Kabul edelim, toplum hafızamız çabuk unutmaya yatkın. Daha doğrusu işine gelmeyeni unutmaya meyilli her zaman.
Olgusal gerçeklerden bahsetmiyorum sadece. Olayları nasıl anlamlandırdığımızı, deneyimlerin bize ne hissettirdiğini de çabuk unutuyoruz, hatırlamıyoruz ya da hatırlamak istemiyoruz.
Arkasındaki emeğe bakmadan devrilene kadar eleştirmek, yıkmak istiyoruz beğenmediğimizi. Neden beğenmediğimize dair bir fikrimiz yokken bile… Konuşurken dilimizin kemiği, sosyal medyada eleştirdiğini zannedip posta koyarken elimizi durduran olmuyor.
Elma ile armudu kıyaslamaktan çekinmiyoruz, zaten hangisinin elma hangisinin armut olduğunu ayırt edebiliyor muyuz ki? Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarda bir dünya markası da değil miyiz?
Kendi takip ettiğimiz, sevdiğimiz her şeyi savunurken kör bir fanatik oluyor, karşımızda durana savaş boyalarımızı sürmekten hiç ama hiç çekinmiyoruz.
Kendi küçük dünyamızda tüm samanyolunun etrafımızda döndüğünü zannederken parlayan, hayatımıza yön veren yolumuza gerçekten “fener” olan yıldızları da kaçırıyoruz.
EuroLeague sezonu biteli sadece birkaç gün oldu.
Fenerbahçe erkek basketbol takımının kazandığı tüm başarıya ve kulübe kattıklarına rağmen konu yine bütçe tartışmalarına dayandı.
Kulaktan dolma sayılar, sporun gerçek anlamını bilmeyen insanların yaptığı manasız karşılaştırmalar sosyal medyada herkesi peşine taktı.
Son 40 yılın en kötü Fenerbahçe futbol takımını izlediğimiz bir sezonun ardından üst üste beş yıl boyunca tüylerimizi diken diken eden, yıllardır futbolun yapamadığını yaparak Avrupa’nın en saygın kulüpleri arasına kendini kabul ettiren basketbol takımı için önce bütçesi azaltılsın, sonra kapatılsın önerisine kadar giden sayısız ve içeriksiz yorum ile doldu taştı tüm hesaplar.
Harcanan bütçenin hakkını veremeyen, kulubü giderek fakirleştiren takımdan kazandığı harcadığına değmeyen takıma kadar kendini bilmez yorum ve daha ötesini gördük yine.
Belki de bu takım Türk tarihinde hiçbir takımın yapamadığını sıradanlaştırmakta suçluydu. Bu başarı o kadar sıradan hale gelmişti ki her sene Avrupa devleriyle aynı arenada bulunmak yetmemeye başlamıştı. Kendini sözde sporsever zanneden herkesin gözü bu takımı kapatarak futbolu kurtarma planlarına dönmüştü. Bu takım için “kara delik” benzetmesini yapanlar “kara cahil”den başkası olamazdı.
Sizi bilmem ama benim aklıma bu yorumları yapmak ve savunmak için sadece bir neden geliyor. Spordan zerre kadar anlamayanların çaresizce ilgi çekme çabası…
Başka bir ihtimal olamazdı.
Basketbol takımındaki bütçe açığınının futbol takımındaki oynatılmayan sayısız futbolcudan birinin maliyeti kadar olmasına rağmen neden kapatılması önerilirdi?
Sporun sadece futboldan ibaret olduğuna inanacak kadar bilgisiz, Fenerbahçe basketbol takımının topluma kattıklarına göremeyecek kadar kör olmak gerekiyordu.
Başka bir nedeni olamazdı.
Ülker Arena’da hiçbir maça gitmemiş, futbol taraftar profiline taban tabana zıt, erkek, kadın çocuk fark etmeksizin 13.000 kişinin hep bir ağızdan, son dakikaya kadar takımını desteklediğini görmemiş olması gerekiyordu.
13.000 kişinin omuz omuza ırk, millet, din, mezhep, sosyal konum, eğitim, kültür veya ekonomik farklılık olmaksızın eşit olduğu salonda sporun birleştirici gücünün parayla bütçe açığı ile ölçülemez olduğunu deneyimlememiş olması gerekiyordu.
Yerel ligde değil Avrupa’da ezeli rekabet yarattığından bihaber, yılların Real Madrid’ini, Barcelona’sını, CSKA’sını sayısız kez diz çöktürürken hiç izlememiş olması gerekiyordu.
Dünyanın en büyük ikinci, kıtanın en büyük basketbol liginde her sene Final Four’a kalan takımı için tüm Avrupa şehirlerini dolaşmaya hazır taraftarı ile hiç konuşmamış olması gerekiyordu.
Kulübün adının 200’ün üstünde ülkede haftada iki kez tüm basketbolseverlerin evine misafir olduğundan habersiz olmak gerekiyordu.
Basketbolun en iyi koçlarının, en yetenekli oyuncularının Ataşehir’de Fenerbahçe takımından Avrupa’nın en büyüğü diye bahsederken kulaklarını tıkamış olması gerekiyordu.
Beş sene boyunca 20’şer milyondan 100 milyon yatırım yapıp bir kere şampiyon olan takımın sadece bir milyon geliri olduğunu zannedecek kadar matematikten, ekonomiden ve kulüp gerçeklerinden uzak olması gerekiyordu.
Peki yıllardır kıtanın en iyi koç, yönetici ve oyuncularının emekleri bir yana şubenin kapatılmasını dileyenler ne istediklerinin gerçekten farkında mıydı?
Konuşmak tabii ki sadece dile kolaydı.
Stadyumlarında her maç kavga çıkan, kadın ve çocukların adımlarını dahi atmaktan çekindiği, tribünlerine siyaset bulaşan, insanların yuhalatıldığı alanlardan ibaret mi olmalıydı Türkiye’de spor?
Varsa yoksa sadece futbol mu olmalıydı spor adına?
Amatör branşların varlığı ortadan kalkınca Fenerbahçe kurtulacak, futbolda Avrupa’nın en büyüğü olacak, Türk futbolu şaha kalkacak hatta Türk milleti olarak daha mı mutlu yaşayacaktık?
Fenerbahçe basket takımının açığı olan 8-10 milyon euro daha fazla paramız olsa futbol takımı bu yıl birinci olacak, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde kupayı kaldıracak kasalar euro dolacaktı değil mi? Stadyumlarında erkek, kadın, çocuk güvenle maç izleyecekti!
Çocuklarımız, gençlerimiz, kitap kulüplerinde kitap okumak, sanat galeri gezmek, müzeleri keşfetmek yerine barları tercih eden, adı taciz ve şiddet olayları ile anılan sözde sporcuları-futbolcuları antrenörleri mi örnek almalıydı?
Kusura bakmayın ama bundan daha öte bir yalan olamazdı.
Herkesin atladığı nokta şuydu.
Fenerbahçe bir spor kulübüydü. Altyapılarında belki de bir çoğunuzun farkında bile olmadığı şubelerde sayısız sporcu yetiştirmiş, sporun toplumdaki kaynaştırıcı gücüne sonuna kadar inanan Türkiye’nin en büyük spor kulübüydü.
Fenerbahçe Avrupa’da bir marka olmuştur ve bunu erkek basketbol takımı yapmıştır.
Futbol değil…
Bugün Avrupa’da hala bir değeri varsa bu kulübün bunu basketbola borçludur, futbola değil.
Bununla gurur duymak yerine, kazanılan başarılara gölge düşürmek nedendir?
Buna destek vermek yerine cehalet sınırını zorlayan yorumlar nedendir?
Birbirimizi göz ardı etmekte ne dediğimize bilmeyip hakim olamamak ve ne dilediğimizin farkında olmamakta üstümüze yok. Sadece konuşmak için konuşuyor, dinlemiyor ve fark etmiyoruz. Ağzımıza geleni söylemek, araştırmadan fikir beyan etmek özgürce fikir paylaşmak değildir. Bunun adı doğruları duymak istememek, körü körüne, fanatikçe inanmaktır.
Bilgisizliktir, cahilliktir…
Başka da bir şey değildir.
Bravo
Bahar hanım
Yazınızın her satırına katılıyorum
Teşekkürler
En büyük fenerbahçe
Masal anlatmışsın
Bu yönetim de tarihin en cahil, beceriksiz ve vizyonsuz yönetimi olarak tarihe geçecek.
“Futbol Şubesi” rumuzlu yorumcu dünyanın en güzel takımı Fenerbahçe Beko basketbol takımını bir gün izle, o zaman taraftar, oyuncu ve teknik ekip arasındaki birliği ve sinerjiyi tanık olursun ve o zaman bu başarıların tutkulu insanlar ve çok çalışarak geldiğini anlarsın…
İddia ediyorum Fenerbahçe futbol takımı dahil hiç Türk futbol takımı önümüzdeki 50 yıl içinde Avrupa’da kupa kaldıramaz, o zaman neden bu kadar parayı çöpe atıyorlar? Sebebi belli; Bahis ve TV yayın gelirleri gibi ortada çok büyük pasta var ve bu pastadan pay alan kulüpler dünyanın hiç bir ülkesinde olmadığı kadar kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde faaliyet gösteriyor , her transferin perde arkasında yöneticiler ve yandaşları tarafından yapılan suistimalleri duyuyoruz, kısacası kokuşmuş futbol ortamını savunacaksanız bunu Fenerbahçe basketbol takımına saldırarak yapmayın, bu takım önyargılı holiganların değil, ülkesini seven her sporseverin takımıdır, bu arada bu takımın ülke tanıtımına yaptığı katkı ortada iken bunun ekonomik karşılığını vermeyenleri de kınadığımı belirtmek isterim, NOKTA.
Bahar Hanım, kaleminize sağlık, ancak rakamlar ile desteklenen bir yazı ile Fenerbahçe basketbol takımının ülke tanıtımına yaptığı katkıyı gündeme taşırsanız belki futbol holiganları susar, devlet yetkilileri de utanır ve dünyanın en güzel takımına ve başarısına hakettiği ekonomik desteği verir.
Bu algıyı yaratan Başkandır. Her mecrada bütçesi fazla diye diye futbol takımında sezon boyunca yararlanamadigi ve başarısiz olduğu transferlerin maliyetlerini basın önüne sunmaktan çekindiği için basket takımını on planda tutuyor
Ellerinize sağlık bahar hanım
FB Basket takimi büyük iş başarmıştır..Ali bey,maalesef başkanlığa futbol takimi icin hazırlıksız gelmistir.Yalniz kaldığında eminim ki kendine bunu itiraf ediyordur.
Öncelikle birincisi, futbol ve basketbolda Avrupa başarısı karşılaştırmak cahillik. Dünyanın en iyi futbolu Şampiyonlar Liginde oynanıyor ama dünyanın en iyi basketbolu NBA’de oynanıyor, NBA ile Euroleague arasında uçurum var.
İkincisi, Aziz Yıldırım’ın beyanına göre basketbol şubesi her yıl 15 milyon euro zarar ediyor. Son 40 yılın en kötü futbol takımının kazandığı yayın ve sponsorluk geliri Euroleague şampiyonu olan basketbol takımından kat kat daha fazla. Sebebi havuz sistemi, Fenerbahçe ligde 6. olsa da 2. olan Başakşehir’den daha çok kazanıyor.
Tamamen realiteden uzak demogojiden ibaret bomboş bir yazı. “Başarı,alışkanlık” diye nitelendirdiğiniz şeyin getirisine dönüp bakar insanlar.Stsl’deki tek bir derbinin yayın geliri bütün EL organizasyonunun bilanço aktifine eşit ne dediğinizin farkında mısınız siz? Taraftarın, 4 milyar tl brüt borcu olan bir klubün keyfekeder harcamalarına son vermesini istemesi gayet doğal. Futbolda dişliler durursa size de güle güle ametör branşlar. Şunu da unutmayın dünya üzerinde NBA diye bi pazar var basketbolun tekeli öyle sandığınız gibi umursanmıyor yani EL. Real, barçanın dünya üzerinde milyonlarca küresel yerel taraftarı var çoğu bilmez EL maçları günlerini bakın sosyal medya hesapları altına. Bu organizasyonu bu kadar önemseyen sadece biziz çünkü afyon niteliğinde bizim için. Neyse iyi uykular.
Bahar hanım kaleminize sağlık, ben Ankara’da yaşayan biriyim. Ankara’da Fenerbahçe maçlarını takip etmeye çalışıyorum. Basketbol maçlarını hiç kaçırmadan salonda izledim. O heyecanı tattım. Futbol maçlarına aşırı tutkun olmama rağmen iki yıldır gitmiyorum, basket takımındaki forma aşkı maalesef futbol takımında yok. Bütçe meselesi de futbol takımını uçuracak bir meblağ değil, mesela bu sene kadroda Alper Potuk ile İsmail Köybaşı olmasaydı ne farkeder idi
Yok yayin geliri düşük, yok NBA tekelmiş, nemize gerekmiş. Çoğu maçta futbol takımı 13000 kişiyi bulamadı. En popüler ikinci spor dan bahsediyoruz ve basketbol takımı bizi mutlu ediyor. Eyyorrumum budur.