NBA’de 2013 free agency yaz dönemi hareketli ve oldukça ”hararetli” bir şekilde devam ediyor. O kadar çok oyuncunun takım değiştirdiğini öğrendik ki… Açıkçası ben saymaya üşendim bunları. Bu yazıda gerçekleşen hamleleri, gerçekleşmesi mümkün olan hamleleri ve bu hamlelerin getirilerini/götürülerini tartışmaya çalışacağız. Başlıyoruz!
İlk konuşacağımız hamle, herkesin tahmin edeceği üzere Houston Rockets’ın Dwight Howard’ı kadrosuna katması olacak. Geçtiğimiz sezon kara bulutların üzerinden eksik olmadığı Los Angeles Lakers’ın ”geleceği” olarak lanse edilen, ama buna rağmen beklentilerin altında ezilen bir Dwight Howard izledik. Sakatlıkların, değişen coach’un sistemine adapte olamayışın, Kobe ile yaşadığı ”iddia” edilen sürtüşmelerin gölgesinde geçen bir sezon… Ve PATT, GÜM! FREE AGENCY! Çoğu kişi Dwight Howard’ın kaypak karakteri sebebinden ötürü Lakers’ı terk edeceğini biliyordu ama onunla ilgilenen takımları gördükçe böyle düşünenlerin sayısı erezyona uğramış gibiydi. Golden State Warriors… Ehh, fena değil; playoff’ta takılırlar. Ama şampiyonluk? Yoo, dostum yoo. Houston Rockets… Ehh, iyi hücum ediyolar. Kavruk sakallı çocuk ile çekik gözlü çocuk idaredeler. Ama şampiyonluk? -_- Dwight Howard böyle düşünmemiş olacak ki, Lakers ile köprüleri atıp Houston ile 4 yıl 88 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Ligin en iyi pivotlarından birine(Ömer Aşık) sahipken Howard’a sulanmak biraz açgözlülük olarak algılanabilirdi. Hatta ”gibi”yi geçtim, direkt açgözlülüktü bu amma velakin, Howard gibi bir süperstarla anlaşma şansı elinize bir kere geçer, bu şans elinize geçtiğinde onu kullanmak pek tabii hakkınızdır. Uyanıklık mı açgözlülük mü? James Harden, Lin ve Parsons gibi üç önemli üçlükçünün yanına gitti Howard ve bir de Ömer’in (Ömer’in takasını istediğini açıklamasına rağmen Houston GM’i Daryl Morey, olabildiğince Süleyman Hurma bir tavırla ”Ömer Houston’ın sözleşmeli topçusudur. Onu takas etme gibi bir çabamız yok” minvailnde açıklamalarda bulundu). Coach Kevin McHale’in ”Ömer ile Dwight’ı beraber oynatmayı planlıyorum. Tıpkı Olajuwon ve Sampson ikilisi gibi.” açıklamalarına rağmen Ömer’in fikri değişmiş gibi durmuyor. Öte yandan McHale’in sözlerini değerlendirmek gerekirse alakasız bir örnek verdiğini söyleyebilirim. Bir kere o günlerden bugüne basketbolda çok şey değişti(Gökmen Özdenak’a selam). 4 numaradan beklenti ”şut atabilmesi” artık. Mümkünse dışarıdan oynayabilmeli. Gel gelelim Ne Dwight Howard ne de Ömer Aşık iyi birer şutör. Şut atmayı geçtim iyi birer serbest atıcı bile değiller. Geçtiğimiz sene çokça gördüğümüz hack-a Howard ve hack-a Asik taktiklerinden mütevellit can verebilir benchte McHale. Tabii bunu engellemenin en iyi yolu Ömer’in bench’ten getirmek ama gel gelelim Ömer ikinci beş için bench’te oturtulacak kadar vasat bir oyuncu mu? Daha doğrusu Houston bu kalibrede iki uzunu kadrosunda barındırabilecek bir lükse sahip mi? Özellikle 4 numara pozisyonunda neredeyse oynayacak kimse yokken? Hayır, kesinlikle değil. Zaten bu, Ömer’in kendisinin de kabul edebileceği bir yöntem değil. Hoş Ömer benchten gelse kim Ömer’in ilk 5’teki yerini ikame edecek? Motiejunas mı? Her şeyden önce 4 numara pozisyonuna takviye yapması gerekiyor Houston’ın bundan sonra. Ömer ve Lin bu yolda feda edilebilir mi? Bence edilebilir ve edilmeliler de…
KOCA OĞLAN TIME! Bynum 25 yaşındaymış yahu. 25?!? İnsan hiç olmazsa bi’ 28-29 bekliyor. Ligde sanki 20 yıldır var(ken yok gibi). Cleveland Cavaliers ile 2 yıllık 24.5 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. İlk yıl için kontratının sadece 6 milyon doları garanti Bynum’ın. Eğer sağlıklı kalamazsa -ki kalamayacak büyük ihtimalle- bu 6 milyon dolar dışında bir para alamayacak. Kontratının 2. yılı ise takım opsiyonlu. Eğer Cavs, Bynum’ı takımda tutmak istemezse serbest kalacak. Ofansif yetenekleri açısından NBA’in belki de en iyi pivotu olarak görebileceğimiz Bynum’ın Cleveland’a ne katabileceği, ne kadar sağlıklı kalabileceği ile sınırlı maalesef. Kyrie Irving, Dion Waiters, Tristan Thompson, Tyler Zeller ve bu seneki draftın 1 numarası Anthnony Bennett gibi umut vaat eden oyuncuların yanına iyi bir ekleme oldu Bynum. Bynum’ın yanı sıra Jarret Jack gibi klas bir backup guardı ve geçtiğimiz sezon Lakers’la iyi bir sezon geçiren Earl Clark’ı kadrosuna katan Cleveland Cavaliers Doğu’da zirveye oynayabilir(Yazarın buradaki iyimserliği takdire şayan, en azından lottery takımı olmayacaklar).
Andre Iguodala ligin en önemli savunmacılarından biri. Hiçbir zaman iyi bir şutör olmasa da skor üretme potansiyeli açısından hep iyi bir oyuncu oldu bunca sene. Geçtiğimiz sene George Karl’ın önderliğinde Denver’da iyi işler yaptılar ama playofflarda ilk turda Golden State Warriors’a elendiler. Sezon sonunda oyuncu opsiyonunu kullanarak FA oldu Iguodala ve ilk turda elendikleri Golden State Warriors ile 4 yıl 48 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Golden State ve Mark Jackson’ın sistemi için ideal bir ekleme. Jarret Jack’in ayrıldığını ve Dwight Howard ile anlaşamadıklarını düşününce… Sona kalan dona kalmadı en azından. Curry-Klay-Iguodala-Lee-Bogut gibi istim üstünde bir beşleri var. Bunların yanında benchten gelip önemli derecede katkı yapabilecek Harrison Barnes gibi bir genç oyuncuları var. Golden State’i izlemek keyif verecek önümüzdeki sene de. Bu arada Iguodala Curry için ”Hz. İsa’dan sonra o gelir” demiş. WTF!?!?
Utah Jazz crewını bünyesinde toplamak için elinden geleni ardına koymayan Atlanta Hawks’ın kadroya en önemli eklentisi kuşkusuz Paul Millsap oldu. Son dönemlerde Josh Smith’in sign-and-trade yoluyla Houston’a geçeceği ve Hawks’ın bunun karşılığında Ömer Aşık’ı kadrosuna katacağı konuşuluyordu ama bu olmadı. Smith, Detroit ile imzaladı Hawks GM’i Danny Ferry de onun yerine Paul Millsap’i aldı. NBA’e adım attığı günden beri pivot oynamaya ”alıştırılmış” olan Al Horford’a ekürilik yapacak olan Millsap, pota altındaki mücadelesi ve şevkiyle Hawks’ı güçlendirecektir. Josh Smih’in boşluğunu doldurabilir mi? Bence daha iyi katkı bile alabilir Hawks Smith’e oranla Millsap’ten. En azından ”düzen oyuncusu” olduğunu bildiğimiz Millsap, selefinin sürekli top kullanma fetişinden uzak duracaktır. Kontratı 2 yıl 19 milyon dolar. Atlanta Hawks, Millsap’in yanı sıra Kyle Korver ile yeniden anlaştı 4 yıl 24 milyon dolar karşılığında. Bunun yanı sıra combo forvet -yine ex Utahlı- DeMarre Carroll ile de 2 yıl 5 milyon dolarlık bir anlaşma yaptılar. Korver geçen seneden beri takımda olduğu için etraflıca yorumlamaya gerek yok sanırsam onu. Lig tarihinin en üst düzey şutörlerinden, topu belli noktalarda onla buluştur ve rahatına bak. Carroll hakkında konuşmak gerekirse, bence ligde kalmayı hak ediyordu. Hem 3 hem de 4 numara pozisyonlarında oynayabilen, yetenekleri kısıtlı olsa da bunu mücadele azmiyle kapatabilen bir oyuncu. Hawks benchini sağlam tutacak isimlerden birisi olacaktır hiç kuşkusuz bu sezon. Hee, unutmadan. Larry Drew ile yolları ayırıp takımın yönetimini Spurs asistan coachlarından Mike Budenholzer’a emanet etti. Gregg Popovich tedrisatından geçen bir isim olduğu için beklentiler düşük değil kendisinden. Merakla bekliyorum neler yapabileceğini.
Andrei Kirilenko NBA’e geri döndüğünde, Euroleague finalini; çift haneli sayılarda öndeyken kaybeden bir takımın parçasıydı. Şanssızlığın tadını Euroleague sezonunda tadan allstar forvet, geçtiğimiz sezonu da ”sakatlıklıklarla boğuşan” bir takımın ”sakatlıklarla boğuşan” bir oyuncusu olarak geçirdi. Love, Chase Budinger, Pekovic, Rubio ve daha aklıma gelmeyen bir iki kişi daha. Doğal olarak bu free agency döneminde öyle pek alıcısı gözükmüyordu. Kendisiyle görüşen takımlardan 10 milyon dolar civarında para istemesi de cabasıydı. Bir ara Spurs ile adı anıldı. Hatta Minnesota ile sign-and-trade yapabileceği konuşuluyordu Spurs’ün ama Wolves GM’i Filip Sounders bunu veto edince Texas yolu da kapanıyordu Kirilenko’ya. Tam ”Avrupa’ya dönebilir mi?” derken Brooklyn Nets ile 2 senelik bir anlaşma imzaladı. İlk yıl 3.1 milyon alacak olan Kirilenko’nun ikinci yıl ise oyuncu opsiyonlu. Hemşehrisi Prokhorov’un sahipliğini yaptığı takıma bu derece düşük bir fiyata imza atması kafalarda soru işaretleri bıraksa da; Bojan Bogdanovic işinin son anda yatmasıyla o pozisyon için backup sıkıntısı çeken Nets için harikulade bir hamle olduğunu söyleyebiliriz Kirilenko’nun. Hem Kevin Garnett’i hem de Paul Pierce’ı yedekleyecek yeni takımın AK47 ve bunun yanında şampiyonluk mücadelesinin içinde yer alacak. ”Hemşehri hemşehriyi gurbette si… öhöm severmiş” diyerekten bu faslı kapatalım.
Tony Allen kaç defa dizini parkede bıraktı bilmiyorum ama hala atletikliğinden bir şey kaybetmedi. Lionel Hollins yönetiminde savunma ekspertizini gözler önüne seren veteran guard, çabasının karşılığını aldı ve takımıyla 4 yıl 20 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Berbat bir şutör, kötü bir ball handler ama dehşetengiz bir savunmacı. Gerçi Lionel Hollins sonrası Memphis’in nasıl bir yapılanmaya gideceğini tam olarak bilmiyorum. Hollins’in asistanlarından David Joerger’ı takımın başına getirdiler. Daha önce D-League’de coachluk kariyeri olsa da ilk defa profesyonel anlamda bir coachluk deneyimi yaşayacak. Büyük ihtimal Hollins’in felsefesi üzerinden devam edecektir, Tony Allen’a verilen kontrat bunu düşünmeme sebep olan tek etken açıkçası şu an.
Marco Belinelli geçtiğimiz sezon Chicago Bulls’ta gösterdiği performansla -özellikle sakatlıklar sonrasında- ligde haihazırda sağlam olan yerini daha da sağlamlaştırdı. Kariyerinde ilk defa bir düzen takımında oynayan ve bulduğu fırsatı da iyi değerlendiren Belinelli’nin kafa ve oyun olarak gelişim çizgisini gördükçe, 14-15 yaşında en kapak nickler alıntıları kasan ergenler için umudum artıyor 🙁 Bana kalırsa free agency döneminin en kallavi en underrated hamlelerinden birini yaptı Spurs. Hem şutör hem de delici. Pops’un Danny Green’den aldığı verimi gördükçe ondan beklenen performans beklentileri artıyor. Ginobili’nin yaşlandığını ve Green için de ek önlemlerin alınacağı düşünürsek önümüzdeki sezon Spurs’ün 2-3 numara rotasyonunda kendine iyi bir yer edinecektir.
Yaşar Anıl Cantepe @obsidyen_
[…] Free Agency Hamleleri #1 […]