Saha içerisine yavaş yavaş girersek, aslında eldeki verilerden ziyade biraz daha varsayımlar üzerinden gitmek durumunda kalacağız. Bunun nedeni ise Galatasaray’ın henüz tam kadro olarak çıktığı bir maçın olmaması. McCollum – Sinan – Micov – Green – Dorsey beşiyle maçlara başlayıp daha sonra kenardan Lasme ve Schilb’i getireceğini düşündüğümüz sarı kırmızılı ekibin bu ikiliden sonra benchten tercih edeceği isim ise Şafak Edge olacak gibi. Göksenin Köksal ve İzzet Türkyılmaz da rotasyonu devam ettirecek parçalar olarak gözükmekte. Burada baktığımızda net olarak Ergin Ataman’ın dar bir rotasyon kullanacağını görebiliyoruz. Net olarak 7 oyuncu üzerinden dönecek rotasyonda diğer oyuncular biraz daha as parçaları yedeklemek amacıyla kenardan oyuna dahil olacak durumda.
Galatasaray’ın oynadığı hazırlık maçlarına gelirsek… Hazırlık maçlarına Pınar Karşıyaka ile başlayan ve daha sonra Olympiakos, Sassari, Banvit, Efes ve CSKA ile oynayan Galatasaray genel olarak zamana ihtiyacı olan bir takım görüntüsü sergiledi. Sezon başı olması nedeniyle daha çok oyuncuların maç formu yakalamasının beklendiğini söyleyebiliriz. Oyun anlayışı veya set oyunları hakkında genel olarak bir fikir oluşmasa da takımın sahada tercih edeceği rol ve stratejiler yavaştan kendisini gösterdi gibi. Bunlara biraz daha sonra geleceğim ancak burada belirtilmesi gereken asıl nokta şu ki Galatasaray sezonu yeni açmış ve gerçekten yeni kurulmuş bir takım olarak kendisinden birkaç gömlek üstün takımlarda oynadı. Bu maçlardan sezon geneline yönelik çıkarımlarda bulunmak pek doğru olmayacağı gibi takımın maç kazanma alışkanlığından çok birlikte oynama alışkanlığı kazanma amacında olduğu çok net bir şekilde ortada. Koç Ergin Ataman’ın takıma geç katılması ve oyuncularla henüz çok da fazla antrenman yapma fırsatı olmaması burada kendini göstermiş durumda. Takımın genel bir oyun yapısından çok bireysel hücumları tercih etmesi ve oyuncular arasındaki ilişkinin henüz istenen düzeyde olmaması kendilerini çok çabuk belli eden problemler. Galatasaray elbette bu konuda üzerine koymak zorunda ve koyacaktır da, ancak bu sürecin ne kadar zaman alacağı da Galatasaray için sezonu belirleyecek bir faktör olabilir.
Az önce Galatasaray’ın bu sezon tercih edeceği genel rol ve stratejilerin bu sezon biraz daha farklı olacağını belirtmiştim. Buraya biraz daha yoğunlaşalım. Son 3 sezondur Carlos Arroyo gibi bir saha içi lideriyle oynama alışkanlığı bulunan Galatasaray’da bu sezon böyle bir alternatif olmayacak. Oyun kurucu pozisyonunda daha atlet ve potaya gitme özelliği bulunan Errick McCollum ile anlaşılması zaten bu planın değişiklik göstereceğinin belirtisiydi. Carlos Arroyo’nun aksine takımın saha içinde güvenebileceği el ve akıl olma gibi bir özelliği olmayan McCollum, daha ziyade takımın skor yükünü çekebilecek ve düzenin işlemediği zamanlarda topu bırakıp yeteneklerine güvenebileceğiniz bir oyuncu. Oyun kurucu pozisyonunda böyle bir tercih yapmak ise oyuna boyut kazandırma rolünü takımın diğer parçalarına itmiş bulunmakta. Bu nedenle Galatasaray’da bu sezon Sinan Güler – Micov ve Schilb üçlüsünün alacağı rol çok daha önemli olacak. Oyun kurucu olarak görev alan oyuncunun saha görüşü ve takım yönlendirme gibi özelliklerinin pek olmadığı takımda bu üçlünün sahaya yaratıcılık koyması Galatasaray için çok büyük önem taşıyor. Hazırlık maçlarında gördüğümüz üzere forvet oyuncularını daha efektif kullanma niyetinde olan takım Schilb’in takıma katılmasıyla bu konuda çok daha kararlı ve iyi olacaktır. Schilb’in yokluğunda Göksenin’i 3 numarada deneyen Ergin Ataman’ın Schilb’le birlikte elinin daha da rahatlayacığını düşünürsek, Galatasaray oyun aklı ve skor üretecek el konusunda biraz daha üretken bir yapıya bürünecektir.