Tüm bunlarla birlikte saha içinde gözüken bir diğer problemse takımın mobil uzun karakterli iki pota altı oyuncusunu tam olarak besleyememesi. Stephane Lasme’yle anlaşıp yanına Joey Dorsey’i ekleyen Galatasaray’da bu iki oyuncudan alınacak verimin maksimuma ulaşması için oyun kurucu hamlesinin biraz daha ikili oyun ağırlıklı bir oyuncu olmasını bekliyorduk. McCollum’un daha çok kendi skoru üzerine kurulu tercihleri ise bu planın tersine bir düzen yaratıyor. 1 numarasından bu tarz bir verim alamayan Galatasaray’da ikili oyun oynama görevi yine Micov ve Schilb’in üzerine kurulabilir, ayrıca Sinan’dan da bu konuda verim alınabilir. Micov’un bu ikili oyunları biraz daha yavaş oynaması hanesine eksi olarak yazılabilse de hala iş gören bir hücum silahı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Schilb bu ikili oyunları biraz daha kendi skoru üzerine oynasa da uzunları daha net olarak besleyen bir oyuncu ki asıl plan da Schilb’in uzunları beslemesi üzerine kurulabilir. Yine Sinan’ın oynayacağı ikili oyunlar da Lasme ve Dorsey gibi iki uzunu olan ve Caleb Green gibi çok iyi bir pick and pop oyuncusu olan bir pota altı rotasyonu için önemli bir özellik olacaktır.
Yarı saha hücumlarında çok da iyi bir görüntü vermeyen ve biraz daha zamana ihtiyacı olan Galatasaray’ı sezon içinde açık saha kovalarken çokça göreceğimiz ise ortada. Özellikle hazırlık maçlarında koşabildiği anların tamamında koşmayı tercih eden ve bu planı bir hücum silahı haline getirmek isteyen sarı kırmızılılar savunma ribaundları konusunda rakiplerine üstünlük kurduğu an bu üstünlüğünü kullanacağa benziyor. Hazırlık maçlarında yeri geldiğinde rakip yarı sahayı Dorsey’le bile geçme arzusunda olan bir Galatasaray gördük. Uzun oyuncuların koşma konusunda pek sıkıntı çekmeyeceği ortadayken bu özelliği kullanmak şüphesiz ki Galatasaray için çok önemli. Ergin Ataman Caleb Green’in sakatlığı nedeniyle şu an için genelde Lasme – Dorsey pota altını denese de Green’in de yarı sahayı koşmayı çok seven bir oyuncu olduğunu söylememiz gerekiyor. 1 numarası koşmayı çok seven, forvetleri koşabilen, uzunları ise koşmaktan korkmayan bir Galatasaray bu özelliğiyle rakiplerine zorlu anlar yaşatabilir.
Savunmaya gelirsek. Galatasaray’ın savunmadaki planlarını iki ana problem üzerinden açıklayabiliriz. Birincisi geçiş hücumlarını gerektiği kadar hızlı koşamamak, ikincisi ise rakiplerin şut kullanması üzerine bir strateji belirlemek. Galatasaray yarı sahayı hızlı geçmeyi çok seviyor demiştik, ancak top kayıpları ve hızlı hücumları savunmayı da bir o kadar sevmeyen bir takım görünümü verdi Galatasaray. Evet bunu sezonun başı olmasına bağlayabiliriz, takım maç oynama alışkanlığı kazandıkça ayaklar yere daha sağlam basacaktır fakat hazırlık maçlarındaki görüntüyü biraz daha düzeltmek için ortaya biraz daha mesai koymak gerekebilir. Bununla birlikte son birkaç sezondur rakip dış atışlarını biraz daha riske eden bir Galatasaray görüyorduk savunmada. Hazırlık maçlarında ise bu alışkanlığın yine devam ettiği sinyallerini bolca aldık. Tabi ben bunu yine henüz takımın form tutmamasına bağlıyorum fakat pota altında Lasme ve Dorsey gibi iki üst düzey savunmacının olduğu bir takım rakip şutlarını bu kadar boş bırakmamalı. Özellikle CSKA maçında üç sayı çizgisinin birkaç adım içerisinden atılan şutlara bile el gösterilmediğini gördük. Evet hazırlık maçları net bir ölçü değil ve oyuncular tam kapasitelerini göstermiyor ancak bu tür savunma zaaflarını hazırlık maçlarında bile olsa göstermemek önemli olacaktır Galatasaray için.