Obradovic’in son sezonu ve değişenler
Igor Kokoskov’un yaratmaya çalıştığı Fenerbahçe’yi düşünürken Obradovic döneminin genel görüntüsünü değil de sarı lacivertliler için kâbus gibi geçen 2019/20 sezonunu baz almanın daha doğru olacağı kanısındayım. Zira 3 Ekim itibarıyla Kokoskov’un değiştirmek zorunda olduğu her şey geride bıraktığımız sezonla ilgili. Geçen sezon feci şekilde enerjisiz oynayıp parkede mutsuz olduğu her hâlinden hissedilen oyuncu sayısı bir hayli fazlayken şu an tam aksi bir görüntüyle karşı karşıyayız. Bu da daha yüksek enerjiyle oynayan, birlikte hareket eden ve birlikte hareket etmekten mutlu olan bir oyuncu grubunun sahaya çıkacağını gösteriyor.
Öte yandan geçen sezondan devam eden oyuncu sayısının azlığı koçun en önemli avantajlarından biri. Vesely ve De Colo’nun yeni bir basketbol anlayışına adaptasyonunu sağlamakla belirli alışkanlıkları içselleştirmiş daha kalabalık bir grubu yönetmek arasında çok ciddi farklar olduğunu düşünüyorum. Tüm bu nedenlerden ötürü geçen sezondan kalan kötü tablonun mümkün olan en az bileşenle Kokoskov’a emanet edilmesi, Sırp koçun başlangıçtaki konfor alanını bir hayli artırmış durumda.
Underdog olmak bir avantaj mı?
Tartışmasız şekilde evet. Final Four oynamayı rutin hâline getirmiş bir takımın her sezon hissettiği baskı, başarılı olma zorunluluğunun yarattığı stres ve hata yapma lüksünün neredeyse hiç olmaması beş yıl üst üste kolayca altından kalkılabilecek bir yük değil. Üstelik bunu belirli nedenlerle kadronuzda az değişiklik yaparak yaşamayı tercih ettiğiniz düşünülürse…
Kokoskov’un takımının böyle bir derdi kesinlikle olmayacak. Beklentilerin azalmasının yanı sıra çeşitli nedenlerle geçiş dönemi gibi görülebilecek 2020/21 sezonu underdog olmak için biçilmiş kaftan. Bu rahatlığı belirli seviyenin üstünde doğru oyunla birleştirdiğinizde ortaya çıkacak sonuç ise çok keyifli olabilir. Az önce bahsettiğim durumun zeminini oluşturacak planların ufak bir parçasını ise Kızılyıldız karşısında oynanan oyunda görmek mümkün.