Darüşşafaka Doğuş’un bugün Ayhan Şahenk Spor Salonu’nda basın açık gerçekleştirdiği antrenmanın ardından Türk basketbolunun önemli yüzlerinden Furkan Aldemir ile basketbol üzerine keyifli ve doyurucu bir röportaj gerçekleştirme fırsatı buldum. Kısa girizgahın ardından sizleri Furkan Aldemir ile gerçekleştirdiğim keyifli sohbetle baş başa bırakmak istiyorum.
Kısa süreli NBA macerasına başlamadan önce Avrupa’da fiziksel açıdan tırnak içerisinde ifade etmek gerekirse görece kalın bir oyuncu olan Furkan Aldemir’e Sixers dönüşü kendisindeki bu dönüşümü sordum:
‘’Burada oynarken daha kalın bir oyuncuydum evet ama yağ oranım oldukça fazlaydı. NBA’e gittiğimde 113 kg idim, şu an 102 kilograma kadar düştüm. Ağırlık olarak büyük oranda yağ miktarını vücudumdan attığımı söyleyebilirim ancak tam olarak senin manada söylediğin şekilde kalınlaşmak için çalışmalara başlayacakken araya milli takım süreci ve Avrupa’ya geri dönüşüm girdi. Dönem dönem şimdiki fiziksel durumum ile beş numarada süre alırken senin deyiminle kalıplı oyunculara karşı oynarken zorlansam da genel olarak sağlığım açısından vücudumdaki yağ oranından memnunum. Sezon içerisinde normal antrenman programıyla bunu devam ettirmek çok zor ancak tatil döneminde kas yapımı senin beklediğin düzeye geliştirmek için çalışmak zorunda olduğumu biliyorum.’’
Furkan Aldemir’e açıkçası dört numaralı pozisyonu da oynayabilecek dönüşümü yakalayabilmesi için bu ağırlık kaybı ve vücut değişiminin yaşandığını düşündüğümü söylediğimde ise bunun kısmen doğru olduğunu ifade etti:
‘’NBA’de bazı antrenmanlar hariç tam olarak modern basketbolun istediği bir dört numaradan beklenenler ölçüsünde parkede yer aldığımı söyleyemem ancak bireysel çalışmalarımda şutumun üzerinde çok fazla durdum. Avrupa kariyerimde hiç olmadığı kadar güven duyarak şut atıyorum şu an, bu sürecin bana böyle bir faydası olduğunu söyleyebilirim.’’
Sixers organizasyonu ve NBA dünyasına katıldığında temel farklılık olarak gözüne neyin çarptığını, en çok hangi farklılığın ona tuhaf geldiğini sorduğumda ise gayet açık yüreklilikle önemli bir konuya temas etti Furkan Aldemir:
‘’NBA’de normal sezon maçlarının daha çok bireysel performanslar üzerinden ilerlediğini söylemek yanlış olmaz ancak orada sistem bu hale gelmiş durumda. Oyuncu gelişimi tamamlanmadan sağlıklı bir takım yapısı oluşturamayacaklarının farkında oldukları için temele koydukları şey bireysel antrenman programları oluyor. Birçok oyuncunun takımdaki programı dışında profesyoneller eşliğinde en az takım programı kadar kişisel çalışma tempoları var, bu işin en güzel yanı ise sadece basketbola odaklanabiliyor olmanız.’’
Bireysel oyuncu gelişiminden söz açılmışken Euroleague tecrübesi yaşayıp NBA’e adım atmış bir oyuncu olarak bu durumun artıları ve eksilerini sormayı tabii ki ihmal edemezdim:
‘’Avrupa ve NBA’de oynanan basketbol tarzları sıcak ile soğuk kadar farklı Onur. Arada o kadar büyük uçurumlar var ki Euroleague’de inanılmaz bir kariyer yaratan oyuncuların orada üst düzey performans söyleyeceğinin garantisini vermeye, bunu iddia etmeye çalışmak komik olur; tabii ki bu durum NBA’den Avrupa basketboluna geçişte de söz konusu. Dürüst olmak gerekirse yüksek potansiyelli, oralarda tutunabileceğine inanılan genç bir oyuncunun gerek NBA’e uyum gerekse de Amerika’daki yaşam şartlarına adaptasyon açısından erken vakitte Avrupa’dan ayrılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Kolej yarışında tutunabilmesi güç bir oyuncu için durum farklı olsa da gidebileceği nokta çok farklı olan isimler açısından erkenden o dünyanın içerisine girmek en sağlıklısı olur.’’
NBA ve Avrupa basketbolu hakkında bol bol konuştuktan sonra Furkan Aldemir’e A Milli Basketbol Takımı’nın olimpiyat şansı ve eleme mücadeleleri hakkındaki görüşlerini sordum:
‘’Rio’ya gitme şansımız bence düşünülenden daha fazla ancak çok iyi takımlarla karşılaşacağız. Hangi oyuncularla gelirlerse gelsinler Fransa’yı es geçmenin mümkün olmadığını ikimiz de biliyoruz. Bir de Kanada var, onlar da çok güçlü ve fazlasıyla enerjik, patlayıcılığı yüksek bir ekip; kadroda olursam tabii ki elimden gelenin en iyisini yapacağım aksi durumda ise takım arkadaşlarım ve milli formanın Olimpiyat Oyunları’na gitmesi için tüm kalbimle destek vereceğim. Olimpiyatlar spor ruhu açısından bir sporcu için mesleğinin zirvesi bana kalırsa.’’
THY Euroleague Top 16’da iki galibiyeti bulunan Darüşşafaka Doğuş’un fikstür açısından ciddi bir avantajı bulunduğunu ve bunun takım üzerindeki etkisini sorduğumda ise milli oyuncu, son sekiz takım arasına kalabilmek için herkes kadar şansları olduğunu dile getirdi:
‘’Top 16’ya kötü başladığımızı kabul etmek gerek, iyi basketbol oynamıyorduk ancak şu an oyun olarak gelişim gösteriyoruz. Ufak bir fikstür avantajımız var ve bu hafta oynayacağımız Zagreb maçını kazanmamız halinde en az Anadolu Efes ve diğer rakiplerimiz kadar şansımızın olduğunu düşünüyorum.’’
Son olarak Koç Oktay Mahmuti’nin Spor Toto Basketbol Ligi’nde Fenerbahçe’ye Ülker Sports Arena’da kaybedilen maçın ardından basın toplantısındaki sözleri ve sonrasının takımdaki pozitif ivmelenmeye katkısı olup olmadığını sorduğumda ise Furkan Aldemir, kendinden emin bir şekilde FIAT Türkiye Kupası sürecini işaret etti:
‘’Maçlardan sonra çeşitli konularla ilgili toplantı ve görüşmelerimiz oluyor fakat bahsettiğin Fenerbahçe maçının ardından hem bu formanın kıymeti hem de kişisel sorumluluklarımızın değerini çok daha net bir şekilde fark ettiğimizi söylemeliyim. Bu durum da Türkiye Kupası’nda ortaya çıktı ve iyi üç maç ortaya koyduk; finalde Fenerbahçe’ye karşı şanssız bir şekilde kaybetsek de Bursa’da takım kimliğimizi yakaladığımızı düşünüyorum.’’
*Samimi yaklaşımıyla röportajın her saniyesinden keyif almamı sağlayan ve dolu dolu basketbol konuşmaktan sıkılmayan Furkan Aldemir’e teşekkür ederim.
*Basın ve İletişim Sorumlusu Alp Ulagay özelinde tüm Darüşşafaka Doğuş organizasyonuna basın mensuplarına açık gerçekleştirilen antrenman ve sonrasındaki detaylı röportaj imkanı için TrendBasket ekibi olarak bir teşekkürü borç bildiğimizi belirtmek isterim.
Kişisel gelişimden erken yaşta NBA’e gitmek gerektiğinden bahsediyor ancak kendisinin standart düz bir uzun olmasının başlıca sebebi Ergin Ataman’dır. Murat Murathanoğlu’nun çoğu NCAA koçu için söylediği şeyi ve bunun Ergin Ataman içinde geçerli olduğunu hatırlatırım. Oyuncu neyi iyi yaparsa ondan faydalanıyor ve gelişimini düşünmüyor. Furkan Ergin Ataman ile çalışırken 5 numara oynayacak ve 5 numara oynamak istiyorum şeklinde açıklamalar geçiyordu sürekli. Demiyor ki ben kafamı kullanıp erken yaşta gelişmeye çalışmadım sadece iyi yapabildiğim şeyleri yapmaya odaklandım hata ettim. Onun yerinde NBA e erken gitmek lazım diye milletin aklını çeliyor. Sadece fiziğinle basketbolcu oldun öylede emekli olacaksın dostum iyi niyetli bir arkadaşımızsın ama yeteneklerin kısıtlı malesef