Yazı: Onur Coşkun, TrendBasket
2014/15 sezonundaki Final Four’la başlayan ve beş sezonda yeni EuroLeague döneminin en önemli ürünlerinden biri haline gelen Fenerbahçe Beko – Real Madrid rekabetinde yeni perdeyi yarın akşam izleyeceğiz.
Madrid’deki Final Four’un ilk maçında Real Madrid’in yıkım etkisi yüksek galibiyetiyle doğan ve sonraki sezon sarı lacivertli ekibin playoff eşleşmesindeki 3-0’lık zaferiyle alevlenen rekabeti Butch Cassidy and the Sundance Kid* filmindeki ana karakterlere benzetiyorum. Geçen sezon Pablo Laso’nun ekibinin Fenerbahçe Beko karşısında elde ettiği EuroLeague şampiyonluğu ve takımların bu sezonki oyun karakterleri bu benzetmemi biraz daha anlamlı kılıyor fakat önce biraz filmden bahsedeceğim.
George Roy Hill’in yönettiği 1969 yapımı Butch Cassidy and the Sundance Kid’in başrollerinde Paul Newman ve Robert Redford yer alıyor. İki kafadar temalı filmlerin ilki sayılan yapımda Butch Cassidy Vahşi Batı’nın kurallarına ve yaşayış biçimine fazlasıyla hakim, soğukkanlı ve daima aklıyla hareket ederek kararlar alan biriyken Sundance Kid daha çok duygularıyla anlık yaşayıp kendini tehlikeye atmaktan hiç sakınmayan ve silah kullanma konusunda çok yetenekli biri olarak çıkıyor karşımıza.
İkili arasındaki dostluk Western filmlerindeki rekabet anlayışından oldukça uzak. Buradaki benzetmem hem Butch Cassidy’nin hem de Sundance Kid’in karakterleri üzerinden olacak. Fenerbahçe Beko’nun belirli bir düzene bağlı, o düzen içerisinde değerlenen oyuncularla kontrolden çok zor çıkan takım yapısı Butch Cassidy’nin karakteriyle büyük oranda ölçüşüyor. Vahşi Batı’nın yaşam biçimlerini fazlasıyla özümsemiş olmak ise Zeljko Obradovic’in Avrupa basketbolundaki konumuyla bir hayli bağlantılı diye düşünüyorum.
Sundance Kid biraz Real Madrid’i ve Real Madrid’in Sergio Lllull ve Facundo Campazzo üzerinden şekillenen uçarı oyununu anımsatıyor bana. Bu ikiliyle birlikte ortaya çıkan zor tahmin edilebilir yapının yanı sıra Real Madrid’in boyalı bölgede sahip olduğu tehditler ve bu tehditleri kullanma yeteneği Robert Redford’un hayat verdiği çok iyi silah kullanan Sundance Kid’e benziyor.
Robert Redford’un kurucusu olduğu Sundance Film Festivali’nin adının bu filmde oynadığı karakterden geldiğini ve Redford’la birlikte Sundance Kid’i oynaması için teklif giden diğer isimlerin Marlon Brando, Jack Lemmon, Steve McQueen ve Dustin Hoffman olduğunu da not düşmek gerek. Hatta Sundance Kid rolü için Robert Redford’dan önce Steve McQueen’le görüşüldüğü ancak Steve McQueen’in afişte adının Paul Newman’dan sonra yazacak olması nedeniyle filmde oynamaya yanaşmadığı rivayet edilir.
Vahşi Batı’da hızla yerleşen yasal düzen nedeniyle hayatlarını kazandıkları tren soygunlarını yapamaz hale gelen ikili çözümü Bolivya’ya göç etmekte bulur. Modernleşmeyi ve modernleşmenin yarattığı birçok şeyi sorgulamaya başlayan Butch Cassidy’nin ve Sundance Kid’in Bolivya’daki hayatları alt metin okuması açısından da değerli bir hikaye ortaya koyuyor. Şayet daha önce izlemediğiniz bir film ise izlemenizi tavsiye ediyorum.
Bu kadar konuştuktan sonra yarının hikayesinden bahsetmem gerekiyor. Bazı ortak noktaları bulunan ancak çok farklı karakterdeki iki takım arasındaki karşılaşmanın bu sezonun seyir zevki en yüksek maçlarından biri olmasını bekliyorum. Yüksek tempoda oynanacak ve boyalı bölgede oyun yoğunluğunun arttığı bir maç izlememiz oldukça olası. Nasıl bir senaryo gelişirse gelişsin bu sezon özelinde tıpkı Butch Cassidy and the Sundance Kid gibi hafızalarda yer edinecek bir maç olacaktır.
Real Madrid’i geçen sezonki EuroLeague finalinde show-up’ların tamamında yükselerek topun boyalı bölgeye inmesini engellemeye çalışırken izlemiştik. Top boyalı bölgeye indiği anda ise içeri tamamen gömülen ve olası açılmalarda sarı lacivertli ekibin forvetlerinden birini riske etmeyi tercih eden Real Madrid Nicolo Melli’nin olası bireysel üretimini göze alarak Fenerbahçe’nin temel oyun gücünü durdurmayı başarmıştı. Jan Vesely’nin faul problemine girmesi Pablo Laso’nun ekmeğine yağ süren bir unsur olmuştu.
Benzer bir stratejiyi geçtiğimiz hafta sonu oynanan lig maçında Galatasaray uyguladı. Geçen sezonun EuroLeague finalinde olduğu tüm eşleşmelerde show-up’ta yükselen Galatasaraylı oyuncuları izledik. Nitekim boyalı bölge yerleşimini çembere çok yakın yapmayı tercih eden bir takım yapısı da söz konusuydu. Galatasaray’ın özellikle ikinci yarıda riske etmeyi tercih ettiği unsur Fenerbahçe Beko’nun hücum yerleşimlerinde Joffrey Lauvergne’in bulunduğu taraf olurken Kostas Sloukas’a maç boyu yapılan baskılı savunma sarı lacivertlilerin hücum verimliliğini oldukça olumsuz etkiledi. Bu iki karşılaşmanın yanı sıra Anadolu Efes’in Fenerbahçe Beko’yu mağlup ettiği EuroLeague maçının ikinci yarısında da Ergin Ataman’ın benzer bir oyun planı tercih ettiğini söylemek pekala mümkün.
Fenerbahçe Beko açısından Real Madrid ve Galatasaray maçlarının ortak noktalarından biri de iki takımın da sarı lacivertli ekip karşısında alçak post oyunlarında yenilmemesiydi. Zira alçak post oyunları üzerinden oyun organizasyonu yaratma isteği Zeljko Obradovic’in ana planının parçalarından biri. Fenerbahçe Beko’nun fiziksel üstünlüğüne görece yanıt verebilen bu iki takım sarı lacivertlilerin hücumdaki saldırı noktalarından birinin gücünü azaltmıştı. Fenerbahçe Beko açısından benzer bir tehlike yarın oynanacak karşılaşmada da var. Real Madrid fiziksel olarak Fenerbahçe Beko’yla eşleşebilecek donanıma sahip bir takım.
Aaron Harrison’ın Fenerbahçe Beko karşısında sergilediği performanstan ziyade bu süreçte ürettiği sayıların oluşma biçimi takımın temel yaratıcılarından birini set içerisinde atıcı pozisyonuna kaydırıp top dolaşımını başka bir oyuncu üzerinden yönlendirmekti. Galatasaray bu yönlendirme işini zaman zaman Göksenin Köksal’la yapıp Aaron Harrison’ı daha çok atıcı olarak kullanmayı tercih etti. Biraz daha delici bir rolde ve çembere atak ederek oynasa da Fabien Causeur’ün geçen sezonun finalindeki rolüyle belirli noktalarda benzerlik taşıdığını ifade edebilirim.
Fenerbahçe Beko Real Madrid’in daralttığı alanda oynamamak için ne yapabilir? Zeki ve karizmatik Butch Cassidy kendi oyununu bir tık farklılaştırmak zorunda kalabilir. Alçak postta elde edilememesi muhtemel verimliliği Nicolo Melli’nin yüzü dönük aksiyonlarıyla bambaşka bir tehdide dönüştürmek Real Madrid’in mevcut oyununun en etkili antitezi. Nicolo Melli top dolaşımının Kostas Sloukas’tan sonra ana unsuru olup pas temposunun yukarı çıkmasını sağlayabilirse Fenerbahçe Beko hücum akışında çok daha fazla seçeneğe sahip olacaktır. Zira Kostas Sloukas’ın Sergio Lllul’ün ve Facundo Campazzo’un yüksek baskı üzerinden şekillenen savunmasında sorun yaşaması göz ardı edilemeyecek bir olasılık.
Bu noktada Nicolo Melli’yi yüzü dönük aksiyonlarda yönlendirici olarak kullanmak kadar Nikola Kalinic’i alçak post üzerinden oyuna yön verecek biçimde kullanmak da alternatif bir çözüm olabilir. Hücum yerleşimlerinde topsuz tarafı geçen sezon kaybedilen finalde Real Madrid’in alanı oldukça daraltan savunması karşısında verimliliğini kaybeden Gigi Datome’ye emanet etmek mi yoksa iki kısa oyuncuyla oynayıp o alana Marko Guduric’i veya Bobby Dixon’ı yerleştirmek mi sorusunun yanıtı ise Zeljko Obradovic’te.
Fenerbahçe Beko’nun savunma tarafında yapabileceği en önemli hamle 2015/16 sezonunun playoff serisinde perde çıkışlarını rahatça yapamaması için Jaycee Carroll’a uygulanan savunmayı bu kez topsuz yönlendiricinin oyun akışına dahil olmaması için tercih etmek olabilir. Zira Aaron Harrison’ın ve Fabien Causeur’ün söz konusu iki maçtaki rollerinde konfor alanlarının hiç etkilenmediği ortada. Ana yönlendiricinin de verimini arttıracak topsuz yönlendiriciyi temas yaratarak savunup verimliliğini azaltmak kısa oyuncuların savunma konsantrasyonunu atıcıya yönlendirmekten daha faydalı olabilir.
Ek olarak Ertuğrul Erdoğan’ın yaptığı gibi Zeljko Obradovic’in her molasından sonra Real Madrid’in farklı bir yerleşimle parkede yer alacağını tahmin ediyorum. Pablo Laso yönlendiricinin ters tarafta kalmasını sağlayıp Fenerbahçe Beko’nun daralan alanda hücumu ana plandaki topsuz yönlendiriciyle kontrol etmesini isteyecektir.
2014/15 sezonundaki Final Four’da başlayan ve geçen sezon Sundance Kid’in Butch Cassidy gibi hareket ederek kazandığı şampiyonlukla birazcık boyut değiştiren hikayenin yarınki perdesinde Butch Cassidy olmanın daha ağır basacağı düşünüyorum.
Real Madrid’in istediği tempoda oynanacak bir maç izleyeceğimizi tahmin ediyorum fakat kırk dakikanın sonunda Fenerbahçe Beko’nun Butch Cassidy’nin akılla ve kararlılıkla bezenmiş yapısını ve Sundance Kid’e özgü coşkuyu tek potada eriterek galibiyet elde etmesini bekliyorum. Bu kez geçen sezonki EuroLeague finalinin aksine karşısındakinin takım kimliğinden rol çalanın tarafın Fenerbahçe Beko olması muhtemel.
“Boy I got vision and the rest of the world wears bifocals.”– Butch Cassidy
Öne çıkan istatistikler
- Fenerbahçe Beko %45.82 ( 126/275) üç sayı isabetiyle EuroLeague’in en yüksek yüzdeyle üç sayı atan takımı.
- Fenerbahçe Beko %56.01 (1189/2123) true shooting** yüzdesiyle EuroLeague’in bu alandaki en iyi takımı.
- Fenerbahçe Beko 1.74 (269/154) asist/top kaybı oranıyla EuroLeague’in bu alandaki en iyi takımı. Real Madrid 1.73 (290/167) asist/top kaybı oranıyla bu alanda ikinci sırada.
- Real Madrid 89.21 sayı ortalamasıyla EuroLeague’in maç başına en fazla sayı atan takımı.
- Real Madrid 36.86 ribaund ortalamasıyla EuroLeague’in maç başına en fazla ribaund alan takımı.
- Real Madrid 20.71 asist ortalamasıyla EuroLeague’in maç başına en fazla asist yapan takımı.
- Real Madrid 110.79 verimlilik puanı ortalamasıyla EuroLeague’in maç başına en fazla verimlilik puanı üreten takımı.
İki takımın en çok kullandığı beşler
Fenerbahçe Beko
9 maç, 52:23 (Dakika) | (-9)
Kostas Sloukas, Marko Guduric, Nikola Kalinic, Nicolo Melli, Jan Vesely
Real Madrid
7 maç, 100:47 (Dakika) | (18)
Sergio Lllull, Fabien Causeur, Jeffery Taylor, Anthony Randolph, Walter Tavares
İki takımın +/- istatistiğindeki en iyi beşleri
Fenerbahçe Beko
7 maç, 34:37 (Dakika) | (29)
Kostas Sloukas, Marko Guduric, Gigi Datome, Nicolo Melli, Jan Vesely
Real Madrid
3 maç, 22:30 (Dakika) | (23)
Facundo Campazzo, Jaycee Carroll, Rudy Fernandez, Felipe Reyes, Gustavo Ayon
*Butch Cassidy and the Sundance Kid: 1969 yapımı, George Roy Hill’in yönettiği ve başrollerinde Paul Newman’ın ve Robert Redford’un yer aldığı film.
**True shooting yüzdesi: Oyuncunun ürettiği toplam sayı/(2*(oyuncunun denediği toplam atış sayısı+(.44*oyuncunun denediği toplam serbest atış sayısı)))