Orta okul zamanımız geldiğinde bazı şeyler değişti. Bazı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldık. Rhamik aramızda küçük olandı. Hala basketbol oynuyordu tabii ki ama farklı bir yol seçmişti. On beşime girdiğime ayrıldık çünkü Connecticut’ta South Kent adında ki bir yatılı okulda basketbol oynama fırsatı elime geçti.
O günlerde bile Syracuse bir hayal gibiydi. Benim semtimden geldiğin zaman günlük plan yaparsın. Hayatta kalmanın tek yolu budur. Gelecek için fazla düşündüğünde kalbinin kırılma olasılığı çok fazladır.
Ama annemin bana dediği bir şeyi hatırlıyorum: ”Dion, bir süreliğine Philly’den uzaklaşmalısın, bu sana çok iyi gelecektir.”
Eşyalarımı topladım. Mahallemden uzun süreli olarak ilk kez ayrılışımdı ve ev hasreti hemen vurdu beni.
South Kent herkesin unuttuğu bir yerdeydi. Bunu da bilerek yapmışlar çünkü böylece başın beladan uzak duruyor. Yapacak hiçbir şey yok. Isaiah Thomas da orada benimle birlikteydi. Yemin ederim o zaman bile şu anki fiziğiyle aynıydı.
Kendime güvenirim ama Isaiah’ı ilk gördüğümde ”Bu elemanın sahada acıması yok” diye düşünmüştüm.
Skorda takımı o sürekledi ve ben ikinci sıradaydım. Bu biraz saçma değil mi?
Eninde sonunda orada çok sıkıldım. Philly’deki o hareketli yaşamdan böyle bir yere gelmek kolay değildi- size şöyle ifade edeyim, en yakın Wal-Mart* kırk beş dakika uzaklıktaydı.
Her Cumartesi Wal-Mart’a gitmek için otobüse binerdik ve bu bizim için haftanın olayıydı.
Benim kanımda Philly var, anlatabiliyor muyum? Buraya bazı şeylerden kaçmak için gelmiştim ama… Eninde sonunda hayattan ne kadar kaçabilirsin ki?
Bir gün Philly’den biri telefonla aradı. Bir turnuva için yoldaydım, hiç unutmuyorum.
”Uhm, şey..ıı…”
”Ne oldu, ne var? Söyle!”
”Rhamik’i vudular.”
Böyle şeyleri bu kadar fazla duyduktan sonra ”Öldü mü?” diye sormak gereksiz oluyor çünkü telefondakinin ses tonundan anlayabiliyorsun.
Şok olmuştum. Tarif edemeyeceğim kadar hissiz. O gece Myspace’te* tanıdığım herkes profil fotosunu Rhamik yapmıştı. Kaldıramayacağım kadar ağır geldi bazı şeyler.
O benim kardeşimdi. Biz yapışık ikiz gibiydik. O kadar insan arasından Rhamik’i mi vurmak zorundaydılar?
O an, kendime ”Neden?” diye sorduğum son andı.
Herkes onu severdi. 12-13 yaşlarındayken bizden büyük çocuklarla oynamak için parklara giderdik. İnsanlar da bizi izlemek için kalabalık oluştururdu.
O günler ara sıra aklıma gelir ve ağlayacak gibi olurum. Onunla benim aramda hiçbir fark yoktu. Tek fark, 15 yaşında Connecticut’a gitmeyi, farklı bir yolu tercih ettim.
Birçok kez işleri batırdığımı kabul ediyorum. Pes etmenin kıyısına da geldim ama hiçbir şey artık önemli değil.
O yolda yürüdüm ve bir şekilde başardım.