Galatasaray Odeabank-Fenerbahçe | Maç Analizi

Haftanın maçında Galatasaray Odeabank, Abdi İpekçi’de konuk ettiği ezeli rakibi Fenerbahçe’yi rahat bir şekilde mağlup etti. 2006-07 sezonundan beri evinde ezeli rakibine yenilmeyen Galatasaray Odeabank, bu galibiyetle serisini bir maç uzattı. Bu dev maçı değerlendirmeye başlamadan önce iki takımın bu yaz yaşadıkları serüvenlerini kısaca bir hatırlatmak istiyorum..

CS1BjBlUsAAJO1S

Galatasaray Koçu Ergin Ataman: ”Bütçemize göre çok iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Ligde şampiyonluğa oynayacak 5-6 takım var ve Galatasaray bunlardan biri. Bizden daha bütçeli takımlar olabilir ama ben sahada bir fark görmüyorum. Çok zor bir lig olacağı muhakkak. Çok dengeli bir takım kurduk. Pota altında Dorsey, Lasme, Green önemli oyuncular. Oyun kurucu McCollum çok skorer bir oyuncu, Şafak Edge de onu tamamlayacak. Forvetlerimiz de üst düzey oyuncular.”

Geçtiğimiz sezon boyunca ekonomik sıkıntılar, taraftar taşkınlıkları, sakatlarla boğuşan Galatasaray, takımın başında Koç Ergin Ataman’ın kalmasıyla beraber yeni sezon için çalışmalara başladı. Yeni başkanın seçim öncesi verdiği vaatler belki ekonomik olarak tutulamasa da Ergin Ataman, 1 yıl boyunca geçirdiği boş sezonda basketbol dünyasında Ufuk Sarıca’nın yapmak istediğini fark etti ve yaz boyunca buna göre hamleler yaptı. Klasik bir Ergin Ataman takımının aksine, tempolu bir basketbol oynayacak takım kuran tecrübeli koç, özellikle 1 ve 4 numaralarında böyle bir tercihe giderek takımın nasıl oynayacağını belirledi. 1 numaraya gelen McCollum hamlesi sonrası, yarı sahada oyun aklı ve sete sette yaratmak adına 2-3 numaralarını yaratıcı oyunculardan oluşturmak isteyen Galatasaray, Micov’u kadroda tutarken, üstüne Blake Schilb hamlesi yaptı. Uzun rotasyonunu ise sert, atletizmiyle fark yaratabilecek ve sahayı çabuk koşabilen oyunculardan kurdu. Koç Ergin Ataman’ın sezon öncesi dediği gibi kısıtlı bütçesini iyi kullanan Galatasaray, yetenek seviyesi bütçesine göre yüksek, birbirleriyle uyumlu ve dengeli bir takım kurdu.

CS04DzzWwAA_wwF

Maurizio Gherardini: “Takıma farklı bir kimlik kazandırma amacındayız. Daha karakterli, daha tecrübeli bir oyuncu grubu yaratmak adına Pero Antic ve Kostas Sloukas gibi oyuncularla anlaştık.

Geçtiğimiz sezon şampiyon olamayan Fenerbahçe, buna rağmen tarihinin en unutulmaz sezonlarından birini yaşadı. Kulüp tarihinde ilk kez Euroleague’de Final-Four’a kalan sarı-lacivertli ekip, özellikle Mart-Nisan aylarında oynadığı basketbolla uzun yıllar akıllardan silinmeyecek bir iz bıraktı. Yaz dönemindeyse belki Mart-Nisan aylarında söyleseniz kimsenin inanmayacağı bir şey gerçekleşirken, Obradovic yönetimindeki Fenerbahçe, kadroyu ve sistemini değiştirme kararı aldı. Gherardini’nin açıklamasından da anlayacağınız gibi Bjelica’nın ayrılması sonrası sert ve mücadeleci bir takım kurmayı planlayan Fenerbahçe, takımda buna en uymayan isim olan Goudelock’la da yolları ayırdı. Yıllardır takım içerisinde yer alan yerli kadrosunun büyük bir kısmıyla yollarını ayıran Fenerbahçe, lig için 6 yabancı+Dixon ve Barış Hersek hayaliyle sezona başladı.

Sizlere bunlardan bahsetme gereği duydum çünkü derbide bu takımlardan biri yazın yaptığı açıklamalara uygun bir saha içi performansı gösterirken, diğer takım ise yazın verdiği sözlerin aksi bir oyun ortaya koydu. Yazının devamında amacım koçları ve organizasyonlarını karşılaştırmak gibi sığ bir düşünce değil. Amacım iki takımdan birinde işlerin neden iyi gitmediğini kendimce dile getirmek.

Maça gelirsek, Real Madrid maçında uzun rotasyonundan aldığı verimle maça ağırlığını koyan Fenerbahçe, bu maça da bu avantajını kullanmaya çalışarak başladı ve sarı-lacivertli takım 40 dakika boyunca sahada sadece bu dakikalarda üstünlük kurdu. Ekpe Udoh üzerinden sürekli ikili oyunlar oynayan Fenerbahçe, kısalarının potaya gitmesiyle birlikte Galatasaray savunmasını çözerken, Udoh ve Vesely savunmada da Galatasaray uzunlarını püskerterek, sarı-kırmızılı takımın sürekli el üstü dış şut kalmasını sağladı. Ancak maçın gidişatında Fenerbahçe’de hücumda iki büyük sıkıntı oluştu.

1- Jan Vesely’den verim alamamak
2- Kısa rotasyonunda deneme-yanılma

CS0v5fEVAAARbjc

Bütün ikili oyunlarda Ekpe Udoh’u kullanan Fenerbahçe’de hücum bir yerden sonra çıkmaza döndü. Orta mesafe şutu olmayan Vesely’i bir türlü hücumda doğru alana koyamayan sarı-lacivertli ekip, Galatasaray savunmasının içeriye doğru kapanmasıyla birlikte hücumda topla hareket edilecek yer bulamamaya başladı. Bu noktada tabii Vesely’nin de oyundaki konsantresi de düştü. En önemli özelliklerinden biri ikili oyun sonrası dikey bir şekilde potaya devrilmek olan Vesely, bütün ikili oyunlar takımın diğer uzunu Ekpe Udoh’dan oynandığı için hücumda kendine bir yer bulamazken, bu durum maç sırasında devam ettikçe oyundan koptu. Fenerbahçe’nin hücumda aynı felsefeyle oynadığı Madrid ve Galatasaray maçlarında Çek yıldızın bu kadar erken faul problemine girmesinde de hücumdaki bu tercihin etkisi büyük oldu. Özellikle Eurobasket sonrası öz güveni tavan yapan Vesely’i hücumda kendisi kullanılmadıkça oyundan düşerken, top eline geldiği zamanda saçma sapan denemelere başladı. Bu nokta da Fenerbahçe’de bir de kısalardaki sorun devreye girince Fenerbahçe’de hücum iyice çıkmaza girdi. Geçen sezon kısa skorerlik konusunda Goudelock’a ipleri veren ve kısaların top kullanımında hiyerarşi belirleyen Obradovic’in bu sezon henüz bunu ayarlamamış olması hücumda kısa skorer arayan Fenerbahçe’de deneme hücumlarına yol açtı. Sırasıyla bir Bogdan, bir de Sloukas ile hücum eden Fenerbahçe, iki oyuncu maçın başında bir türlü oyuna giremeyince oyun içindeki uzunların getirdiği üstünlük, herhangi bir skor üstünlüğü olmadan dengelendi.

2. periyotun ortasında Vesely’nin faul problemine girmesiyle maç içerisinde apayrı bir pencere açılırken, bu sefer oyun içindeki üstünlük Galatasaray’ın eline geçti. Maçın başında Fenerbahçeli uzunların, fiziksel avantajları yüzünden hücumda oldukça temposuz bir şekilde hücum eden ve ilk periyotta sayılarını genellikle 2. şans sayıları ve geçiş hücumlarından bulan Galatasaray, Vesely’nin kenara gelmesiyle birlikte sete set hücumunda alternatifini yarattı. Udoh’un bütün fiziksel avantajlarına rağmen, ikili oyun savunmasında nereye kadar çıkması gerektiği gibi basit konularda zayıf olması sebebiyle oyununu sürekli forvetten ikili oyuna çeviren sarı-kırmızılı ekip, forvetten oynanan ikili oyun sonrası topu ters tarafa çevirirken, bu sırada Udoh’un ikili oyun dezavantajını kapatmak isteyen Fenerbahçe’de yardım savunmasını toplu alana çok yaklaşması, Galatasaray hücumlarında bir anda tempoyu arttırdı. Sürekli ters taraftan ya şut ya da top çevirerek sonucuna giden sarı-kırmızılı ekip, hücumdaki bu gelişim tabiiki savunmayı da yansıdı. Udoh’un maçın başında yansıttığı üstünlüğü Lasme, maçın devamında önüne geçti. Afrikalı pivot savunmanın sadece atletizmle yapılmayacağını, sertlik ve savunma bilgisinin ne kadar önemli olduğunu gösterirken, Udoh’u maçın devamında oyundan düşürdü. Hem savunma hem de hücumda istediği üstünlüğü elde eden Galatasaray, 2. çeyrekte bir anda 9 sayı öne fırlarken, Fenerbahçe’de devreye giren Bogdan Bogdanovic, sezonun devamı için takımına önemli bir mesaj verdi. Sorumluluk alan Sırp yıldız, hücumda arka arkaya attığı sayılarla farkı 5 sayıya kadar düşürürken, takımının oyun içerisinde kalmasını sağladı. Bogdanovic’in performansında sezon geneli boyunca önemli olan durum ise Fenerbahçe’de kısalar arasında şuan yaşanan hiyerarşi durumunun Bogdanovic’in lehinde bitmesi gerektiğini ve bu takımın bir numaralı hücum silahının Bogdanovic olması gerektiğini gösterdi.

3. periyotunun başında ise Vesely’nin oyunda olmaması sebebiyle tam bir Galatasaray fırtınası eserken, sahneye çıkan Blake Schilb, sezon boyunca neler yapabileceğini Galatasaray seyircisine gösterdi. Hem kendi sayısını üreten, hem de takım arkadaşları için uygun pozisyon yaratan Schilb, Galatasaray hücumunu bir üst seviyeye çıkartırken, periyotun ortasında Galatasaray, Fenerbahçe’yi nakavt durumuna getirdi. Bu noktada 2. periyotta olduğu Fenerbahçe’yi yine bireysel bir performans toparlarken, Fenerbahçe kaptanı Melih Mahmutoğlu, arka arkaya attığı 2 üçlük ve Lasme ile çıkardığı tartışma sayesinde takım arkadaşlarının konsantrasyonu yükseltti ve 3. çeyreğe 9 sayı farkla Galatasaray’ın üstünlüğü ile gidildi.

Maçın son periyotunda ise Fenerbahçe’de hücum iyice durağanlaştı. Sezon başında kadro kurulurken, alınan iki guard sonrası sürekli tepeden ikili oyun oynaması beklenen Fenerbahçe, bunu sahada göstermezken, sürekli birebir oynadı ve bu da hücumu iyice temposuzlaştırdı. Çeyreğinde başında boş şutları sokma konusunda sıkıntı yaşayan Galatasaray’da ise Errick McCollum’un kenardan gelmesi bu noktada maçı çözen hamle oldu. Errick McCollum’un yeteneklerinden çok uygun bir şekilde yararlanan Ergin Ataman, McCollum’u eksik olduğu yönlerden iyice uzaklaştırarak, sadece verimli olduğu şeyi yapması için ortamı hazırladı. Özellikle 4. periyotta Sinan ve Schilb’in forvetten kurduğu oyun sonrası sürekli ters taraftan potaya giden McCollum, son çeyrekte bulduğu sayılarla takımının hücumda yaşadığı sıkıntıyı çözdü. Son bölümde Fenerbahçeli oyuncularının maç içerisinde konsantresinin bozulmasıyla birlikte Galatasaray farkı daha da açarken, sarı-kırmızılı ekip hatırı sayılır bir farkla, ilk beş dakikası dışında üstün olduğu maçı kazandı.

Bu noktada takımlarla ve oyuncularla ilgili küçük analizler yapmadan önce bir şeyi iyice vurgulamak istiyorum. Yazının başında vurguladığım gibi oynamak istediği basketbolu oynayan Galatasaray, maç içerisinde herkesin görevlerinin belli olduğu, birbirleriyle uyumlu, pozitif bir basketbol oynarken, sezon başında daha sert, daha mücadeleci bir takım kurduğunu iddia eden Fenerbahçe ise kırılgan, oyunun her iki alanın da oldukça kötü bir performans sergiledi.

Galatasaray

Blake Schilb: Eurocup’ta son maçta da iyi bir performans sergileyen Schilb, bu maçında yıldızı oldu. Özellikle 3. çeyrekte Galatasaray’ın hücumda kusursuz olduğu anlardan bütün sorumluluğu alan Schilb, Galatasaray seyircisine net bir şekilde yapabileceğini gösterdi.

Sinan Güler: Maça orjinal pozisyonuna olmayan oyun kurucu pozisyonunda başlayan Sinan Güler, hem savunmada hemde hücumda gösterdiği performansla takımını ileriye taşırken, özellikle Dixon’ın kendisini tuttuğu anlarda sürekli potaya giderek Fenerbahçe savunmasını dağıttı.

Stephane Lasme: Maçın kilit adamlarından biriydi. Udoh’a maçın devamında kurduğu üstünlük sayesinde Fenerbahçe’nin hücumlarının kısalara kalmasına sebep olan Lasme, özellikle ikili oyun savunmasında inanılmaz bir performans ortaya koydu.

Vladimir Micov: Sinan ve Schilb’in organizatörlük görevini üstlendiği köşede ters tarafta şutör olarak büyük ekmek yiyen Micov, bitirici olarak takımının istediklerini verdi.

Errick McCollum: Efes maçı sonrası McCollum’u büyük bir maçta taraftarının önüne atmak istemeyen Ergin Ataman, doğru bir hamleyle Amerikalı guardı kenardan getirirken, onun enerjisini ve çabukluğunu doğru zamanda kullandı. Özellikle hücumun kitlendiği 4. periyotta oldukça etkili olan McCollum, sadece skora yöneldi zaman değerli bir oyuncu olduğunu gösterdi.

Caleb Green: Bitiricilik konusunda iyi bir gününde olmasa da Caleb Green oldukça iyi bir maç çıkardı. Hücumda ve savunmada karşısında sürekli farklı isimler bulan Green, tepe noktasında yer alarak, topun hızlı bir şekilde dönmesini sağladı.

Gökselin Köksal: Kısıtlı dakikalarda süre alan Gökselin Köksal, sezon başından beri gösterdiği gibi bu takım için mücadelesiyle ve isteğiyle iyi bir rol oyuncusu olabileceğini gösterdi.

Kazanılan artılar;

+ Schilb’in takım içerisindeki rolü iyice belirginleşti.
+ McCollum, Schilb’in devreye girmesiyle birlikte kendine daha uygun rol olan skorer rolüne döndü.
+ Takımda Dorsey dışında rotasyonda yer alan oyuncuların takım içindeki rolleri iyice belirginleşti.

Büyüyen eksiler;

– Dorsey’in takım içerisindeki rolünün ve yapabilecekleri hala belli değil.
– Uzun sezonda 4-5 rotasyonun genişliği yeterli değil.

Fenerbahçe

Bogdan Bogdanovic: Zaman zaman basit top kayıpları yapsa da Sırp yıldız bu maçta bir kez daha takımı için ne kadar kilit olduğunu gösterdi. Uzun rotasyonun devre dışı kalmasıyla birlikte, hücumda özellikle 2. çeyrekte takımını taşıyan Bogdan, sorumluluk almaktan çekinmezken, kısa rotasyonunda bir numaralı top kullanıcı olduğunu gösterdi.

Jan Vesely: Yazı da da anlatmaya çalıştığım gibi Udoh ile aynı anda sahada olması onun yetenekleri için çok uygun bir durum değil. Hücumda kullanılmadığı zaman konsantrasyon sorunu yaşayan Çek yıldız, bu maçta sadece 4 kere ikili oyun sonrası potaya devrildi. Fenerbahçe, düzgün bir hücum takımı olacaksa bunun sayısı artmak zorunda..

Ekpe Udoh: Maçın başına iyi başlayan Udoh, Lasme’nin savunmadaki sertliğiyle birlikte oyun içerisinde oyunun devamında düştü. Bunda pota altında yalnız kalması, maçın devamında kısaların onu hücumda unutması da etkili oldu.

Gigi Datome: İtalyan yıldız bir türlü maçın içine giremedi. Özellikle Fenerbahçe’nin bire-bire kaldığı dakikalarda etkli olması beklenen Datome, bir iki pozisyon dışında hücumda verimsizdi.

Kostas Sloukas: Maçın başında sürekli Udoh’u arayarak ve çembere giderek doğru işleri yapan Sloukas, maçın devamında ise giderek oyundan düştü. Sadece 3 top kullanan Yunan guard, son çeyrekte ne asist, ne de sayı olarak takıma etki yapmadı.

Bobby Dixon: Takım içi rolünü bir türlü bulamayan Dixon için de oldukça kötü bir maç oldu. Topu domine ederek, hücumda önemli bir skorer olan Dixon, Fenerbahçe’de haliyle topu domine etme konusunda sınırlı kaldığı için skor ve oyuna etki etme anlamında da zayıf kalıyor.

Nikola Kalinic: Maçın ilk çeyreğinde 5 sayı atan Kalinic, maçın devamında ise Obradovic tarafından unutuldu ve sadece 10 dakika süre aldı.

Melih Mahmutoğlu: İlk girdiğinde oyuna pek etki etmeyen Melih, 2. yarıda ise takımını ayakta tuttu. Attığı arka arkaya üçlükle farkı tekrardan 10-12 sayu civarına çeken Melih, takımını maça tekrardan soktu.

Büyüyen eksiler;

– Ekpe Udoh-Jan Vesely’i aynı beşte yer almamalı. Özellikle hücumda spacing olarak Fenerbahçe, takımı büyük sıkıntı yaşadı.
– Tepeden oynanan ikili oyun sayısı artmalı.
– Gigi Datome, 4’e çekilmeli. Zaten elinde elit sınıf bir delici bulunmayan Fenerbahçe, Datome’nin 3’te kullanılmasıyla birlikte hücum temposu iyice düşüyor.
– Lig için uzun rotasyonunun kısıtlılığı..

Kazanılan artılar;

+ Bogdan Bogdanovic’in lider oyuncu performansı..

Fenerbahçe elindeki kadroyla gayet mükemmel bir savunma takımı olabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi için öncelikle hücumda bazı şeylerin oturması gerekiyor. Hücumdaki verimsizlik, fena halde savunmayı etkiliyor. Sarı-lacivertliler de sezonun bu bölümünde hala oyuncularının rolleri net bir şekilde belli değil. Bu hücumda büyük bir uyumsuzluk yaratırken, oyuncuları da olduğundan daha kötü bir oyuncu gibi gösteriyor. Zamanla belirli bir seviyeye çıkacak olan Fenerbahçe’de Hickman’ın dönüşü takımın nereye kadar gidebileceği konusunda çok belirleyici olacak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler