İstanbul Genç Erkekler Ligi’nde haftanın öne çıkan iki maçını da salondan takip etme şansı buldum. Gerçi bir tanesinin, Darüşşafaka Doğuş-Galatasaray, yalnızca ilk yarısını izleyebildim* ancak maçın başından itibaren Darüşşafaka’nın hakim olduğu bir mücadele vardı. Nitekim ikinci yarıda da Kristijan Nikolov’dan faydalanamayan Galatasaray’ın bir geri dönüş yapması 20 sayıdan beni çok şaşırtırdı.
Maç, maç kısa bir şekilde öne çıkan oyuncular ve takımlarla ilgili görüşlerimi aşağıda bulabilirsiniz. Maçları siz de salonda takip ettiyseniz, benim gözümden kaçan detayları hemen aşağıdan yorum bölümünden eklerseniz, çok mutlu olurum. Aynı şekilde maçlar/oyuncular hakkında cevaplayabileceğim sorularınızı da cevaplandırabilirim.
Darüşşafaka Doğuş 76-52 Galatasaray
Maça Darüşşafaka çok iyi ve sert başlangıç yaptı. Galatasaray’da neredeyse takımın yarısı önemindeki kontenjan Kristijan Nikolov (’96) da maçın hemen başında ikili mücadele sonucunda aldığı darbeyle yere düştü ve oyuna bir daha dönüş yapamadı. Elbette durum böyle olunca zaten zor olan maç Galatasaray için çok daha zor hale geldi, bir de kötü başlangıç yapmışken maça.
Darüşşafaka Doğuş’ta maçı da 16 sayı-10 asistle tamamlayarak double-double yapan Umut Geçen (’97), başından sonuna kadar oyunun her iki alanında da ortaya çok iyi bir performans koyarak takımını galibiyete taşıyan isim oldu. Umut geçen sene de 1 yaş küçük olmasına rağmen Darüşşafaka’da önemli bir role sahipti ve 1997 doğumlu oyuncular arasında ciddi rol ve dakikaya sahip şampiyonadaki sayılı oyunculardandı. Bu sene bunu fazlasıyla belli ediyor ve Umut oyunun her iki alanında böyle bir performans sergilerse, bu sezon öncesi İstanbul’da 3. Sıradan gösterdiğim Darüşşafaka, bu sıralamada daha yukarılara çıkıp, şampiyonada da önemli işler yapabilir.
Elbette bu maçta oldukça verimli ve iyi bir performans sergileyen bir diğer oyuncu da Darüşşafaka adına Mert Başdan (’97) oldu. Yıldız son senesini Efes’te Türkiye şampiyonu olan takımla geçiren, geçtiğimiz sene de Galatasaray’a geçerek burada İstanbul şampiyonluğu ve Türkiye üçüncülüğü yaşayan Mert, Darüşşafaka’nın yaptığı önemli hamlelerdendi. Fiziksel üstünlüğünü her iki alanda da dengeli kullanmayı başarır, Galatasaray maçındaki gibi yüzdeli şut atarsa, takımı adına çok verimli bir silah haline gelecektir ki Daçka’nın da bu yolda forvet pozisyonu için ona ihtiyacı var. Mert, maçı da 16 sayı-5 ribaund istatistikleriyle tamamladı.
Mehmet Alemdaroğlu (’96) ise beklediğim gibi sağlıklıyken bu seviyede çok rahat domine edebilecek becerilere sahip. Onun için tek önemli nokta sağlık. Geçirdiği talihsiz sakatlıklar neredeyse 2 sezonunu götürdü ancak mental olarak belli ki sert kalmış ve bu süreci aşmış. İstanbul dışındaki takımları henüz izleyemedim ancak kontenjan oynayan oyuncular arasında bu senenin en verimli ve dominant oyuncusu olacaktır. Faul problemi yaşamadığı sürece sahada kaldığı her an savunmada sertlik+ribaund, hücumda da keza skor ve yine hücum ribaundu opsiyonu katıyor. Mehmet, Galatasaray karşısında 26 dakikada 17 sayı atarak takımının en skorer oyuncusu oldu ve aynı zamanda 8 de ribaund alarak, bu alanda da takımını taşıdı.
Galatasaray cephesi açısından ise bu maç hakkında bir değerlendirme yapmayı çok doğru bulmuyorum. Ama şu kesin ki Kristijan Nikolov bu takım için çok değerli bir parça. Topu en çok kullanan ve dokunan oyuncunuzun kötü başladığınız ilk periyodun başında sakatlanıp, oyuna devam edememesi sonunda o maçı kazanmanız için mucizelerin olması gerekir. Veya da çok güçlü bir B planınız, tabii elinizde yeterli malzeme de varsa. Onlar adına ilerisi için Kristijan’ın sağlık durumu çok önemli. Umarız Kristijan’ın durumu ciddi değildir ve bir an önce parkelere dönebilir.
Pertevniyal Gençlik 71-87 Fenerbahçe Ülker
Grup aşamasında bu iki takım iki kez karşılaşmış, iki maçtan da Pertevniyal Gençlik galibiyetle ayrılmıştı. Elbette, -özellikle de oynanan ve bence hazırlık maçı gibi olan ilk maçtan bu yana- iki takımda da çok değişimler oldu ve şu anda kuşkusuz ki Fenerbahçe Ülker sezon ilerledikçe daha çok gelişen, daha iyi bir basketbol oynayan takım haline geldi. Pertevniyal’de ise kontenjan olarak beklenilen Oğulcan Baykan’ın tedavi sürecinin uzaması, final grubu başlamasıyla birlikte Daçka’ya kötü bir basketbolla kaybedilen maç, şu anda onları çoğu kişinin gözünde ilk 2’nin dışında tutuyor gibi.
Sezon ilerledikçe ve daha fazla takımları izledikçe, sanki İstanbul tarafından Darüşşafaka Doğuş ve Fenerbahçe Ülker daha büyük aday gibi gözüküyor. Tabii Oğulcan’ın katılmasıyla birlikte, muhtemelen birkaç ay içinde, Pertev daha iyi bir takım olabilir. Şu anda ihtiyaçları olan skorer oyuncu katkısını ondan fazlasıyla alabilirler. Ama bu bölümde zorlanacakları, bu tarz da mağlubiyetler almalarını bekliyorduk, oldu da.
Maça gelecek olursak, Kris’in sakatlığından sonra Bayrampaşa’da da 1. Periyodun hemen başında Egehan Arna, hızlı hücumda rakibini bloklamaya gelirken dengesini takım arkadaşına da çarparak kaybetti ve kötü bir şekilde kalçasının üzerine düştü. Pozisyonu izleyenlerin aklına hemen kolu gelmiştir eminim ki neyse ki kolunun üzerine düşmedi. İlk periyot boyunca da Egehan’dan faydalanamayan Fenerbahçe, Ömer Faruk ile maç genelinde olduğu gibi boyalı alandan da etkili olsa da, Pertevniyal’de Ege Havsa ile etkiliydi ve ilk periyodu 21-16 önde tamamladılar.
İkinci periyoda ise Fenerbahçe Ülker çok iyi başladı. İlk 2:30 dakika sonunda kısalar Emir Erol ve Ayberk Kayalar’dan çok iyi katkı alarak 10-2’lik seriyle skoru 23-26’ya getiren Sarı-Lacivertliler, Ömer Faruk ile de pota altını domine etmeyi sürdürünce ilk yarıyı 40-43 önde tamamladılar. Üçüncü periyotta da etkili oyununu sürdürerek 55-59 final periyoduna önde giren Fenerbahçe Ülker, maçı koparmayı başaramadı.
Dördüncü periyotta ise Egehan Arna’nın son 5 dakika kendine gelmesi ve Ömer Faruk’un da dominant performansını sürdürmesiyle birlikte Fenerbahçe Ülker maç boyunca aradığı farkı yakaladı ve maçı kopardı. Kritik yerde üçlük isabeti de bulan Egehan, “clutch” anı hem iyi oynadı, hem de oynattı: Ömer Faruk’a 4 asist.
Fenerbahçe Ülker açısından önemli bir galibiyet. Eğer 3. Maçı da Pertevniyal’e kaybetselerdi, mental olarak bir takıma 3 kere üst üste bir sezon içinde kaybetmek ilerisi için çok iyi bir şey değil. Ancak şu kesin ki dördüncü periyodun özellikle de son 5 dakikasındaki Fenerbahçe, tutulması çok zor bir takım. Ömer Yurtseven maçı 21’de 11 saha içi isabetle 31 sayı atarak domine ederken, genç oyuncu istatistik hanesine 3 de asist ekledi (özellikle de son asisti, yanlış hatırlamıyorsam Doğancan’a, genellikle 5 numaralardan beklenmeyen tarzda bir saha görüşü ve pas yetenekleri içeriyordu). Egehan Arna sakatlanarak kötü başladığı maçı 12 sayı-3 ribaund-5 asistle tamamladı (Sayıların 7’si, asistlerin 4’ü son 5 dakikada). Son olarak maçın x faktörleri kesinlikle başta Ayberk Kayalar (7’de 4 üçlük isabeti) 19 sayı, Doğancan 7 sayı-9 asist ve özellikle de ikinci periyodun başında skora verdiği 7 sayılık katkıyla Emir’di.
Fenerbahçe Ülker, Egehan-Ömer-Ercan üçlüsünden bir şekilde istediği katkıları alacaktır. Ancak önemli olan nokta Uğurcan, Doğancan, Emir ve Ayberk’in aldıkları süreler de neler vereceği. Bu dörtlüden eğer her maç 2 veya 3 isim etkili ve üzerlerine düşenleri yaparsa, takım açısından çok daha rahatlatıcı olur.
Son olarak, maçı izlerken nedense o eski Pertev-Fener maçlarının atmosferini hiç göremedim. Sanki biraz coşku eksikti gibi. Belki de jenerasyonlar geçtikçe, bu coşku biraz daha azalıyor, kim bilir. Sadece 2 koçun sesi vardı ve tribünde de zaman zaman alkış ve klasik hakeme yönelik atışmalar. Ama yine de son birkaç dakikada Fenerbahçe dominasyonunu saymazsak, keyifli bir maç için her iki takıma da teşekkürler.
Pertevniyal İstatistikleri: Cavit Ege Havsa 24 sayı, 5 ribaunt, 5 asist, Burak Nurkan 2 ribaunt, Erten Gazi 18 sayı, 4 ribaunt, 4 asist, 2 top çalma, Canberk Şahin 10 sayı, 4 ribaunt, Tolga Kaan Birer 7 sayı, 6 ribaunt, 2 blok, Koray Erdoğan 6 sayı, 3 ribaunt, Ömercan Engin 2 sayı, 3 ribaunt, Samet Gülek 5 ribaunt, Erkam Kırış 2 sayı, 1 ribaunt, Cem Balkan 2 sayı, 2 ribaunt, Alptekin Gülal, İdris Nebi Taşkan.
*: Fikstürü düzenleyenlere küçük bir eleştirim olacak. Bu 2 güzel maçın, arka arkaya farklı saatlerde oynanması güzel. Ancak ikisi de Avrupa yakasının takımlarının ev sahipliğindeyken, neden birbirine aşırı derecede uzak olmasa da, aynı salonda oynanmaz? Yani mesela ilk maç Darüşşafaka-Galatasaray başlasa, ardından da hiç telaşa girmeden koltuğumuzda otursak, ikinci maç Pertevniyal-Fenerbahçe de aynı salonda olsa, iki maçı da full izlesek? Belki de benim bilmediğim bir detay vardır, yorum bölümünden yetkili birisi açıklarsa çok sevinirim.
Halil Can Pelister – twitter.com/HCanPelister