Gelelim ABD ile oynanan final karşılaşmasına… İlk tur gruplarında ABD’yi zorlamayı başardık. Onlar, turnuva genelinde rakiplerine kırk küsür sayılarda fark atmış bir ekip. Bu şekilde de final mücadelesine çok rahat bir şekilde geldiler. Finali de ciddiye alacaklarını bekliyorduk açıkçası. Çünkü biz onları ilk maçımızda çok zorlamıştık. Beklediğimiz gibi de oldu ve ABD rahat bir şekilde turnuvanın şampiyonu oldu. Fatih Elbaş da oynanan final karşılaşmasını şu şekilde özetledi:
”Çeyrek finalde oynadığımız Kanada maçı ve yarı finalde oynadığımız İspanya karşılaşmaları çok çetin geçmişti. Bu nedenden dolayı da final maçı öncesi biraz fazla yıprandık. Özellikle de Enis Sipahi’nin ilk resmi maç öncesinde belinden yaşadığı problem, rotasyonu da daraltmamıza neden oldu. İspanya maçında yakaladığımız öz güven ile de final maçına çok iyi başladık ve 8-2’lik bir seri yakaladık. O muazzam ilk beş dakikadan sonra takımımızda ayaklar gitmemeye başladı. Kenardan gelen oyuncularımız da o istediğimiz katkıyı bize veremedi. Amerika takımı da tabii ki fastbreaklerle, hücum ribaundlarıyla ve çembere yaptığı ataklarla yavaş yavaş fark yaratan taraf oldu. O arada aldığımız molalar da bize fayda etmedi. Sonuç olarak final karşılaşmasına yakışan bir sonuç ortaya çıkmadı. Gönül isterdi ki rakibimizi daha çok sıkıştırıp sayı farkını belirli seviyelerde tutalım ancak olmadı. Oyuncularımız da maç öncesinde finale çıkmanın ne kadar büyük bir başarı olduğunu idrak etmişlerdi fakat yine de biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık ve sonuna kadar mücadele ettik.”