zamanda bende A Milli takımda oynamak istiyorum. Kendimi geliştirip, A Milli takım seviyesine çıkabileceğimi düşünüyorum. Bunun içinde çok çalışıyorum ve çalışmaya devam edeceğim.

Vilnius’taki kadroda sen de vardın. Milli takıma girmişken, oradan da bahsedelim. Biz Televizyon başından çok duygulandık. Siz neler hissettiniz? Aynı zamanda ’96 jenerasyonundan da beklenti oldukça arttı bu başarıyla birlikte…

1 sene boyunca çok yoğun çalışma temposundan geçtik. İlk başta Sakarya turnuvası, sonra Fransa ve kamp dönemi olsun gerçekten çok çalıştık. Takım olarak o turnuvaya çok iyi hazırlanmıştık. Antrenörlerimiz bize, bu jenerasyonda Hırvatistan çok iyi diyorlardı, grup aşamasında eledik. Yine Sırbistan’ı yarı finalde, Fransa’yı da finalde yendik. Kısacası çok zor maçlar çıkardık. Kendi açımdan değerlendirecek olursam, çok verimli olamadım. Çünkü turnuvanın öncesinde büyük bir sakatlığım vardı. Bileğim burkuldu ve bu beni çok etkiledi. O sakatlık nedeniyle rahat hareket edemiyordum, koşmamı engelliyordu. Normalde ben hızlı oynayan bir oyuncuyum, dolayısıyla bu sakatlık beni çok etkiledi. Bireysel açıdan çok iyi bir turnuva geçirmedim ama sonuçta orada Türkiye’yi takım olarak çok iyi temsil ettiğimizi düşünüyorum. Şampiyon olarak dönmemiz herkesi çok mutlu etti.

Aynı zamanda döndüğünüzde A Takım’daki ağabeylerinizle de yemek yediniz. Oradaki ortam nasıldı?

Ağabeylerimiz bizi gerçekten çok desteklediler. Çoğu altyapıda şampiyona oynamış, şampiyonluklar görmüş oyuncular. Bize, ‘sizden beklenti var, bu takımdan çok üst düzey oyuncu çıkacağını düşünüyoruz’ dediler. Gerçekten güzel bir ortamdı. Onların dediklerini elimizde geldiğince yapmaya çalışacağız.

Genç Milli Takım aday kadrosuna seçildin. 11′inde toplanacaksınız. 95-96 jenerasyonunun birleşiminde bir başarı gelir mi? 

Geçen sene şampiyon olduğumuzdan dolayı üzerimizde bir baskı var. Gençlerde uzun süredir bir derece yapamıyoruz. 95-96 jenerasyonunda çok önemli oyuncular var; Cedi olsun, Kartal olsun, Metecan olsun, Kenan olsun… Avrupa Şampiyonası’nda başarılı olacağımızı düşünüyorum. İyi çalışır ve takım olursak, derece neden olmasın?

Fenerbahçe Ülker genç takımına geçelim… Bu sene şampiyona Sakarya’da olacak. Şampiyona’daki hedefler ve rakipler hakkında neler söyleyebilirsin?

Geçen sene Gençler Şampiyonası çok çekişmeli geçti. Tofaş, Pertevniyal, biz ve Telekom gerçekten iyi oynamıştı. Bu senede yine çok ciddi rakipler var. Banvit altyapıda kendini güçlendirdi, Pertevniyal ile zaten İstanbul’da bir yarış içindeyiz, Tofaş’ta yine önemli oyunculara sahip. Kısacası çekişmeli bir turnuva olacak diye düşünüyorum. Biz elimizden geleni yapıyoruz, her gün antrenman yapıyoruz ve birlikte vakit geçirmeye çalışıyoruz. Bunu değerlendirip, Sakarya’da iyi bir sonuç almak istiyoruz çünkü Avrupa’da oynadığımız Nike International Junior Turnuvası’nda finalde kaybettik. Bunu telafi etmek istiyoruz. NIJT gerçekten iyi oynadık turnuva boyunca ama finalde 1. Periyottaki kötü oyunumuzdan dolayı Spars’a kaybettik. Londra’ya gitme şansımız halen sürüyor. Barcelona wild card aldı bizimde öyle bir durumumuz var. Şu anda 4 takım belli, İngiltere milli takımı ve Barcelona’nın da wild card ile katılmasıyla 2 takım kaldı. Büyük ihtimal bizde orada olacağız.

Aynı zamanda Sainte Pulcherie gibi çok zor bir liseye gidiyorsun. Okul ile Basketbol nasıl bir arada yürüyor? 

Açıkçası ben 5. Sınıftan beri bu yoğun tempodayım. Hem Basketbolu, hem de derslerimi idare ediyorum. Bunda ailemin çok büyük katkısı var. Bana çok büyük bir destek veriyorlar. Sistematik çalışmak çok önemli diye düşünüyorum. Ben her gün düzenli dersime çalışıyorum. O yüzden sınav zamanı fazla çalışmama gerek kalmıyor. Basketbola çok önem veriyorum ama derslerime de en az Basketbol kadar önem veriyorum. Çünkü gelecekte ne olacağı belli olmaz. Basketbolu bıraktıracak bir sakatlık başıma gelebilir, geleceğimi düşünmek zorundayım.

Çok doğru düşünüyorsun… Bu sene A Takım’la da antrenmanlara ve maçlara gidiyorsun. Okul sanırım sana yardım ediyor?

Evet okulun bana çok büyük bir yardımı var. Hocalar çok anlayışlı. Zaten okulda da bir sürü başarı elde ediyorum. Özellikle de Avrupa Şampiyonası zamanında okulum yazın bana çok yardım etti. Onlara buradan bir kez daha teşekkür ederim.

Benim için bence önümde çok büyük bir örnek var: Babam Şekerspor’da Basketbol oynamış ve sakatlıklardan dolayı Basketbolu bırakmış. Ama o da okuluna önem verdiği için, Fransız’da okumuş. Babam bana derslere önem vermezsem, neler olabileceğini anlattı. Babam benim için bu konuda çok büyük bir örnek.

Biraz Basketbol ve dersten kopalım… Boş zamanlarında, eğer varsa, neler yapıyorsun?

Açıkçası sınav ve basketboldan dolayı çok fazla boş zamanım olmuyor ama olduğunda ailemle vakit geçirmeyi, arkadaşlarımla buluşmayı seviyorum. Aynı zamanda arkadaşlarımla birlikte video oyunları, PS3 oyunları oynamayı seviyorum. NBA 2K özellikle en çok oynadığım oyun diyebilirim.

Sen de diğer arkadaşların gibi iddialı mısın bu oyunda? Şu anda Geleceğin Yıldızları’nda 2. bölümdeyiz, ama bu bölüm dışında kimle konuşsak herkes iddialı. Bir turnuva falan yapsak güzel olacak sanki… 

Doğru, doğru (gülüyor)… Bende iyi olduğumu düşünüyorum. Çünkü boş vakitlerimde bende oyun oynuyorum, hatta kendi adamımı bile yarattım NBA’de. Zaten A Takım’dan Bo ve Mike ile birlikte 2K oynuyoruz arada. Onlar aslında benden daha iyi oynuyorlar ama bana yardım ediyorlar bu konuda. Cidden çok eğleniyoruz aramızda. 

Bo McCalebb, Mike Batiste demişken; bu oyuncularla antrenmana çıkıyorsun ve birlikte vakit geçiriyorsun. Onlarla bir arada olmak nasıl bir duygu peki?

Zaten Bo McCalebb’ı ben 2-3 senedir sürekli Euroleague’de izliyorum ve takip ediyorum. Siena’da çok büyük başarılara imza attı. Batiste yine Panathinaikos’ta uzun yıllar oynadı ve kariyeri ortada. Sato, oynayabileceğiniz en iyi oyuncu diyebilirim. Çok iyi bir karakteri var ve bana çok yardım ediyor. Bo’dan yaz kampında çok şey öğrendim, özellikle de hız konusunda. Bana çok büyük yardımları oldu. Kendisi zaten çok eğlenceli ve sempatik biri. Mike Batiste de keza öyle, bana yardım ediyorlar ve genç oyuncuları destekliyorlar. Türk oyunculardan hepsi zaten bize destek oluyor.

İdolün kim?

Ricky Rubio. 

Kariyer planlamaların neler peki?

İlk öncelikle ben Fenerbahçe Ülker A Takımı’nda oynamak istiyorum, ilk hedefim bu. Burada iyi yerlere gelirsem tabii Amerika’ya veya Avrupa’ya gitmek isterim. Ama her şeyden önce, ilk hedefim Fenerbahçe Ülker A Takımı’nda oynamak. Uzun yıllardır bu takımın altyapısında oynuyorum ve A Takım’a yükselip, orada süreler almak istiyorum. Tesisler artık benim yuvam gibi oldu diyebilirim (gülüyor).

NBA’e çok fazla uzun oyuncu yolluyoruz. Ancak kısa oyuncu göndermekte büyük bir problem yaşıyoruz. Sence problem ne? 

Dediğin gibi çok uzun oyuncu yolluyoruz. Şu anda Ömer Aşık olsun, Enes Kanter olsun orada oynuyorlar. Bence kısa oyuncuların fazla üstüne düşmüyoruz. Bana öyle geliyor. Uzun oyuncuların daha fazla üstüne düşüyoruz. Yine okul problemi de var. Amerika’ya giden arkadaşlarımla konuştuğum zaman, tabii şaşırıyorum. Orada 4:30 saat antrenman var, üzerine 2:30 saat kondisyon ve ağırlık antrenmanları yine var. Okul ve Basketbol iç içe olduğundan dolayı pek zor olmuyor. Amerika kısa oyuncular için zor bir yer olabilir ama çok çalışır, emek harcarsak olmayacak diye de bir şey yok. 

Amerika’ya, Jordan Brand Classic maçına gittin. Oradan devam edelim istersen, ortam nasıldı?

Jordan Brand için ilk başta Londra’ya gittiğimde çok farklı bir sistemle karşılaştım. Çift toplarla hareketler, garip garip driller yaptırdılar. Bana çok garip geldi. Orada, sizin Amerika’ya uyum sağlayıp, sağlayamayacağınıza bakıyorlar. Orada kendimi göstereceğim diye bencil oynamamak lazım. Öyle yaparsan hiç üstüne düşmüyorlar. O konuda çok hassaslar. 

Peki senin hakkında izlenimler neydi?

Jordan Brand’e seçildikten sonra Amerikalı scoutlar, ‘sizi takip edeceğiz, planlamanızı yapın ona göre sizle konuşabiliriz’ dediler. Avrupa’daki çoğu maçlarımızı gelip izliyorlar. Kendimde geliştirmem gereken yönler var ama bende bu oyunu hızlı oynamayı seviyorum. Ondan dolayı benden etkilendiler diye düşünüyorum.

Geliştirmen gereken yönlerin neler peki sence?

Üçlüğümün çok iyi olduğunu düşünmüyorum, şutumu geliştirmem lazım. Aynı zamanda pick&roll savunmasında biraz eksikliğim var. Oyun görüşümü biraz daha geliştirmem gerekiyor ilerisi için.

En büyük gücün sence ne?

Topu karşı sahaya çok hızlı götürüyorum, en büyük gücüm bence bu. Ayriyeten savunma bana odaklıysa, diğer arkadaşlarımı buluyorum. Odaklı değilse, kendim kullanıyorum.

Sosyal medyayı da kullanıyorsun. Twitter’da mesela birisi sana bir şey yazdığında, okuyor musun? Okumaktan ziyade, umursuyor musun?

Tabii ki. Ben her türlü eleştiriye açığım. İnsanların beni sevip, sevmemesi önemli değil. Ama ben küfür, hakaret olmadıkça bütün eleştirilere açığım. Benim olumsuz bir yönümü görüp de birisi bana bunu söylerse sevinirim. Diğer insanların mutlaka söylediklerini dinlerim.

NBA’i takip ettiğini düşünüyorum. Aynı zamanda medyayı takip ediyor musun? Mesela denk geldiğinde köşe yazılarını okur musun?

Takip ediyorum tabii ki. NBA’e özellikle çok meraklıyım, NBA hakkında bir yazı gördüğümde hemen okurum. Maç sonuçlarına genellikle bakarım. NBA’de Lakers’ı destekliyorum. İnternet sitelerine meraklıyım. 

Bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz. 

Ben teşekkür ederim.

Röportaj&Yazı: Can Pelister

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler