TrendBasket’te kuşkusuz ki eksik kalan bölümlerden bir tanesi de, altyapıydı. “Geleceğin Yıldızları” bölümünde gözümüze takılan oyuncuları mercek altına alıp, onlarla yüz yüze veya e-mail üzerinden röportaj yapacağız. Bu bölümün sadece Türk oyuncularla sınırlı kalmayacağını da söyleyeyim. Umarım beğenirsiniz…
Doğukan Şanlı’yı uzun zamandır tanıyorum. Milli takımlarda beraber oynadık, liseyi de beraber okuduk. Bu sene de yine Avrupa Şampiyonası’nda beraber olacağız. Hızlı hücumlarda durdurulması gerçekten zor bir oyuncu. Umarım iyi yerlerde olur. – Metecan Birsen (Fenerbahçe Ülker oyuncusu)
“Geleceğin Yıldızları” bölümümüzün ilk konuğu Doğukan Şanlı oldu. Beşiktaş altyapısında yaklaşık olarak 8,5 senedir oynayan Doğukan, skorer kimliği ve aynı zamanda savunmasıyla da ön plana çıkıyor. Geçtiğimiz sene Genç Erkekler Türkiye Şampiyonası’nı 32.8 sayı-3.4 ribaund-3.4 asist-3.2 top çalma ortalamalarıyla tamamlayan Doğukan, gösterdiği performansla çoğu kişinin aklına, “Sayı Makinesi” olarak girdi.
İnsan olarak sevdiğim, oyuncu olarak beğendiğim bir sporcu. – Ömer Uğurata (A Milli Takım Yardımcı Antrenör, U17 Milli Takım koçu)
Artı ve eksilerine baktığımız zaman, herhalde en büyük silahı hücumdaki çeşitliliği. Savunmasını da iyi bir noktaya getiren Doğukan’ın kuşkusuz ki güçlenmesi gerekiyor. Kendi yaş grubu için belki şimdi bu fizik yeterli ancak A Takım seviyesine çıktığı zaman, sorun yaşayacağını düşünüyorum. Eğer fiziğini geliştirir, biraz daha sertleşirse kuşkusuz ki Doğukan’ı Anadolu Efes, Fenerbahçe Ülker, Beşiktaş, Pınar Karşıyaka, Banvit, Galatasaray Medical Park seviyesindeki takımlarda görebiliriz.
Çok düzgün bir karakter. Türkiye’de göremediğiniz kadar büyük ve özel bir defansif yetenek. – Taner Günay (U18 Milli Takımı Antrenörü)
Doğukan ile yaklaşık 1 saat konuştuk. Hem Taner Günay, hem de Ömer Uğur Ata’nın bahsettiği gibi Doğukan Şanlı gerçekten çok düzgün bir karakter. Daha öncede Doğukan’la sohbetim olduğundan dolayı, bu benim 1 saatlik görüşüm değil. Hem saha içinde, hem de dışında gerçekten muazzam bir karakter. Benim için her zaman, bir oyuncunun karakteri, oyunculuğundan önce gelir. Doğukan hem karakter olarak, hem de oyuncu olarak çok iyi birisi. İsterseniz şimdi röportajımıza geçelim…
Uzun süredir beraber oynuyoruz ve birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Saha içinde en iyi anlaştığım oyuncu diyebilirim. Aldığımız her başarı birbirimize olan güvenimizden geliyor. Yetenekleri ortada, gerçekten önü çok açık. Çok çalışır ve yılmazsa çok iyi yerlere geleceğini biliyorum. İnşallah uzun süre daha beraber oynar ve birçok başarıya daha imza atarız. – Kartal Özmızrak (Beşiktaş oyuncusu)
Klasik soruyla başlayalım istersen, Basketbola nasıl başladın?
Evet, yine aynı soru (gülüyor). Basketbola, 9 yaşında şu anda da antrenörlüğümü yapan Cemal ağabey ile başladım. Okulda basketbol oynuyordum ama tabii o zaman bu kadar iyi değildim, karpuzlama falan atıyordum (gülüyor).Bir gün bizim okula seçmeye geldiler. Benim, annemin ve babamın boyunu sordular ve ardından oyuncu aradıklarını belirterek beni Beşiktaş’a antrenmana çağırdılar. O seneden beri Cemal ağabey sağ olsun benimle çok ilgilendi, tabii arada değişen antrenörlerde oldu. 9 yaşından beri Beşiktaş’ta devam ediyorum. Kısacası, Basketbola Cemal ağabey sayesinde başladım, o geldi ve beni buldu. Yoksa benim basketbolcu olma gibi bir düşüncem, hevesim yoktu açıkçası.
Peki, diyelim ki o gün seni Cemal Kartal bulmasaydı, ne olmayı planlıyordun?
Matematik ve bilgisayarla çok ilgileniyordum. Büyük ihtimal bilgisayar veya matematikle ilgili bir şey olurdum. Ama iyi ki Cemal ağabey bizim okulumuza gelmiş ve beni bulmuş. Hayatım değişti, çok da güzel oldu. Sevdiğim, zevk aldığım bir şey yapıyorum sonuçta.
Beşiktaş’ın 95 jenerasyonu uzun zamandır bir arada. Kaç senedir bir arada oynuyorsunuz ve bu jenerasyonun başarıları neler?
Tabi gidenler ve gelenler oldu ama kemik kadro 7 senedir var. Junior League zamanından beri bir aradayız. Başarılarımıza gelecek olursak; Junior League ve Küçüklerde birer şampiyonluğumuz, Yıldızlarda ise dördüncülüğümüz var. Bu sene biraz kötü gidiyoruz ama onun dışında İstanbul’da da hep birinciliklerimiz bulunuyor. İnşallah silkelenip, güzel şeyler yapacağız. 7 senedir çok güzel bir şekilde gidiyoruz, umarım kapanışı da güzel olacak.
Bu sezon 95 jenerasyonunun son senesi. Tabii çoğu kişi 1. lig, 2. lig veya bölgesel lig diye ayrılacak. Takımda anladığım kadarıyla arkadaşlık çok üst seviyede. Peki, koçla aranızdaki ilişki nasıl?
İnanın koçla iletişimimiz kötü olsa şu seviyede bir takım olmazdık. Evet seneye çoğumuz farklı takımlarda olacaktır ama her zaman görüşmeye devam edeceğiz. Koçla hiçbir sıkıntımız yok. O bize güveniyor, aynı şekilde biz de ona güveniyoruz. Arada bir sinirlendiği ve tedirginleştiği oluyor fakat artık yıllardır beraber çalıştığımız için sorun olmuyor. Biz ona söz veriyoruz ve verdiğimiz sözü de tutuyoruz. Fenerbahçe maçında Cemal ağabeye bir sözümüz vardı ve o sözümüzü tuttuk. Bize güveni tam, keyifli bir şekilde devam ediyor ilişkimiz.
Beşiktaşlısın bildiğim kadarıyla. Beşiktaş’ta oynamak nasıl bir duygu?
İnanılmaz bir duygu. Hem Beşiktaşlısın, hem de Beşiktaş’ta oynuyorsun. Benim zaten hemen hemen bütün ailem Beşiktaşlı, belkide babama sorsanız onun en büyük hayali beni Beşiktaş formasıyla Basketbol veya herhangi bir spor yaparken görmektir. O formayı giymek, taşımak çok ayrı bir şey. Beşiktaş-Galatasaray pinpon maçı olsa bile o formanın ağırlığı çok fazla. Tabii üzerinizde bir stres oluyor ama ben artık o stresi atlattım diyebilirim. İnşallah A Takım seviyesinde de şans verirler, oynarım. Elimden gelenin en iyisini yaparım diye düşünüyorum.
Benim yine “Geleceğin Yıldızları” bölümünde hemen hemen herkese soracağım soruya geçelim. Okulla, Basketbolu bir arada nasıl götürüyorsun? Bildiğim kadarıyla, Doğa Koleji’ne gidiyorsun. Hele ki altyapıda oynayan bazı oyuncular, Fransız gibi çok zor, disiplinli okullarda okuyor…
İnanın Amerikan’da, Fransız’da okuyanlar okula gitmiyorlardır. Gidiyorum diyorsa da, yalandır. Öyle bir şey yok. Kendimden biliyorum, 9. Sınıfa kadar hiç aksatmadan okula gittim ancak 9′dan sonra profesyonellik arttıkça inanın yürütemiyorsunuz. Okul da tabii bize yardım ediyor. Doğa Koleji zaten basketbola desteğinden bilindiğinden dolayı bize yardımları gerçekten çok oluyor onlara da teşekkür etmeliyiz. Türkiye’de maalesef okul veya basketbol, ikisinden birini seçmeniz gerekiyor…
Peki, gelecekte beklentilerin neler? Seni araştırdığımızda veya sorduğumuzda çoğu kişi, hücumdaki yeteneklerine değiniyor…
Öncelikli hedefim Beşiktaşlı olduğum ve bu takımın altyapısından yetiştiğim için, Beşiktaş’ta oynamak. Hücumumu çok övüyorlar ancak şahsen ben çok eksiğim olduğunu düşünüyorum. A Takım seviyesi için yeterli değilim, özellikle de kuvvetlenmem gerekiyor. Tabikide benim de kendi düşüncelerim var gelecek için. En çok istediğim şey açıkçası İspanya’da, Euroleague seviyesinde bir takımda oynamak. Umarım iyi bir kariyerim olur ve yıllar sonra basketbolu bıraktığımda, “Doğukan diye bir oyuncu vardı” diye bahsedilmek hoşuma gider. Ancak şunun altını çizmek istiyorum, benim için öncelik her zaman Beşiktaş. Tabiki antrenöre bağlı. Beni ister veya istemez, saygı duymak gerekir. Ona göre bende kendime bir yol çizerim. İnşallah isterler ve bende Beşiktaş’ta basketbol oynamaya devam ederim.
Amerika’yı düşünüyor musun?
Amerika’yı geçen sene düşündüm. Öncelikle tabii bunlar yazın konuşulacak şeyler. Erman hocamın da beni kadroya alıp, almayacağına da bağlıı biraz. Erman hoca eğer beni kadroya almazsa, tabikide Amerika’yı da düşünüyorum. Her Basketbolcunun hayali olduğu gibi Amerika benimde hayalim. Şu anda Basketbolum iyi gidiyor, kafamda sadece Türkiye Şampiyonası var. Eğer Erman hoca, “Ben sana süre vermeyeceğim” dediği takdirde bende sonuçta önüme bakacağım. Ya Türkiye’de başka bir takımla anlaşacağım, ya da Amerika’ya gidip NCAA’de oynayacağım. Keşke kariyerimin sonuna kadar Beşiktaş’ta oynasam. Mesela bana bir takım 10 veriyor, Beşiktaş ise 2 veriyorsa ben yine Beşiktaş’ı seçerim. Benim için paradan önemli olan bazı şeyler var, Beşiktaş’ta bunlardan biri.
Yıllardır Beşiktaş altyapısındasın. A Takım koçu Erman Kunter, altyapıdan hiç memnun değil. Aslına bakacak olursak biraz da haklı gibi duruyor. 97-98 jenerasyonundan Beşiktaş’ın öne çıkan bir oyuncusu benim bildiğim ve izlediğim kadarıyla yok. Milli takımda da bildiğim kadarıyla o jenerasyondan Beşiktaş’ın sadece 1 oyuncusu var, o da bu sene takıma katılan Efe Beşok. Beşiktaş’ın yıllardır içinde biri olarak, altyapıyı diğer takımlarla kıyasladığında nasıl değerlendiriyorsun?
Tek tek bakmak gerekirse 95 jenerasyonunda, iyi ve 1. Lig oyuncusu diyebileceğim kendimi çıkardığımda 3-4 tane oyuncu var. 96 jenerasyonunu da seneye zaten izlersiniz, orada da iyi oyuncular var. 97-98 jenerasyonu biraz zayıf kalıyor. Hani, ‘neden’ derseniz gerçekten bir fikrim yok. Maçtan önce baktığında ön plana çıkan oyuncu yok. Yani, x çıkar 20 atar falan diyemiyorsunuz. Ama takım olurlarsa, neden olmasın…
Bu noktada hemen araya gireceğim. Bence şampiyona kazanmak veya kupa kazanmak önemli olmamalı altyapıda. Yani, o takım istediği kadar şampiyon olsun bence bir önemi yok. 2-3 sene sonra, Beşiktaş A Takımı’nda oynayacak kaç tane oyuncu olacak? Bence bu önemli. Kimsenin ben Beşiktaş Yıldız takımının şampiyonluğunu önemseyeceğini pek zannetmiyorum. 97 jenerasyonunda sanırım Altuğ vardı, takip edemedim, basketbolu bıraktı galiba?
Evet, Altuğ vardı ama dersler nedeniyle basketbolu bıraktı bildiğim kadarıyla. Yani dersi seçti. Yine o jenerasyonun önemli bir oyuncusu olan Canberk, kötü bir sakatlık geçirdi ve sezonu kapattı. Açıkçası yıldız takım için bu bir hayli kötü oldu. O da sakatlanınca birini çıkaramadılar ön plana. Güven ağabey birini çıkarır mı, bence biraz oyuncuların yeteneğine de bağlı. Açıkçası benimde detaylı bir yorum yapmam yanlış olur, çok fazla takip edemiyorum. Tabiki gönül, o jenerasyondan da oyuncu veya oyuncuların çıkmasını ister. Umarım da çıkar…
Bu sene Genç Erkekler Türkiye Şampiyonası, Sakarya’da oynanacak. O turnuva hakkında ne düşünüyorsun? Beşiktaş’ın 95 doğumluları kapanışı güzel yapacak mı?
Genel olarak baktığımız zaman Şampiyona bence çok iyi olacaktır. Fenerbahçe, Pertevniyal, Banvit, Karşıyaka, Beşiktaş ve Galatasaray gibi çok iyi takımlar var. Ben açıkçası Galatasaray takımını beğeniyorum. Muazzam bir şampiyona olacak, herkesi Sakarya’ya bekleriz. Bizim takıma dönmek gerekirse, gerçekten iyi hazırlandığımızı söyleyebilirim. Potansiyelli bir takımız, açıkçası ‘niye olmasın?’ diyoruz. Takımımızın şu anda morali de gerçekten iyi. Eğer bir tane daha Fenerbahçe galibiyetiyle Sakarya’ya gidersek, çok daha fazla moralli olacağız. Şu anda oynadığımız İstanbul ligi de gerçekten çok kaliteli bir lig. Her maç aşağı yukarı zorlu geçiyor, biz mesela Darüşşafaka’ya yenildik. Şampiyona’da oyunumuz oturur ve o 6 gün boyunca kendi oyunumuzu oynayabilirsek, eminim ki bizi kimse durduramaz. Dediğim gibi gerçekten çok potansiyelli bir takımız. Uzunumuz sıkıntılı olabilir ama biz de uzun gibi oynayıp, ribaundlara giren ve hızlı basketbol oynayan bir takımız. İnşallah oyunumuz oturur ve şampiyonlukla kapatırız.
İstersen Milli Takım hakkında konuşalım. Sen 95-96 jenerasyonunu nasıl değerlendiriyorsun? Potansiyeli yüksek olan çok oyuncu var, sence şampiyonada ne olur? 95 jenerasyonu arasında arkadaşlık da bildiğim kadarıyla çok iyi…
Evet, arkadaşlık bu jenerasyon arasında gerçekten çok üst seviyede. Bence 95 jenerasyonu Türkiye’nin basketboldaki şu anda en iyi jenerasyonlarından biri. Kısasından uzununa kadar her türlü seçenek var ve bence hepsini A takımda bir yere koysanız, sırıtmaz. Yıldızlarda 7. olmamız gerçekten bizim adımıza çok büyük bir hayal kırıklığıydı. Yarı final/final için gittiğimiz turnuvadan 7. Olarak ayrılmak kötüydü. O sene takım olamadığımızı düşünüyorum. Ama şu anda arkadaşlığın üst seviyeye çıkmasıyla birlikte takım olduğumuzu söyleyebilirim. Aşağıdan da çok yetenekli, 96 doğumlu oyuncular geliyor. Hepsi gerçekten çok potansiyelli ve yetenekli oyuncular. Onlarında işin içine girmesiyle birlikte bir şeyler olabilir diye düşünüyorum. Pota altı olsun, guard olsun, şutörleri olsun gerçekten iyi oyunculara sahip 96 jenerasyonu. Zaten şampiyon takımın kötü olmasını bekleyemezsiniz. Bizim oyunumuza uyum sağlayabilirlerse, şampiyonluk gelebilir. Çünkü baktığınız zaman bizim uzunundan kısasına kadar hepsi açık alan oyununu seven, hızlı oynayan oyuncular. Onlar ise biraz daha farklı. Daha çok sete dayalı bir oyunları vardı. Bizim oyunumuza uyum sağlarlarsa müthiş bir takım olacaktır. Belkide şampiyon oluruz, hiç belli olmaz. İnşallah bizim oyunumuza ayak uydururlar.
Peki sen Türkiye Basketbolunu nerede görüyorsun? En iyi lig miyiz, yoksa en iyi lig olma yolunda emin adımlarla ilerliyor muyuz?
Kesinlikle en iyi lig olma yolundayız. Çünkü ben geçen sene 94 Milli takımda da bulunuyordum orada da rakipleri görme şansı buldum. 1-2 tane çok iyi Ülkeler, jenerasyonlar var ama bizim jenerasyonumuza baktığımız zaman kağıt üzerinde inanılmaz yetenekler var. Uzun, kısa olsun gerçekten kağıt üzerinde iyi oyunculara sahibiz. 5-6 sene sonra Türkiye ligi, en iyi lig olabilir. Bizim milli takımlarımızda herkes eşit sürelerde, birbirine yardım ederek oynuyor. Diğer Ülkelerde böyle değil. 1 veya 2 tane oyuncu üzerine kurulu, o oyuncular her maç 40 dakika oynuyor ve her topu o oyuncular atıyor. Bizim Ülkemizde böyle değil. Herkes eşit ve bence böyle olması daha iyi. Diğer mantıkla 1 veya 2 oyuncu çıkıyor ama burada 8-9 tane oyuncu çıkma ihtimali var. Bence çok daha iyi ligimiz olacak.
Doğukan Şanlı boş zamanlarında ne yapar?
Buraya ders demek isterdim ama okula gidebildiğim kadar gidiyorum (gülüyor). Sabah idman, akşam idman diyebilirim. Akşamları ailemle, öğlenleri ise kız arkadaşım ve arkadaşlarımla ilgileniyorum. Diğer günler maç, idman, maç sonrası idman oluyor. Hayatımız hep idman, maç ve ev arasında gidip geliyor. Ekstra bir şey yok açıkçası.
Video oyunlarına meraklısın bildiğim kadarıyla…
Evet tabikide meraklıyım. Her basketbolcuda olduğu gibi bende içeceğimi koyar, ayağımı uzatır Playstation 3 oynarım. Hemen hemen benim tanıdığım herkes bunu yapıyor, yok diyen basketbolcu çok nadirdir. Özellikle de NBA 2K’da çok iddialıyımdır. Bilgisayarda ise sitelerde basketbol haberlerine, takımların ve oyuncuların son durumlarına bakıyorum.
Medyayı da takip ediyorsun yani?
Elimden geldiğince haberlere bakarım özellikle de Euroleague’de yine elimden geldiğince maç izlemeye çalışıyorum.
Bu bence çok önemli. En azından bana göre. İstediğin kadar yetenekli ol, eğer sen ne olup bittiğini bilmiyorsan üst seviyede, oraya çıktığında büyük sıkıntı yaşarsın. Bir altyapı oyuncusu Euroleague’i takip etmeli, denk geldiğinde bütün Basketbol maçlarını izlemeli. Tabiki herkesin hayatı basketbol olsun demiyorum. Elbette arkadaşlarıyla vakit geçirecek ama boş zamanlarının arasına da Basketbol maçlarını bir şekilde sıkıştırması gerektiğini düşünüyorum bir oyuncu adayının.
Kesinlikle doğru söylüyorsun. Seyrettiğin, Basketbolcu gözüyle baktığın her maçtan inan bir tecrübe kazanıyor, bir şeyler öğreniyorsundur. Ben İspanya ligini çok seyrediyorum gerçekten çok kaliteli bir lig. Yine EUroleague’i de belirttiğim gibi takip ediyor ve izliyorum. Türkiye Ligi’nde zaten Pazartesi dışında maç kaçırmam. Çünkü bazen Pazartesi’ye denk gelebiliyor maçlarımız ve ondan dolayı kaçırabiliyorum. Diğer ligleri de keşke televizyonlar verse de, izlesek. Elimizde bu ligler olduğundan dolayı, bu ligleri sıkı takip ettiğimi söyleyebilirim. Zoran Planinic, David Moss gibi beğendiğim oyuncular var mesela. Türkiye’de hiçbir maçı verilmiyor bu oyuncuların ama ben düzenli olarak bu 2 oyuncunun istatistiklerine bakarım. Açıkçası bu istatistiklere baktıkça zevk alıyorum.
Geçtiğimiz haftalarda Bayrampaşa’da oynanan Galatasaray-Fenerbahçe Ülker Genç Erkek maçına gittim. O maçtan sonra da zaten sizin Daçka ile maçınız vardı. Oradaydın diye soruyorum bu soruyu. Tribünde bir oyuncunun velisi veya yakını, hakemler ne yapsa küfür ediyor, bağırıyor, çağırıyor… Sahada olan Galatasaraylı oyuncuyu bence bu davranışlar olumsuz etkiler. Zaten o maçı daha rahat kalan ve sabırlı oynayan Fenerbahçe kazandı. Sen ne düşünüyorsun?
O gün dediğin gibi bende oradaydım ve gerçekten Galatasaray takımını etkiledi. Bence çok gereksiz, tabiki yorum yapacaksın ama basketbol bilgisiyle yorum yapmak lazım. Hakeme de hep yüklenmemek lazım. O tarz hareketler karşı tarafı da oyuna katıyor. Bende de bazen oluyor, mesela tribünden biri bağırıyor “faulü atamaz” diyor veya küfür ediyor, bu sefer sen daha çok hırslanıyorsun. Yine o tarz hareketler hem kendi takımına zarar veriyor, hem de aynı zamanda karşı takıma moral veriyor. Bence Galatasaray takımı o gün maçı alabilirdi. Bence o olayın çok büyük bir etkisi oldu. Bazen maçta duruyor ve bu sefer farkında olmadan kendi takımını da soğutuyorsun. Öyle şeylerden uzak durmak gerekiyor. Ben açıkçası o hareketleri kim yaparsa yapsın kınarım. Oyuncunun da kesinlikle itibar etmemesi lazım tribüne. Kulağı sadece takım arkadaşları ve koçunda olmalı.
Beşiktaş Basketbol’da A.Ş olacak. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun? Geçtiğimiz dönemlerde Beşiktaş’ın Basketboldaki gelirlerinin hepsinin futbola aktarıldığını sende çok iyi biliyorsun. Aynı zamanda Beşiktaş Basketbol altyapısının kapısından da kimlerin döndüğünü eminim sen benden daha iyi biliyorsundur. Erman Kunter de, “Altyapıya yatırım yapacağız” diyor. Senin artık bu son senen altyapıda. İnanıyor musun altyapıda değişiklik olacağına ve yatırım yapılacağına?
Açıkçası ben 8,5 senedir Beşiktaş’ta oynuyorum ve bana artık bu haberler çok inandırıcı gelmiyor. Geçen senede altyapıya yatırım yapacaklar diye sevindik ancak öyle bir yatırım olmadı. İnşallah Erman hoca önderliğinde bu sefer olur, bizim artık altyapı bitti diyebilirim. İnşallah bundan sonrası iyi olur. Beşiktaş’tan oyuncu çıkması bütün Beşiktaşlıları sevindirir. Umarım kapıdan da kimse dönmez, genç-yıldız-küçük bütün kategorilerde Beşiktaş şampiyon olur. Umarım Erman hocanın ve diğer yöneticilerimizin söylediği gibi olur her şey.
Bize zaman ayırdığın için çok teşekkürler Doğukan. Kariyerinde başarılar, umarım seni iyi yerlerde izleriz…
Asıl ben teşekkür ederim.
Son olarak şuradan Doğukan’ın İstanbul Ligi’nde Fenerbahçe’ye karşı oynadığı maçın tamamını seyredebilirsiniz.
Röportaj&Yazı: Can Pelister