Sezon başında “Final Four adayı” olarak nitelediğimiz, normal sezonun ortalarında yapılan değerlendirmelerde ise “Fenerbahçe Final Four’a çok rahat gider, Barcelona’nın performansı ise düşündürücü” yorumları yaptığımız ancak Top 16’in başlamasıyla –maalesef- görüşlerimizi tam anlamıyla değiştiren bu iki ekibin karşılaşmasında gülen taraf ev sahibi Barcelona oldu.
Öncelikle şunu belirtelim, Barcelona Top 16 turunda kendi sahasında yaptığı son 28, evet tam yirmi sekiz maçı kazanmış ve bu sezon grupta 8’de 8 yapmıştı bu maç öncesinde. Yine de Fenerbahçe Ülker’in geçtiğimiz hafta Olympiakos önünde gösterdiği oyun, Efes’in Barça’yı sallaması, ufak(!) bireysel hatalarla maçı vermesi İspanya’ya umutlu gitmemizi sağlıyordu. Tarafsız gözle bakabilecek basketbolseverler ise bu sezon 4.defa karşılaşacak olan iki devin mücadelesinde, başta artık birbirlerini iyice tanımış ve etraflıca analiz etmiş teknik ekiplerin arkalarından da sahada savaşan oyuncuların kıran kırana bir 40 dakika izletmelerini bekliyorlardı. Ancak üzülerek belirtmek lazım ki, maçın ardından üzerine konuşulabilecek 20 belki 21, 22 dakikalık bir bölüm kaldı elimizde ve hafızalarımızda. Barcelona’nın böyle yakın giden bir oyunu nasıl bu kadar hızlı noktaladığı, hem de soyunma odası dönüşü Koç tarafından motive edilmiş bir takımı 2.30-3 dakikada nasıl sindirdiği kitaplarca anlatılacak ders konusu heralde.
Tomic’ten Tek Perdelik Resital!
İki takımın bu sezon artık 4.randevusu olduğundan ve bu sebeple takımların analizlerinin kuvvetli olmasını beklediğimizden bahsettik. Fenerbahçe Ülker, Tomic’e faul problemi yaşattığı maç dışında diğer iki maçta Tomic’e karşı adeta pota altında ezilmişti, hem takıma Sekulic’in katılması hem de artık Koç Obradovic’in önceki maçları irdeleyerek formüller üreteceğini düşünüyorduk aslında, ancak Ante Tomic’i durdurmak bir yana Hırvat pivot maça fırtına gibi başladı. Navarro da ona üçlükleriyle destek verince Barcelona 10-4’lük bir seriyle girdi ilk bölüme. Fenerbahçe Ülker ise hücumda bire bir oynuyor ve potaya gidiyor bunun sonucunda da faul alıp çizgiye geliyordu. Sekulic ve Bjelica rakip pota altını karıştırıyor bize ribaundlarda 11’e 5’lik bir üstünlük sağlıyor ancak gereken verimi alamıyorduk hücum ribaundlarından. Çizgiden 9 atış kullandığımız periyodu 19-18 önde geçtik. İlk periyot ve gecenin kalanı ile ilgili verilebilecek en önemli notlardan biri, Pazartesi akşamı Tofaş maçının son bölümünde Koç Obradovic tarafından soyunma odasına yollanan ve basın toplantısında ağır bir dille eleştirilen Nemanja Bjelica’nın ilk 5 başlayıp muazzam bir performans sergilemesi olabilir.
Tehlike’nin Ayak Sesleri
Temsilcimiz Fenerbahçe Ülker aslında 2.periyodun başında da 3.periyodda karşılaşacağımız felaketin sinyallerini verdi, rakibinin Gaziantep’te de izleme fırsatı bulduğumuz Dorsey önderliğinde 7-0’la başlamasına müsaade eden Sarı-Lacivertliler, rakibine Bo ile karşılık vermeye çalıştı. Ancak Tomic ve Nachbar da skora katkıda bulunca 32-23’lük tabela ile bir anda 15-5’lik bir seri yemiş olduk. Fenerbahçe Ülker bu andan sonra Jackson’ın oyuna girmesiyle unuttuğu şeyi fark etti: Potaya gitmeyi. Ev sahibi Katalanlar bu periyodda sürekli penetre edip, bu penetre üzerinden yaptığı paslarla sayı bulmuştu. Bizse üç sayı çizgisinin gerisinde hücumumuzu tıkamakla meşguldük. Jackson’ın hareket katmasıyla bir ara farkı 5’e kadar indirdik devreyeyse 45-38 geride gittik. İlk yarıya Tomic’in 8’de 7 ile 17 sayısı ve Fenerbahçe’de skorun eşit dağılması damga vurmuştu. Ayrıca ribaundlarda 20-15’lik bir üstünlük sağlamış özellikle hücum ribaundlarındaki başarımızı maalesef tabelaya yansıtamamıştık.
Çabuk Pes Etti
İkinci devre adına da sahaya umutlu çıktık ama ne olduysa ilk 3 dakikada oldu. Bu bölüme adeta facia ile başlayan temsilcimiz üst üste 4 hücumda top kaybetti, Obradovic’in molası da fayda etmedi. Eski Anadolu Efes’li Bostjan Nachbar’ın bu periyodda 10 sayı bulması ve müthiş şut performansı önderliğinde önce 9-0’la başlayan sonra da 19-6’ya kadar uzayan bir seri sonucu 64-44 geriye düştük. Maalesef bu bölümde belki Jackson ve ayakta kalmaya çalışan Bjelica’nın çabaları dışında hiçbir varlık gösteremedik adeta pes ettik. Her ne kadar periyodun son 2-3 dakikası Barcelona’yı yavaşlatsak da tıkanan hücumumuzu bir türlü rahatlatamadık ve periyodu 64-48 geride kapattık. Bu periyoddaki acı tabloyu şöyle ifade edebiliriz, son 3 dakikaya girerken 3 şut isabeti bulan Sarı-Lacivertliler 6 top kaybı yapmış durumdaydı!
Son periyoda 16 sayı geride giriyorduk, aslında periyodun başında yapabileceğimiz iyi bir seriyle vs. gibi ihtimalleri düşünürken Barcelona son periyoda 5’te 4 üçlükle ve yeni transferi Pullen’ın 9 sayısıyla fırtına gibi giriyor farkı 23’e kadar çekiyordu: 78-55.
Maalesef maç bu andan sonra ecnebilerin deyimiyle Garbage Time’a döndü. NBA’de çok fazla süre alamayan oyuncuların denendiği bu dönemde hem Barcelona hem de Sarı-Lacivertli temsilcimiz yeni transferlerini bol bol denediler ve zaman zaman Todorovic, Melih, Abrines gibi genç oyunculara şans verdiler. Takımların karşılıklı top kayıpları ve artık rahat oyunlarıyla geçen son periyodun ardından karşılaşma 93-73 tamamlandı.
Jackson’a Tam Not
Pazartesi gününe dair bahsettiğimiz olayın ardından 15 sayı-10 ribauntla double-double yapan Bjelica’yı ve takıma kısa sürede alışan istatistik kağıdı dışında oynadığı sürede hücumu gerçekten rahatlatan Pierre Jackson’ı kutlamak gerekiyor. Jackson, Mccalebb ve Bogdanovic’le birlikte çift haneli sayılara ulaştı 11 sayı ile. Bugün şunu gördük ki Pierre Jackson’ı o hızıyla tutabilecek pek fazla isim yok Avrupa’da ancak bunu iyi değerlendirebilmek için belirli bir tecrübeye ve hücum esnasında doğru tercihleri yapabilecek olgunluğa ulaşması lazım. Top kullanırken seçimlerini doğru yaparsa, Zeljko Obradovic’in elinde parlamaması imkansız gerçekten.
Sarı-Lacivertlilerin kaybettiği çok basit ve kritik maçların ardından şansını zora soktuğundan bahsediyorduk ama bu maç Barcelona deplasmanı telafisi olabilecek bir maç, bu yüzden enseyi karartmanın alemi yok ancak koca ilk yarıyı 3 dakikada heba eden ekibimizin ve teknik heyetin düşünmesi gereken problemler olduğu da bir gerçek.