Üst üste alınan galibiyetler önemlidir elbette. Ancak Fenerbahçe’yi an itibariyle Euroleague’deki diğer temsilcilerimizden, hatta pek çok üst düzey Avrupa takımından ayıran Zeljko Obradovic’in bu sezon yazdığı senaryodur. Plan gerçekçi olduktan sonra devamı kendiliğinden geliyor.
Anadolu Efes ile Fenerbahçe’nin yüzeysel bir kıyasını yapalım. Çok daha çeşitli, çok daha parlak bir kadro Anadolu Efes. Fenerbahçe ise ilk bakışta nasıl bir sonucun amaçlandığını anlayamayacağımız bir kadroya sahip. Ancak saha üzerinde işler bambaşka. Yazılan senaryo farklı çünkü. Biri gerçekçilikten uzak, üst düzey bir başarı için fazlasıyla tek boyutlu, kısır ve sığ. Diğeri ise oyunculara pek çok opsiyon yaratabilen, bazı noktalarda zorlukları içinde barındıran ancak temelde sahip olunan eksikleri yüksek başarı oranıyla kapatan ve seviye yükselse de kapatabilecek olan bir düzen.
Fenerbahçe halihazırda Anadolu Efes’in çok önünde. Gerek senaristin yazdığı senaryo, gerek senaryonun ruhu açısından. Bu sezon için bu kıyasta değişiklik olacağını sanmıyorum.
Detaylandıralım. Khimki maçıyla birlikte ele alalım Fenerbahçe’yi ve devamında Bayern Munich karşılaşmasına bakalım:
Obradovic, Khimki karşılaşmasına Udoh-Vesely ikilisiyle başlamamıştı. Fenerbahçe’nin düzeninin en önemli sembolü olan bu ikiliyi bir arada kullanmadığı gibi uzunla bağlantı kurma noktasında Bobby Dixon’un fazlasıyla önünde bulunan Kostas Sloukas da kenardan geldi oyuna. Khimki’nin Fenerbahçe karşısında en bariz dezavantajı boyalı alanda. Yani Fenerbahçe’nin Vesely veya Udoh’u etkin kullanarak rakip savunmanın yerleşimini bozması gerekir. Akla ilk gelen bu.
Diğer tarafta işin savunma kısmı var. Topla potaya gidip rakip savunmanın yerleşimini her an bozabilen bir oyuncu Rice. Dar alanda çok çabuk ve ileri görüşlü. İki adım sonrasını düşünebiliyor çemberle arasındaki mesafeyi azalttığı zaman. Dolayısıyla çembere yaklaştığı anda değil, penetre başlangıcı sırasında püskürtmek, karşısına iki kişiyi dikmek gerekir. Aynı zamanda kaynağı olduğu top sirkülasyonu neticesinde Paul Davis veya James Augustin’e (maça Davis ilk beşte başlamıştı) inecek olan toplarda Khimki uzunlarını karşılayabilmek gerekir. Hem Rice’ın penetrelerini ikilemek hem de arkada kalan açığı sağlam doldurmak adına da Udoh-Vesely ikilisinin aynı anda sahada olması akla daha yatkın. Obradovic bunu tercih etmedi. İyi de yapmadı aslında. Zira Rice, maçın ilk dakikalarında istediği şartları fazlasıyla buldu. Hem penetre koridoruna hem de pas opsiyonlarına sahipti. Bu bölümde Paul Davis’e yaptığı servisler sonuç vermeye başlayınca Fenerbahçe savunması, ağırlığını çember merkezine kaydırdı ve geniş bir hareket alanı kaldı Tyrese Rice için. Buna Kalinic’in yaptığı pozisyon hataları da eklenince maçın ilk bölümü Khimki’nin istediği şekilde oynandı.
Şaşırtıcı değil: İkinci periyotta Sloukas’ın etkili oyunu Fenerbahçe hücumunun etkinliğini de arttırdı. Zira oyun kurucu ile pivot arasındaki bağlantının daha sağlıklı olması pivot kalitesinin yüksek olması sebebiyle kısalar için fazlasıyla konforlu bir oyun alanı açıyor Fenerbahçe’de. Plan da uzunlar üzerinden kısaları rahatlatabilmek zaten.
Maçın ilginç olan yanı ikinci yarıda iki takımın da istediği oyunu oynayamamış olması. Khimki için temel hücum prensibi Shved, Rice ve gününde olduğu zaman Dragic ile potayı zorlayıp rakip savunmayı bozmak ve topsuz koşuları, doğru alan paylaşımlarını ödüllendirmek. Shved’in bulduğu bazı boşlukları değerlendirmesi dışında bu anlamda olumlu hiçbir icraatı olmadı Khimki’nin. Rice faul problemine girdi ve iyi bir ilk periyodun ardından bir daha da devreye giremedi. Dragic de başarısız bir oyun oynadı. Sonuç itibariyle Khimki’nin eksi hanesi dolu artı hanesi ufak tefek kırıntılar barındırıyordu.
Fenerbahçe ise uzunları vasıtasıyla kısalarına rahat oyun alanı açamadı. Sloukas ve Datome’nin oyunları tatmin edici ama fazlası değil. Uzunlar yeterince beslenemiyorsa Fenerbahçe kısalarının işlerini iyi yaptığı söylenemez zaten. Bu bağlamda Vesely 10 sayı attığı ilk yarının ardından 12. sayısını dördüncü periyotta buldu. Tabii iki uzunun faul problemine girmesi de önemliydi. Udoh-Vesely ikilisini aynı anda sahada tutmak mümkün olmadığı gibi sürekli faul problemiyle oynarken bu ikiliyi yüksek konsantrasyonla sahada tutmak da kolay değildi.
Takımlarımızın kötü alışkanlıklarından biridir. İstedikleri oyunu oynayamıyorlarsa dağılırlar. Bu sebeple alınan farklı yenilgileri çok gördük. Öte yandan Khimki çok üst düzey bir takım ve normal şartlarda ikinci yarının tek bir dakikasını bile istediği oyunu dikte ederek oynayamayan Fenerbahçe’nin dağılması beklenilebilir bir durum elbette ancak öyle olmadı. İstediği hiçbir şeyi yapamıyorken aynı sıkıntıdan Khimki’yi de muzdarip etti Fenerbahçe. Onlar da istedikleri hiçbir şeyi yapamadılar. En kıymetli eşik budur.
Öte yandan bu gibi durumlarda kıvrak zekalı, bulunduğu şartlara kolay uyum sağlayabilen oyuncular sivrilir. Bobby Dixon o oyuncu işte. Pınar Karşıyaka’nın yükselişiyle birlikte yerinde saymayıp yükselmiş bir oyuncu aynı başarıyı Fenerbahçe formasıyla da yakalayabilir. Ne kadar yukarıya çıkabileceğini bilmiyoruz çünkü. O sınır beklenilenden fazla olabilir. Khimki maçında olduğu gibi Bayern Münih maçında da başardı bunu.
Tekrar altını çizmek gerek. Arzulanan, planlanan oyun oynanmıyorken üst düzey bir rakibin tüm planlarını bozmayı başardı Fenerbahçe. Obradovic’in bu galibiyeti “kariyerinin en özel galibiyetlerinden biri” olarak tanımlaması da bu sebeptendir muhtemelen.
Bayern Munich maçına bakalım. Orada Khimki maçından farklı olarak maç öncesinde tasarlanan plan – hatta fazlasıyla- varlık buldu sahada. Khimki maçıyla aynı olan ise rakip takıma istediği hiçbir şeyin yaptırılmamış olmasıydı.
Fenerbahçe’yi diğer takımlarımız arasında sivriltebiliyor olmanın nedeni şudur: İki uzun merkezli oyun planı rakipler için hem mental hem de teknik zorluklar çıkarıyor. İki tane birbirine benzer uzun sahadayken hücumun verimsizleşmesi gerekirken ters bir etki vuku buluyor. Buna pratik bir tepki vermekte güçlük çekiyor rakip savunmalar.
Açalım. Vesely ve Udoh alçak post civarında son derece tehditkar oyuncular ancak güvenilir orta mesafe şutları yok. Deniyor olmaları bu gerçeği değiştirmez. Fenerbahçe hücumlarının başladığı perdelerde rakip savunmalar için her opsiyon ayrı riskler içeriyor. Topu elinde tutan kısayı sıkıştırmak hızlı bir top dolaşımıyla iki tane atletik uzunun çember etrafında topla buluşma ihtimali demek. Rakip uzunların ikili oyun sırasında ağırlığı devrilen uzuna vermesi ise kısa için uygun bir koridorun açılması anlamına geliyor. Bir diğer tarafı da göz ardı etmemek gerekir ki totalde iki tane uzun var ve önlemi birine almak yeterli değil. Kalifiye savunmacılara sahip bir takım için bile ezber bozan, zor bir savunma stratejisi bu. Bayern Münih’in elindeki uzun malzemesi ise bu yeterliliğe hiç sahip değil. Thompson kısa Bryant ağır. Dolayısıyla sürekli alçak post civarından işlenebilecek bir savunmaya sahip Bayern Münih. Bu şartlar altında üst düzey üç dış savunmacıya sahip olmak dahi sonucu değiştirmez -ki- Bayern Münih için böyle bir durum da söz konusu değil. Bir hafta öncesinde Khimki’ye karşı ön alanda direnç merkezi oluşturarak Khimki kısalarını pasif hale getirmiş ve devamlı olarak tercih hatalarına sürüklemişti Bayern Münih savunması. Bu da onlara aradıkları geçiş hücumları için çeşitli fırsatlar vermişti. Fenerbahçe karşısında ise savunmada verilemeyen reaksiyon istedikleri hücum ortamının oluşumunu engelledi.
Fenerbahçe, ilk çeyrekte Bayern Münih savunmasının aldığı veya almak zorunda kaldığı riskleri her defasında değerlendirdi. Özellikle Bobby Dixon’la. Zira Bayern Munich savunması alçak post civarında konuşlanan uzun tehdidine yüklendi. Bu da Bobby Dixon’ın verimli olabilmesi adına bir numaralı şartın gerçekleşmesi demek: İki saniyeliğine de olsa odak noktasını başka tarafa kaydırmış bir savunma.
Ancak sezon genelinde Fenerbahçe’nin planlarını çok daha keskinleştirecek olan parça, şu anda verdiği görüntüyle Datome’dir. Obradovic’in kafasındaki planı en iyi anlayan ve buna en iyi tepkiyi veren oyuncu da o aynı zamanda. İki pivotun yanında oldukça uzun üçüncü bir parça ve yine ezber bozuyor ancak hem Udoh-Vesely ikilisiyle boğuşan rakip savunmaların açtığı penetre koridorlarını değerlendiriyor, hem uzunlarla alışverişte bulunabiliyor. Hem de -ki en önemlisi- topsuz oyunu kusursuz oynuyor. Dediğim gibi, rakip savunmalar için her an açık verme ihtimali mevcut ancak önemli olan bu açıklardan hem Bobby Dixon’ın sahada olduğu bölümlerde hem de Sloukas’ın sahada olduğu bölümlerde faydalanabiliyor olmak. Bu da ancak dış oyuncuların topsuz koşuları doğru yapabilmeleriyle olur. Melih için uygun bir ortam var örneğin. İyi değerlendiremiyor. Kalinic’in çok daha fazlasını yapması gerekiyor veya. Datome için çok daha iyimser konuşmak mümkün.
Real Madrid karşısında alınan galibiyet sonrası yazdığım “Real Madrid zaferi ve Fenerbahçe’nin yolu” başlıklı yazımda şu ifadeyi kullanmıştım: “Sistemi işlevsel kılmak için Vesely-Udoh ikilisinin mıknatıs özelliğinden faydalanmak gerekiyor. Obradovic’in bu beklentisine cevap verebilecek olan oyuncular, Datome veya Antic, kim olursa olsun bu takımın vazgeçilmezi olacaktır mutlaka. Yani planda Vesely ve Udoh dışındakiler değişken. Yerleri de süreleri de garanti değil.”
Datome an itibariyle beklentiye en net karşılığı veren isim. Bogdanovic için tüneldeki ışığın göründüğünü söyleyebiliriz. Bobby Dixon bulunduğu şarta en uygun kimliğe, oyun karakteri izin verdikçe bürünebiliyor ancak altını yine çizmek gerekir ki Udoh veya Vesely dışında kalan herkes için sürelerde keskin oynamalar görmek mümkündür. Şu anda rotasyon yavaş yavaş daha berrak bir hal alsa da durum budur.
Somut başarılar için şu önemli noktada sivrilmeyi başarıyor Fenerbahçe: Rakip takımlar için sadece doğru yerleşerek iyi savunma yapma garantisini ortadan kaldırıyor. Yüksek odaklı savunma için de aynı şey geçerli. İki bilinen ve çok bilinmeyen içeren bir denklem bu. Ve önlem almak zor. Bu neticeden hareketle Final Four hedefi için sağlıklı bir plandan bahsetmek mümkün hale geliyor.
- Köşe yazısının içeriğinde ve Twitter paylaşımında kullanılan görseller THY Euroleague organizasyonunun resmi web adresi üzerinden temin edilmiştir.
B . Dixon fazla yüzdeli oynadı ve rakiplerin gününde değildi. Galibiyetleri kadar abartmamak lâzım. Fener Veseli olmadığında ciddi sorunlu bir takımdır. Efesin sorunu Ivkovic’in takıma ruh verememesi. Ciddi bir kenar yönetim sorunu var Efes’te.
Bence Anadolu Efes’e haksızlık yapılıyor. Daha sezonun başı ve Heurtel dışında kimse ritmini bulamadı takımın bu sebepten kötü görünmesinden doğal ne varki? Herkes formunu bulunca daha başarılı olacaktır. Kenar yönetimi sorunu falan yok bence. Fenerbahçe’nin ise tek uzunlu oynaması gerekir daha çok. Modern basketbola uygun olması için daha iyi olur Vesely veya Udoh’dan birinin sahada kalması.